Hasan Basri Yalçın

HASAN BASRİ YALÇIN

Tarihi 5 Aralık 2016

Körfez ülkelerinin gözü Türkiye’de

Hafta sonu Katar'da bir toplantıya katıldık. Türkiye'den SETA Katar'dan da Doha Enstitüsü'nün ortak hazırladığı iki günlük bir forum gerçekleşti.
Toplantıda birçok mesele konuşuldu. Hem panellerde hem de panel aralarında yapılan tartışmaların iki ana gündem maddesi vardı. Birincisi Körfezin ve Ortadoğu'nun son dönemde yaşadığı sorunlar ve değişimdi.
İkincisi ise Körfez ülkeleriyle Türkiye'nin ilişkisinin nasıl evrileceğiydi.
İlki çok tartışmalı değildi. Hemen hemen herkes Ortadoğu'da bir istikrarsızlık dönemine girdiğimizi düşünüyor. Örneğin SETA Koordinatörü Burhanettin Duran Ortadoğu'nun yeniden şekilleneceğini dile getirdi. Bu değişimin boyutu ve yönü henüz net değil. Fakat herkes yeni bir gerçekliğin doğduğuna inanıyor. Önemli olan bu dönüşüm ne yönde ve ne kadar olacağı.
Yeni tür terör örgütlerinden klasik devletler arası gerginliklere kadar her türlü mesele ortada. Bölge ülkelerinin güvenlik endişeleri tavan yapmış durumda. Tam da bu anlamda Türkiye bölge ülkelerinin dikkate aldığı bir ülke haline geliyor.
Örneğin Katar. Türkiye'nin Körfez'de daha etkin bir biçimde rol almasını savunuyor. Ama Suudi Arabistan bölgenin abisi olmak istiyor. Türkiye'yi uzak tutmak gerektiği kanaatinde.
Küçük körfez ülkeleri İran ve Suud yayılmacılığından endişeli. Bu iki devlet kendi yayılmacılıklarını mezhepçi bir söylem sosuna da sokuyor. Ortaya aşılamaz bir körfez gerilimi çıkıyor. Bu gerilimden rahatsız olanlar ise Türkiye'yi bir alternatif olarak görüyor.
Tabi Türkiye'nin yakın coğrafyasında kendine has acil gündemleri var.
Özellikle Suriye ve Kuzey Irak ciddi güvenlik endişesi doğuruyor. Fakat yine bilmemiz gereken başka gerçekler de var. Uluslararası sistemde hiçbir konu birbirinden bağımsız değil. Suriye'deki denklem Körfezi, Körfez'deki denklem Ortadoğu'yu etkileyebiliyor. Yine Ortadoğu'daki denklem Türkiye Rusya ilişkilerini ve Türkiye Amerikan ilişkilerini etkileyebiliyor.
Bazen birinde yaşanan tıkanma bir diğerinde yapılacak bir açılımla aşılabilir.
Bazen de birinde elde edilen kazanç diğerinde bir zarara dönüşebilir.
Mısır'da Suud ile yaşayacağınız bir gerginlik Suud ile Suriye'de yapacağınız işbirliğini sıkıntıya sokabilir. Veya Körfez'de Katar'la yapılacak bir anlaşma Irak'ta bir imkân sunabilir.
Bu nedenle asıl olan belli bir çerçeve içinde bütün bu alanları birbiriyle birleştirebilen bir strateji kurabilmektir.
Bu nedenle Körfez ülkelerinin Türkiye'ye bakışı şaşırtıcı değil.
Türkiye de bunu fırsata dönüştürmenin yollarını bulabilir. Yeter ki iyi bir hesaplama yapılabilsin.
Bu anlamda zaten önemli bir adım atıldı. Türkiye Katar'da bir askeri üs kuruyor. Öte taraftan Türkiye'ni ürettiği yerli silahların Katar'a satılması gündemde. Körfez ülkeleri günümüzde silah harcamalarına oldukça yüksek miktarda paralar ayırıyor. Katar benzeri ülkeler oldukça iyi bir pazardır. Bu ülkelere yapılacak satışların sadece ekonomik geliri değil güvenlik faydası da olur. Zira özellikle Katar'ın alacağı silahların her biri aynı zamanda İran ve Suudi Arabistan gibi aktörlerin dengelenmesi anlamına gelir.
Türkiye'nin Körfez'de yeni tür bir ilişki biçimi geliştirebileceğini düşünebiliriz. Daha önce bu ülkelerin hepsinin güvenliği Amerika'ya emanetti. Şimdi bu ülkeler kendi güvenliklerini sağlamak için yollar arıyorlar. Gerçekçi bir zeminde yapılacak değerlendirmeler ve planlamalar Türkiye için yeni imkânlar oluşturabilir. Fakat yine bu bölgedeki kritik meselelere karşı dikkatli olmakta fayda var. Zira bölge ülkelerinin kendi aralarında yaşadığı gerginliklerin Türkiye'yi zora sokmayacak şekilde ele alınması gerekecektir.