Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 19 Kasım 2015

İstihbarat oyunu

Kaldığımız yerden devam edelim... Paris saldırısı üzerindeki sis bulutu, aralanmış ve dağlmış değil. Dünya, MEDYA GÜCÜYLE uyutuluyor ve gerçeğin görülmesinin önüne geçiliyordu.
Saldırıların ya da operasyonun ilk başladığı andan, bu yazıyı yazmak için klavyenin başına geçtiğim ana kadar TİYATRO sürüyordu.
Haber bombardımanı altında kimse gerçekle buluşamıyor, doğru sorular soramıyordu...
Charlie Hebdo'yu hatırlayalım...
Orada da buna benzer film çekildi. Saldırganları taşıyan bir şoför vardı. Daha sonra kimse "O adam nerede?" diye soramadı. Yer yarılıp içine girdi! Olayı soruşturan müfettiş vardı. Tanınan çok iyi polisti! İntihar etti... Soramadık ve öğrenemedik! "Ne olmuştu adama?" bilen yoktu...
Ama kaçan saldırganların peşine düşen polis, amansız bir takip ve insan avı, saniye saniye verilmişti.
Canlı yayınla... Herkesin aklı kontrol ediliyordu! Arkasından Paris'e gelen dünya liderleriyle olayı hemen unutuvermiştik. Tıpkı son PARİS saldırısı gibi...
Abdulhamid Abaaoud: Belçikalı
Salah Abdeslam: Fransız
İbrahim Abdeselam: Fransız
Bilal Hadfi: Fransız
Ahmed al Muhammed: Pasaportu bulundu, kendisi bulunamadı (Suriyeli mülteci)
Sami Amimour: Fransız
Ismael Omer Mustafai: Fransız...
Hepsi hikaye. Bunlar İSTİHBARATIN bulduğu, alıp kullandığı ve sonrasında da ya yok ettiği ya da ıssız bir yerde tuttuğu isimlerdi. Olayla ilgileri yoktu. Ama operasyon için MÜSLÜMAN gerekiyordu, bulunmuştu. Ortada bir IŞİD vardı. CIA'nın kurduğunu bilmeyen yoktu. Bölgesel ve yerel bir örgüttü.
Ama bir de baktık ki; barbar, kafa keserek adını duyuran ilkel örgüt, Rus uçağını düşürerek, Ankara'da bomba patlatarak, Lübnan'da katliam yaparak, Paris'te de vahşete imza atarak büyük bir güce ulaştığını gösteriyordu! Bu arada sadece İsrail'e dokunmuyordu!
Yanında dibinde olduğu halde!
Olanların hepsinin arkasında ve önünde IŞİD arıyorduk. G20 ülkeleri dahil herkes silah veriyor, diğer yandan da mücadele tüm hızıyla sürüyordu! İnanırsanız tabii... İsmi sızdırılan, öldürülen, kendini patlatan ve sahte pasaport kullananların hepsi HAYAL ÜRÜNÜ! Daha da ilerisi var. Dün Avrupa'da yapılan operasyonlarda kendini patlattığı söylenen sözde terörist vardı!
Ölen kişi, bırakın canlı bomba olmayı, hayatında hiç bomba görmemişti. Ama korkunun büyümesi ve Avrupa'yı esir alması gerekiyordu. Uçaklar rotalarını değiştiriyor, tiyatrolar kapanıyor, maçlar erteleniyor, bomba ihbarları yağıyor, metrolara girilmiyor, CAFE'lere gidip kahve içilemiyor, yani kimse huzur bulamıyordu! Camiler, yabancılar ve MÜSLÜMANLAR tehdit altına giriyordu. YABANCI düşmanlığı yükseliyor, SAĞ partilerin oyu tavan yapıyordu!
Fransız Devlet Başkanı Hollande "Bu saldırı Fransa'ya savaş ilanıdır.
Savaşacağız!" diyordu. İyi de kiminle!
40 ülke IŞİD'e silah satıyor, onlardan petrol alıyor ancak KOALİSYON GÜÇLERİNDEN tek bir bomba RAKKA'ya düşmüyordu.
Şaka mı!
Paris'i kana bulayan saldırı günü doktor, itfaiye, hemşire, sağlık personeli ve özel birimlerdeki DEVLET GÖREVLİLERİ ACİL KOD'lu tatbikat yapıyordu. CIA ve Fransız İstihbarat Başkanları, saldırı öncesinde İKİ KEZ ne konuşuyorlardı? Bilen yoktu?
Paris'i izleyen polis merkezlerine kim sızıp saldırı noktalarını KÖRLEŞTİRİYORDU? Benjamin Franklin, "Kim güvenlik için özgürlüğü feda ederse ikisini de bulamaz!" diyordu. Amerika ve CIA şimdi Avrupa'ya bunu yaşatıyordu. Bu nedenle Fransa-Almanya karşılaşması seçiliyordu. IŞİD üzerinden Müslümanlarla BATI, yani Avrupa karşı karşıya geliyordu. Avrupa her sakallıyı MÜSLÜMAN her Müslüman'ı da terörist sanacaktı.
Aradaki mesafe giderek açılacak ve araya kan davası girecekti. Avrupa kendini koruyacak Müslümanlar da "Biz terörist değiliz arkadaş!" diyerek tepki gösterecek ve mesafenin kapanmaz şekilde açılmasına yol açacaktı.
Ortada lideri, kimliği, desteği, stratejisi ve amacı bilinmeyen bir ÖRGÜT vardı! IŞİD... Müslümanlar'ı vahşi, kafa kesen, barışın ve huzurun tehdidi olarak gösteren bir örgüt.
Yabancılar tarafından kurulup yönetildiği için MÜSLÜMANLAR'ı kötü gösterip hedef haline getirmesi gerekiyordu! IŞİD buydu! Görevini harika bir şekilde yerine getiriyordu! BATILILAR'a MÜSLÜMANLAR'ı TERÖRİST OLARAK GÖSTERMEK isteyenlerin kendi halklarına yaptığı büyük ve sonuç alıcı bir TERÖR operasyonuydu yaşananlar!
Dünyada MÜSLÜMANLAR'ı savunacak ve yerinde sorularla olayı açıklamaya çalışacak kaç MEDYA MERKEZİ vardı!
YOKTU!
Bakın! Amerika YPG ya da PYD'ye silah atarak, siyasi destek vererek bizim içimize işleyen BÖLÜNME korkumuzu uyandırdı. Herkes SURİYE'nin kuzeyinde bir koridordan söz etti.
Orada bir KORİDOR açılması ve Kürtler'e verilmesi hiç ama hiç mümkün değildi. Kürt devletinin mümkün olmadığı gibi... Onlar silah verince gidip YGP'yi vurduk.
Önümüzde YPG arkasında da IŞİD'in egemenliğinin başladığı topraklar vardı. YPG ve IŞİD Ortadoğu'daki paylaşım savaşlarının enstrümanlarıydı. AKTÖR değillerdi.
Kuranlar ve yönetenler belliydi.
Fransa da kullanılanların arasındaydı.
Büyük olmasına rağmen...
IŞİD İslam adına, Müslümanlar adına hareket ediyormuş gibi yaparak İSLAM'a en büyük zararı veriyordu.
CIA operasyonunun KOD ADI IŞİD'ti...
Bu nedenle AVRUPA LİZBON ANLAŞMASI'nı hayata geçirerek kendi gücünü oluşturmak istiyordu.
IŞİD vurdukça, Avrupa'nın canı yanıyor, Amerika ve İsrail karşıtlığı törpüleniyordu...
Bu nedenle PAPA "Bu yaşananlar Üçüncü Dünya Savaşı!" demek zorunda kalıyordu...
Savaş çıkmayacaktı. Ama Ortadoğu'yu başrole taşıyan oyuna Türkiye son verecekti...
Önce YPG sonra da IŞİD Türkiye'nin katkılarıyla sona erecekti!
Ankara gücünü göstererek bunu çözecekti... Önce IŞİD'in petrol için MUSUL'a girmesi gerekiyordu!
Arkasından bölge, Türkiye tarafından kucaklanacaktı... Mutlu son gelecekti ama öncesinde acı çekilecekti...
Türk filmi gibi değil mi....

NOT: Avrupa Birliği Türkiye'yi dışlamanın faturasını acı ödeyecekti. Suriye ve Irak'ta kaçırılan pek çok Fransız ajan, MİT tarafından kurtarıldı. Sağ salim evlerine gönderildi. IŞİD bölgede de Fransızlar'a rahat vermiyordu.
IŞİD kimdi?.. Anlamaları çok uzun sürdü. Türkiye'siz AB sağlam kalamayacaktı. Kibirleri bunu görmelerini engelliyordu. Artık çok geç...