Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 14 Ekim 2016

Özel toplantı

Türkiye dört bir taraftan kendini saran zehirli sarmaşıkla mücadeleye devam ediyor. Bu mücadele anlamlı ve akıllı yapıldığı için de canları yanıyor. Yeni oyun kurmak için düğmeye basan Ankara her zamanki gibi hedef. Bakın Enerji Bakanı Berat Albayrak'a...
Alışılagelmiş oyuncuları kenara alacak hamleler yapınca hedef oldu. Zaten bu topraklarda kim "Önce Türkiye" dediyse saldırıya uğradı. Albayrak da "100 yıllık oyunda biz de olalım" diye ısrar edince BULUTTAN nem kapanlar geldi. Bir şey olacağı yok ama yokladılar.
Durmayacaklar, TAYYİP Bey için de gelecekler...
Nereden mi çıkarıyorum?
Açalım biraz...
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, 1 Ağustos'ta Türkiye'de mevkidaşı Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'la bir araya geldi.
Zaten iki eski dost olan Akar ile Dunford baş başa görüştü. 2 saati aşkın süren toplantının tek bir konusu vardı:
Gülen'in darbe girişimi...
Dunford 15 Temmuz'dan sonra gelen ilk ABD'li yetkiliydi...
Daha sonra Dunford'un da çok sevdiği İKİNCİ BAŞKAN BIDEN geldi... Galiba 3 hafta sonra... Dunford gibi Biden'ın da temaslarının özünde 15 Temmuz Kalkışması ve Pensilvanyalı vardı...
Enine boyuna bu konular anlatıldı. Ne kadar anladıklarını birazdan aktaracağım. Hem de sağlam bilgi alan kaynaklar üzerinden...
Dunford gelip gittikten sonra Biden son turu yaptı. Kendileri için gerekeni yaptıklarını düşünen Washington bu iki temastan sonra kendi arasında toplandı...
Tarih 29 Ağustos'u gösteriyordu....
Başkan Obama, Başkan Yardımcısı Joe Biden, Savunma Bakanı Carter, CIA Başkanı Brennan ve Genelkurmay Başkanı Dunford... Bir masanın etrafına doluştular. Toplantının öncelikli konusu vardı: GÜLEN...
15 Temmuz kalkışması, Rusya-Türkiye ilişkileri ve Musul da masadaydı...
Çünkü birbirini takip eden, tamamlayan başlıklardı bunlar...
Toplantıya Biden ve Dunford'un ekiplerine hazırlattığı raporlar damga vurdu. Tartışma bunun etrafında yürüdü.
İlk girişi ve etkili çıkışı BAŞKAN OBAMA yaptı.
Ve sözünü esirgemeden "Ben Gülen'in derhal Türkiye'ye verilmesini istiyorum. Sizi dinleyeceğim ama kararım budur" dedi... Masadaki diğer isimler için bu sürpriz değildi.
Joe Biden, Carter, Brennan bunun Amerikan çıkarlarına karşı bir risk olduğu fikrinde birleşti. Dunford da pazarlıklar sonucunda verilmesi gerektiğini söyledi. Masa BAŞKAN'a karşıydı...
Ancak Obama geri adım atmadı...
"Gülen'in iade edilmesi Amerika'nın ORTADOĞU'daki çıkarlarının sürmesi için gereklidir" sözleriyle tavrını iyice netleştirdi... Israrcı olacağını da sözlerine ekledi... Obama'nın ısrarının altında Biden ve Dunford'tan önce Türkiye'ye yolladığı iki danışmanının raporu yatıyordu... Obama toplantıda bu raporlardan söz etmiyordu ama iki danışmanının verdiği bilgiler karşısında hafif ürküyordu!
İki özel danışman raporda "Türkiye'de Gülen'e büyük tepki var. Çıkarlarımız tehlikede. Ayrıca TÜRK DEVLETİ TÜM BÖLGEDEKİ CIA AJANLARINI İSİM İSİM BELİRLEMİŞ DURUMDA! BİR AN ÖNCE BUNUN ÖNÜNE GEÇİLMELİ" notu düşüyordu...
Ancak Carter ve Brennan, doğrudan Biden'dan emir aldığı için Obama'nın fikrinde olmadılar...
CIA'in hazırladığı raporlar doğrultusunda konuşan Carter ve Brennan, Biden'la aynı düşüncede olduğunu belirtti. 3 saat süren toplantıdan sonra Obama ve Biden, yalnız görüşmeye devam etti.
Bu toplantıdan sonra Beyaz Saray çalışanlarıyla bir araya gelen Obama ve Biden, mutluluk pozu verdi. Bu kare Beyaz Saray'ın sitesinde yayınlandı.
Daha önce Gülen'i Türkiye'ye verme fikrinde olan Biden, aksi yöndeki yeni fikriyle Obama'yı ikna etti. Yani CIA ve ABD Pensilvanyalı'yı kullanmaya devam etme kararı verdi...
Pensilvanyalı görev almaya devam edecekti. CIA bu ayın ilk günlerinde TEŞKİLATTAN OLAN birkaç doktoru HOUSTON'dan çiftliğe gönderdi. Kestanepazarı'ndan KESTANE ÇİFTLİĞİNE giden Gülen'in üstüne titriyorlardı.
Kestaneden kopamayan için doktorlar geldi. Bizzat Pensilvanyalı ağırladı. Ancak tüm ısrarlara rağmen muayene olmadı. Asla ve kat'a geri adım atmadı... Artık orada güvende olmadığını biliyordu... Artık kimseye güvenmiyordu... Çünkü Amerika'nın bir kanadı kendisini çok maliyetli buluyordu...
Korkması doğaldı...
Bir yandan da burada kurduğu sistem her geçen gün tek tek darbelerle yıkılıyordu... Yıkılacaktı.
Bu nedenle SALDIRI HAZIRLIĞI YAPSALAR DA YIKILACAKTI...
Çünkü sistemi çözülmüştü...
Yine geleceğim ama TARKİM, ortağı Y. S. Y... oğlu ile özel bir havayolu sahibinin ilişkileri... Ve her taşın altından çıkan ANKARA'da bilinen mesaj taşıyıcı... Ve saz arkadaşları...
Devlet Hava Meydanları yetkilileri, havalimanında izinsiz giriş-çıkışa izin vermeyen MİT'çinin tek telefonla görevden alınması, para, rüşvet, kontrolsüz uçuşlar, ilginç şekilde alınan oteller, Hazım Sesli ile derin bağlantılar, paraları uçaklarla kaçıranlar, altınlar, Afrika semaları, SLOTLAR için araya girenler, kaçanlar-gelenler, İstanbul-İncirlik hattı...
Ve bunların içinde olan PATRONLAR...
Severek isteyerek...
Artık her kurdukları sistem çökmek üzere...
İstedikleri kadar KESTANEDEN KOPAMAYAN ADAMLARINI vermesinler... Artık kaleleri ele geçirildi, geçirilecek... Hala devleti tanımayanlar sonunda üzülecek...
Hangarlardan doğan KARDEŞLİĞİ yakında isim isim yazacağım...
En güvendikleri kale büyük gürültüyle çökecek... Bakalım altında kimler kalacak...
Az kaldı...
Onlar yine BAŞKAN'ı dinlemeyip vermesinler... Sonra da gelip buradaki adamlarını kaçırsınlar! Tabii öyle bir HANGAR bulabilirlerse...
Havadaki dehşet 15 TEMMUZ'un tam içinde... Kalbinde... Peki bu HAVACILAR kimlerle bir olup oyunun içinde rol aldılar...
DOLAR Kardeşliğinden 15 TEMMUZ'a uzanan gizli yol yakında ortaya çıkacak... Bu yol için çalışanlar içeridekiler gibi YIRTACAKLARINI düşünüyorlar...
Güler misin ağlar mısın...