Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 9 Aralık 2015

Hesap zamanı

İçimizde uzun yıllardır Avrupa Birliği için yanıp tutuşan insanlar vardır.
Çok severler Avrupa'yı...
Güpegündüz havai fişek attığımız bile oldu. Neyi neden kutladığımızı bilmiyorduk. Ama seviniyorduk. Oysa bizi KABUL EDEN YOKTU, içeri buyur eden ise hiç...
Ama mutluyduk. Oysa bizi YIKAN AVRUPA'ydı!
Katilimize aşık oluyorduk.
Bilerek ve isteyerek Avrupa'ya koşuyorduk.
Tarihimizi, dilimizi değiştiren, dinimize musallat olanlar onlardı... OSMANLI'yı yıktıktan sonra bizi 100 yıl içeride sorunlara boğdular. DEVLET kendi vatandaşını izlemekten, fişlemekten, özgürlüğünü kısıtlamaktan OYUNU göremedi.
Büyük oyunda, büyük rol bize düşüyor ancak bir türlü bunu anlayamıyorduk.
Iskalıyorduk.
Bakın tarihler 26 TEMMUZ 1910'u gösterirken STANDART OIL devlete ait arazilerde petrol depolamak için SİRKECİ'ye geliyor, bulduğu yeri kiralamak istiyordu.
Bundan tam bir yıl sonra yani 15 Haziran 1911'de Standart Oil Company of New York adına İSTANBUL'a petrol getiriliyordu.
Oluşturulan havuzda toplanan petrol, ilgili yerlere naklediliyordu. Daha YIKILMADAN petrol elimizden gitmişti! II. Abdülhamit Han oyunu görmüş, hamle yapmış ama içerideki YABANCILAR sayesinde daha fazla dayanamamıştı... Osmanlı yıkıldıktan sonra Avrupa tamamen Ortadoğu'ya girmiş ama öğündüğü DEMOKRASİ gibi değerleri buralara taşımamıştı. Her ülkenin başına aileler dikip kontrolü onlarla sağladı.
İngilizler, Fransızlar ve daha sonra hesaba dahil olan Almanlar böyle yürüdü. Söz dinlemeyen ve yoldan çıkanlar da darbelerle götürüldü.
Yumuşak geçişlerde ise FİNANSAL operasyonlar tercih edildi...
İngilizler Osmanlı'yı PETROL bölgelerinden kovmak için düğmeye bastı. Birinci Dünya Savaşı buydu.
Fransızlar'ı da yanına alıp cetvelle üç kıtadaki Osmanlı'yı bitirdiler...
Abdülhamit Han'a petrol raporu sunan Kalust Sarkis Gülbenkyan da dağılmayı ilk görenlerdendi.
Bakü'de petrol yataklarını görünce yeni güç merkezini anladı. Zamanın ünlü dergisi olan Revue des Deux Mondes'te iki yazısı yayınlandı.
Mezopotamya'nın petrol denizi olduğunu Abdülhamit'e ilk o anlattı.
İttihat ve Terakki devreye girip DARBEYİ yapınca o da ROYAL DUTCH SHELL'in kuruluşunda görev aldı. Şirket, Hollanda sömürgesi Endonezya'daki rezervler ve zenginlik için kurulmuştu. Asıl gözden kaçan nokta tam da burasıydı!
Gülbenkyan'ın büyük katkı verdiği ortaklık aslında Amerika'daki STANDART OIL'e rakip olmak için meydana gelmişti! Yani Royal Dutch Shell ile Stantard Oil büyük bir mücadele içindeydi!
Bu nedenle İngilizler ile Hollanda Osmanlı petrollerine çökerken Standart Oil de "oyun dışı kalmasın" diye SİRKECİ'ye geliyordu! Yani bizlere öğretilmese de Avrupa ile Amerika'nın arasındaki savaş hep vardı ve devam ediyordu.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerikan askeri kurtarıcı olarak geldi ve çıkmadı. Bütün Avrupa'da artık vardılar. Ortadoğu'ya da indiler.
İngiliz İmparatorluğu'nu devralmak için peşpeşe adımlar attılar. Tüm dünya ZENGİNLİĞİ, verimliliği, kültürü, sanatı, barışı, insan haklarını çoğaltmaya çaba harcarken Amerika ve Rusya dışında ASKERİ yatırımları düşünen yoktu. Amerika her yere girdiği halde SİLAHLANMAYA ASLA ve KAT'a ARA VERMİYORDU! DAEŞ'le, El Kaide ile, İran ile, Irak ile, Libya ile ya da Kuzey Kore ile savaşmak için bu parayı harcamaya gerek yoktu! Rasyonel değildi.
Ama bu oyunun bir hamlesiydi.
Madalyonun diğer yüzüydü.
Kontrolü artırmak ve kendisi dışında kimsenin oyun kurmaması için bunu yapıyordu. Rusya ile danışıklı dövüş içinde ilerliyordu... Dünyanın gaz ve petrolü MÜSLÜMAN ülkelerden sorulduğu halde FİYATLARI Amerika belirliyordu! Senin olanın değerine onlar karar veriyordu.
Ve bu siyasi fiyatlandırmaydı.
Putin içindeki "OLİGARKLARI devirsin" diye petrolü 100 doların üstüne taşıyan da Washington'du, Kiev, Kırım ve Suriye'de yanlış yaptığı için Moskova'yı biçen de...
Savaşa gerek yoktu. Rusya'nın üretim-gelir tablosu gaz ve petrole dayalıydı. Fiyatı düşürdü. Kremlin sarsıldı. Rusya koca bir devdi. Petrol fiyatlarıyla düşmezdi. Ama gücünü konuşturamazdı. Ve bu denkleme itiraz edecek çok kişi yoktu. Fiyatlara "Böyle olmaz!" diyen bir ARAP lider görmedim!
Saddam ve Kaddafi hariç! İtiraz ettiler ve tasfiye oldular... Putin de itiraz edemiyordu.
Avrupa ise hiç...
Terörü besliyor, büyütüyor ve medeniyetin, huzurun, modanın, sanatın beşiği olan Paris'te patlatıyordu. Zaten Amerika çözüme böyle giderdi.
Dönün geriye... Otobüslere siyahilerin binmesi yasaktı. Mücadele başladı. Hatırlayın MİSSİSSİPPİ YANIYOR filmini... Siyahilere yapılmayan zulüm kalmadı. Çilenin bini bir paraydı. Ezilen, işkence gören, aynı masaya oturamayan, aynı okula gidemeyen, aynı sokakta bulunamayan SİYAHİLER sonunda ayaklandı. Operasyonun amacı buydu! İçeride birlik ve beraberliği sağlamak için önce sorunu tavan yaptırıyor sonra çözüyordu. Hatta siyah birini BAŞKAN yapıyordu!
Gidin Irak'a! Ebu Garip'e... Ki bu şifredir! Anlayana tabii...
Amerikan askerlerinin orada MÜSLÜMANLAR'a yaptığı insanlık dışı uygulamalar sızdı! Fotoğraflar günlerce manşet oldu. Sızdıran Amerika'nın kendisiydi. Orada artık bulunmayacağı için, askeriyle operasyon yapmayacağı için KÖTÜ YANLARINI gösteriyorlardı. Bölge ile ilişkileri kesmek istiyorlardı. Veda ediyorlardı! Sonuç alamadıkları için!
Başka bir oyuncunun gelmesi gerekiyordu! Bu Türkiye'den başkası olamazdı. Avrupa bizi parçalara bölüp kullanmak istediği için zaten arasına almıyordu. Bütün zenginliklerimizi, farklılıklarımızı KIŞKIRTMAK için kullanıyordu. Amerika ise daha 1900'lerde AVRUPA ile mücadeleye başlamıştı! Standart Oil ile...
İslam coğrafyasının Avrupa'dan yönetilmesini istemiyorlardı. Enerji ve koridorları bunlara bırakılamazdı.
Aslında siyahilere ve Ebu Garip'te Müslüman askerlere yaptıkları gibi şimdi de İSLAMİ TERÖRÜ (!) büyük sorun haline getirip sonuç almak isteyeceklerdi. Finalde buraları sarışın-mavi gözlülerin gelmesi istenmiyordu. Bölge, bölgeyi bilenlere terk edilmeliydi. Burada da devreye DEVLET AKLI, GÜÇ, TARİH, DİN ve DİL giriyordu.
İsteseler de istemeseler de Ankara öne çıkacaktı. Bizi sevdikleri için değil, Avrupa ve Çin'le mücadelelerini rahatça yapabilmek için... Bunu yapabilmek için de OYUNU ANLADIĞINIZI GÖSTERMENİZ gerekiyordu. Ankara yıllar sonra gördü bunu. Erdoğan kendi oyununu kurduğu için Ortadoğu'da en sevilen lider oldu. Kimse gelip bir şey sunmadı. Tırnaklarıyla savaşa savaşa geldi. Günün sonunda da Abdülhamit Han'ın ve tüm Osmanlı'nın hatırasına sahip çıktı. Bunca savaştan sonra bu en doğal hakkıydı. Çünkü yalanlar, iftiralar, çocukları üzerinden gelmeler, manşetler, sultan kıyafetli fotoğraflar, Saray'dan vurmaya çalışmaların altında YATAN temel neden ORTADOĞU'YDU! Ankara buraları hatırlayınca kimseye yapılmayan saldırı Erdoğan'a başlatıldı.
Hala da sürüyor! Ama yenilmediği için ilerliyor! İçeridekiler DIŞARIYA yardımcı olmaya devam ettiği sürece bunlar da sürecekti...
Erdoğan'ın üzerinden bizim Fatih'le, Yavuz'la, Kanuni'yle barışmamız engellenmek isteniyor. "Hatırlamayacağız!" diye söz verdiğimiz geçmişimizi tekrar hatırladığımız için saldırılıyor!
Erdoğan "Saraybosna'dan, Beyrut'tan, Şam'dan, Kahire'den" söz ettikçe bunlar zıplıyor...
Çünkü elimizi uzatsak tarihimizi yakalayacağız... Kim denediyse o el kesildi. Erdoğan işte o el!
Bizler bilmesek de YABANCILAR bunu biliyor...
Bu nedenle ELLERİNDEN geleni yapıyorlar...
Yetmiyor ama...
Yetmeyecek de...
Artık ELinoğlu gelip buralarda söz geçiremeyecek... Sultan Abdülaziz'i katlederek çıktıkları yolda Abdülhamit'i devirdiler, Osmanlı'yı bitirdiler... Şimdi geri dönüş zamanı...
Artık onlar düşünecek... İçerideki elleri tek tek tasfiye edilecek... Musul ilk işaret! Gerisi gelecek. TARİH HESAP SORUYOR! Kimse önünde duramaz...
İsteyen denesin görsün!