Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 6 Mayıs 2015

Eşbaşkan!

Seçim atmosferindeyken, herkesin dikkati liderler ve mitinglerdeyken kalkıp BÜYÜK YÜRÜYÜŞÜ anlatmak hiç kolay değil! Ama yapmadan da olmaz! Nereden nereye adım attığımızı bilmemiz gerekiyor! Özellikle ülkenin bu kadar genç nüfusu varken! Bir de okullarda bunlara kafa patlatılmadığını bildiğimiz için en azından NOT düşmekte fayda var!
Dün yarım bıraktığımız SORU-CEVAPTAN devam edelim...

Türkiye küresel aktör olma iddiasında ama Doğu'da sorun var? Çelişki değil mi?

Türkiye, dönüşüp küresel bir aktör olma yolunda ilerlerken ülkenin bir bölgesinin dönüşmeden kalması mümkün değil. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da özellikle köylerde, aşiret düzeyinde yaşayan Kürtler'in de dönüşmesi hayati önem taşıyordu. Aşiret yapısı daha önce toprak reformu yoluyla kırılmak istendi, ancak başarılamadı.

Nasıl yani? Açar mısınız?

CHP, bu sebeple ikiye bölündü. Doğu ve Batı'nın toprak ağaları, Demokrat Parti'yi kurdular. Her neyse, konumuz bu değil. Aşiret yapısının bozulması için bir güce ihtiyaç vardı! Ancak bu güç, devlet olmamalıydı. İlginçtir PKK, 1984 yılında, tam da bunu başarmak için yola çıktı. PKK'ya rakip bütün örgütler bir el tarafından ortadan kaldırıldı. Örgütün baskısı ve terörle mücadele gerekçesiyle köyler boşaltıldı, boşalmak zorunda kaldı...

Ne sonuç çıktı peki?

Önce köyden şehre, sonra da Batı illerine göçen Kürtler, gerçek anlamda birliğin parçası hâline geldi. Bölgede ağalık düzeni çözüldü, bakmayın siz bazılarının hâlâ ağa gibi ortada gezindiklerine... Kürtler birey olmanın hazzını yaşamaya başladılar, önemli oranda modernleştiler, laikleştiler.
Kadının konumu değişti. Bölge için tarih hızlandırıldı.

O zaman terör örgütüne devletin içinden destek atanlar vardı sonucu çıkmaz mı?

Bunu bilemem! Ama Devlet'in bir kanadı Öcalan'a operasyon yapmayı düşünürken birileri de onu uyarıyor ve koruyordu! Şunu bilmeliyiz ki PKK ve Kürt konusu üzerinden büyük bir oyun kuruldu! Bir de gözden kaçırmayalım ki OSLO'da göze batan en büyük detay, DEVLETİN örgütü çok iyi tanıdığı ve takip ettiğiydi!
Örgütün bütün DNA'larına sızıldığının fotoğrafıydı o!

Kafam karıştı!

Gelelim dış politikaya!
Buradaki değişim de sessizce gerçekleşti. Dışişleri Bakanlığı, TİKA, THY, Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile birçok sivil kuruluş koordineli bir şekilde çalışıyor.

Neden işte?

Çok ilginç bir şey söylemek istiyorum!
Mesela CHP dış politikada farklı bir ses çıkarıyor! Esad'la arası iyi! Çelişki gibi dursa da değil! Çünkü devletler bütün yumurtaları aynı sepete koymaz! CHP de AK Parti'ye rağmen bir şey yaparken aslında Esad'la bir kulvarı dolduruyor!
İletişimin kopmasını önlüyor! Çünkü Suriye uluslararası bir sorun! CHP farkında olmadan AK Parti'ye muhalefet yapayım derken bir OTOYOL kuruyor ve Ankara'nın bir kazaya kurban gitmesini önlüyordu!

Başka?

Ordunun modernleşmesi tamamlandı, kadroları yenilendi. Özelleştirmede sona yaklaşıldı, 1-2 yıllık bir sürede biter. Küresel ekonomiye entegrasyon tamamlandı. Kürtler bölünmez, bütünün ayrılamaz bir parçası. Artık PKK'da sona gelindi. Özelleştirilecek son maden olan "bor"un özelleştirilmesi ile PKK'nın bitişinin aynı zamana denk gelmesi tesadüf olamaz. Türk okulları, dünya çapında pik noktasına ulaştı, artık başka bir yapıya devredilme zamanı geldi. Yarı devlet yarı özel bir vakıf, bu iş için yeterli.
Türk protestanlığı da toplum ve örgütlü dinî yapılar tarafından benimsendi.
Cemaate ihtiyaç kalmadı. Kurslar kapanıp okullar devredildikten sonra Cemaat dinlenmeye çekilecek demektir.

Tamam ama ya Fethullah Gülen çekilmezse? Bunu düşündün mü?

Hiç merak etme... 30 yıllık planın yani 1984'te başlayıp 2014'te bittiğini sadece görmek istemeyenler göremiyor! Yoksa oyun net ortada! Eğer Gülen direnir ve kalmak isterse tabana operasyon yapılır!
Hiç şansı yok! Bunu bilir!

Yani?
Türkiye dönüşürken, değişirken başka bir şey olmuyor, birliğini güçlendirip ulus devlet olarak varlığını kökleştiriyor. 1970'li yılların ideolojik kutupları kayboldu, "İslami ekonomi" gibi küresel entegrasyonu tehdit eden tezleri duymuyoruz. Siyasi, ekonomik ve sosyal çatışma alanları azaldı, keskinlikler giderildi.
Analizler böyle!
Tabii bazı noktaları dostumun hoşgörüsüne dayanarak değiştirmek zorunda kaldım! Bu ülkede bazı şeyleri ERKEN söylemek çok maliyetli bir iştir!
Görürsün, bilirsin, adın kadar eminsindir ama yine de söylememem gerekir!
Peki, ben ne düşünüyorum?
Değişimin Türkiye'yi nasıl etkilediği ve bir yere sürüklediği konusunda dostumla birlikteyiz! Ama ülkede EKONOMİ makas değiştirecekse SERMAYE ile bu sermayenin kullandığı ve yaşattığı MEDYA da gidecektir! Çünkü değişimin karşısında durmaya bunlar çalışıyor!
Anlayıp dönüşmek yerine DİRENEREK YOK OLMAYI tercih ediyorlar! Çünkü artık sokakta HAYAT normal akıyor!
Millete rağmen, milletin renklerine rağmen bir şey yapılmıyor! Başı kapalı kızlar üniversitelere girdi de binalar yerlebir mi oldu! Asker, teğmenin başı kapalı annesini yemin törenine almazken şehit olan teğmenin başı kapalı annesinin elini öpmesinden doğan çelişkiyi bitirdi! Ama bir günde değil! Ağrı'daki son çatışmaya bakın! Ordu oradaki vatandaşlara teşekkür etti! Değişim ve dönüşüm böyle bir şeydi! İçinden geçerken göremezdiniz!
Peki Ergenekonlar, Balyozlar neydi?
Kesinlikle içinde darbeciler vardı! Ama masumlar çoktu! Bu dönemde yeri olmayan ve bizi küçülten ideolojinin terk edilmesi gerekiyordu! En çok bu işe yaradı! Bu arada malum yapı bunu bildiği için MASUMLARI Silivri'ye, Hasdal'a alarak ORDUYU içeriden karıştırmayı denedi! Tutmadı! Devlette herkes kendi kulvarına çekildi! Bakın MİLLİYET'in yayınladığı İMRALI ZABITLARI'na...
Neler vardı neler! Bir yerde Öcalan malum yapının bazı isimlerini tek tek sayarak "Bunların arkasında muazzam güç var! Bunlarla baş etmek hiç kolay değil! Hakan Fidan'a ve MİT'e vurarak DARBE yapmak istiyorlar..." gibi sözleri vardı!
Peki ne oldu seçim öncesinde?
Malum yapının adamları Diyarbakır'a resmi ziyarette bulundu! Kahve içip sohbet ettiler! Ne konuşulduğunun değil neden gidildiğinin önemi büyüktü! Bunu kimse konuşmadı! İmralı'nın BÜYÜK TEHLİKE olarak gördüğü yapı nasıl ve neden KIŞANAK'ın ayağına gidiyordu!
Cevap vermeden iki soru sormak istiyorum!
Selahattin Demirtaş'ın eski EŞBAŞKAN arkadaşı, İmralı'nın tamamen karşısında olduğu bir yapı ile neden görüştü?
İmralı duruma hakim görünse de acaba birileri onu dinlemiyor mu?
Bu sorunun cevabını düşünün! Bir de Demirtaş'ın "Kimse bu dönemde putlaştırılmamalı!" sözünü peşine ekleyin!
Eğer ülkede "İKİ GÜÇ KAVGA EDİYOR!" diyorsak bunlar kimdi! Ve biri kimi temsil ediyor ve kimin adına mücadele veriyordu! İşte bazılarının anlamakta zorlandığı nokta buydu! YABANCILARIN içerideki etkisini azaltmak ve göstermemek için MEDYA olmazsa olmazdı! Ama YABANCILAR hep vardı!
30-40 yıllık dönüşüme baktığımız zaman POLİTİK olarak BAŞKANLIĞIN gelmesi şart! Çünkü Kürtler'le sorununu çözen Ankara'nın bölgedeki bütün KÜRTLER'i kardeş olarak bilip kucaklaması kaçınılmaz! Rota bu! Gidişat bu! İstenen bu!
Bundan en çok bazı KÜRTLER ile bunların sırtından sonuç almaya çalışan BARONLAR rahatsız!
Koalisyon mu?
Olursa çöküş değil ama GERİYE GİDİŞ başlar! Büyüklük iddiamız son bulur! Unutmayın! Bölgeyi bizim yöneteceğimiz kesin ve net! Önemi olan kimin adına kimin yöneteceği!
Ben "BİZ YAPALIM!" diyorum!
Siz?