Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 28 Şubat 2017

El-Bab sonrası

Zor oldu ama temiz oldu. Her askeri operasyon zordur. Hepsi dikkat ve ince hesap gerektirir. Türkiye'nin sınır dışında gerçekleştirdiği ender operasyonlardan biri olan Fırat Kalkanı da böyleydi. Altı aylık bir süre içerisinde 2000 kilometrekarelik bir alan teröristten temizlendi ve kontrol altına alındı.
Türkiye'nin Suriye'deki en önemli mevzisi haline dönüştü.
Hızlı bir şekilde başladı. Cerablus yarım günde ele geçirildi. Dabık'a kadar bu sürat devam etti. Herkesin beklentisinin aksine Dabık da çok hızlı düştü.
Halbuki DEAŞ zihniyetinde Dabık'ın özel bir önemi vardı.
Oraya efsanevi bir anlam yüklenmişti ve bu nedenle uzun müddet savunulacağı düşünülüyordu. Fakat Fırat Kalkanı operasyonu bu savunmayı çok erken kırdı.
Bu hıza bakınca Bab'ın da öylesine düşmesi beklendi. Fakat Bab kilit konumu nedeniyle daha fazla zaman ve enerji aldı.
Maalesef şehitlerimizin önemli bir kısmını da Bab kuşatması sırasında kaybettik.
Kuşatma esnasında hem içte hem dışta Türkiye'yi bu stratejik hedefinden caydırmak isteyenler oldu. Bu nedenle kimileri "ne işimiz var Bab'da" dedi.
Kimileri "Bab o kadar da önemli değil" dedi. Kimileri "Bab başımıza bela olacak" dedi. Kimileri "ele geçirsek bile elde tutamayız" dedi.
Bunların hepsi bir kamuoyu yaratma çabasının parçasıydı. Türkiye'yi ulaşmaya çalıştığı bu kilit hedefte sarsıntıya uğratmak, şüphe ve endişeye sevk etmek üzere üretildi. Mesela artan şehit sayıları çerçevesinde El-Bab'ın stratejik önemi sorgulanabilir ve hükümet üzerinde bir kamuoyu baskısı yaratılabilirdi. Bu baskıyı yaratmak için farklı taraflarından tutuldu.
Fakat hem hükümet hem de kamuoyu bu noktada sıkı bir irade sergiledi.
Elimizde bir veri yok ama bu baskı sahada çok sert biçimde hissedilmiş olabilir. Uzun süreli bir kuşatma operasyonu şeklinde yürütülmesinin ana gerekçelerinden biri bu olabilir.
Fakat kuşatma büyük başarı elde etti. Şehir düştü. Şimdi sokak sokak ev ev temizlik yapılıyor.
Peki sırada ne var? Fırat Kalkanı'nın stratejik hedefi El-Bab hattıydı. Yeni hedef ne olacak?
Bu sorunun cevabı yeni şartlara bağlı olacak. Yeni şartları belirleyen ise Amerika ile varılacak anlaşmadır.
Amerika'nın ne tür bir siyaset takip edeceği zaman içinde netlik kazanacak.
Türkiye için normal koşullarda en yakın hedef Münbiç. Münbiç sonrasında tabii ki öyle ya da böyle tüm kuzey Suriye bir hedeftir. Fakat Münbiç konusu bir test alanı olacak. Eğer Amerika Münbiç'te Türkiye ile işbirliği yaparsa o zaman diğer bölgelerle ilgili de yeniden değerlendirme yapılabilir. Fakat Münbiç konusunda bile uyum yakalanamazsa, diğer alanlarda yakalanması çok daha zordur.
O zaman Türkiye'nin yerel dinamiklere odaklanması gündeme gelebilir. Fakat normal koşullarda Türkiye'nin öncelikle Amerika'ya bakması hiç şaşırtıcı değil. Yeni Amerikan yönetimi eskisinin yaptıklarını göz ardı edip yeni bir sistem kurarsa, Türkiye de bunun içinde yer alabilir. Hele BM çatısı altında bir Rakka operasyonu gerçekleştirilme ihtimali doğarsa, o zaman Türkiye bu ihtimale daha da yatkın olur. Bu nedenle Türkiye Amerikan yönetiminin gündemini belirlemeye çalışıyor. Bir alternatif sunuyor. O da Rakka'ya beraber yürüme planıdır.
Fakat bunların herbiri alternatif senaryolar. Suriye'deki savaş her an her yöne savrulabilir. Asıl önemli olan uzun vadeli hesabı bırakmamak. Bu Suriye iç savaşını üç günden beş güne dönüşecek ve artık sonuna yaklaştığımız bir olgu olarak görürsek hata ederiz. Aksine Türkiye bu mücadelenin uzun soluklu olduğunu hiç akıldan çıkarmamalı. Hiçbir şey için geç değil. Bab bize uzun soluklu bir mücadele için zemin hazırladı. Şimdi bunu kullanma zamanı geldi. Türkiye barışa hazırlandığı gibi savaşa da hazır olmalı.