Tarihi 17 Temmuz 2009

İsmi irtica kokan ilginç dernek!

Olacağı buydu.. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, yaz kararnamesi adı altındaki atama kararının gecikmesi sonucunda ortaya bir takım iddialar atılmasında tuhaf karşılanacak hiçbir durum yoktur..
Zira her yıl muntazaman haziran sonunda açıklanan bu kararnamenin bu yıl gecikmesi elbette kafalarda bir takım soru işaretlerinin doğmasına yol açacaktı.
Fakat benim konum bu değil; benim konum Yar-Sav adı verilen derneğin konumudur.
Evet bu derneğin adı bu kez anılan kararnamenin gecikmesinde de medyaya konu oldu..
Örneğin deniliyor ki; HSYK'nın bakan ve müsteşarı dışındaki beş asil üyesinin üçü Yar-Sav üyesiymiş..
İşte, söz konusu kararnamenin gecikmesi belki de Ergenekon adı verilen davanın hakimleri ile ilgili değildir.. Belki de Yar-Sav üyesi olan üyeler hakikaten son derece "adilane" davranan hakimler,..
Ama işte görüyorsunuz, tam manasıyla ideolojik bir tutum sergileyen bir dernek söz konusu olduğunda spekülasyonların önü alınamıyor.. Alınamaz da zaten..
Zira bu derneğin başkanı yargısal süreç devam ederken bir takım şüphelilerin yanında yer almış, yanında yer almakla kalmamış bir de demeç vermiş, demeç vermekle kalmamış birilerine demediğini de bırakmamıştı..
Şimdi böyle bir derneğe üye olan hakim ve savcıların mutlak surette kararlarında ideolojik bir tutum takınacağını ya da bu derneğe üye olmayan hakim ve savcıların mutlak surette adil kararlara imza atacağını iddia etmiyorum..
Ben sadece bir "zan"dan bahsediyorum, kimseye bir "zanlı" muamelesi yaptığımı da zannetmiyorum, sadece bir zannın kuvvetlenmesine yol açan bir oluşumdan, bir yapılanmadan, bir "Birlik"ten bahsediyorum.
Evet geçen yıl Peygamberimize (S.A.V.) hakaret eden Önder SAV yetmemiş gibi karşımıza bir de bu YAR-SAV'ın çıkması uzun bir zaman önce değildi..
(Adı geçen dernek, SAV yerine S.A.V. demiş olsaydı, savım odur ki bu dernek "irticai noktalama" işaretini kullandığı için şimdiye kadar çoktan kapatılmıştı!)
Tabii bu birliğe isim koyarken yargıçlar kendilerine "yargıç" değil de "hakim" demiş olsalardı, bu birliğin ismi zannımca "Hak-Sav" olacaktı..
Eh "hakkı savan" anlamına gelen bu isim pek bir manidar olacağı için Yar-Sav'da karar kılınmış olması yerindedir!
Önce "Yarsav'ın başında kim var?" sorusunu cevaplayalım..
Bu birliğin başında halen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili olarak da görev yapan Ömer Faruk Eminağaoğlu var.
Eminağaoğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti'ye açtığı kapatma davasının tam bir "tarafı" idi..
Tabii ki bunda anormal bir durum yoktur; bulunduğu yer itibariyle daha doğrusu "vazife icabı" elbette tarafı olacaktı.
Ancak Yargıtay üyesi bir Birlik'e bırakınız başkan olmayı üye bile olamaz, olmamalıdır..
Peki bu birlikteliği hangi memurlar oluşturuyor? Hakimler ve savcılar, değil mi?
Peki bu iki statüden biri "müddei" ise yani "iddia eden" yani "savda bulunan" yani yani "savcı" olan bir statü ise ve diğeri de "hükmeden" yani karar veren yani yani savcıdan farklı da karar verebilen bir "hakim" ise, bunun adı nasıl olur da "Birlik" olur?
Denilecektir ki: "Ama Anayasa'da bile yer alan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu oluyor da Hakimler ve Savcılar Birliği neden olmasın?"
Aslında, 1982'den önce Hakimler Yüksek Kurulu olan kurulun adı 1982 Anayasası ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu olarak değişen bu kurul da yanlış bir konsept üzerine oturtulmuştur.
Kaldı ki Birlik'te bir "birliktelik" olduğuna dair doktrinde bir birlik vardır!
Bu birliktelik yasada da vardır, tasada da vardır, kasada da vardır..
Yargıçlar ve Avukatlar Birliği diye birlik kurulsa ortalığı haklı olarak ayağa kaldıracak olanlar, iş adaletin "diğer iki ayağının birlikteliği" olunca sessiz kalma noktasında birlikte hareket edebiliyor.
Sonuç olarak, hani "Birlikten kuvvet doğar" diye bir söz vardır ya, bu söz külliyen yanlıştır.. Doğrusu, "Kuvvetten birlik doğar" olmalıdır..
Zira bildiğim kadarıyla yargı kuvveti denilen kuvvet bir birlikten doğmamıştır.
Ama gördüğüm kadarıyla yargı "kuvvetini" arkasına almak suretiyle bir "Birlik doğmuş" bulunmaktadır!