Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 17 Eylül 2014

Cemaatçi sol!

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ile yarıştığı kurultayda ilginç şeyler söyledi!
Bunlardan en dikkate değer olanı, "Ne sağa kayması ben solcuyum! Aranızda benim dışımda Deniz Gezmiş'in kabrini ziyaret edip karanfil koyan var mı?" çıkışıydı!
Kemal Bey SOLCUYDU ve Deniz Gezmiş'i ihmal etmemişti!
Buraya kadar tamam!
Geri döneceğiz ama başka bir aktörle devam edelim!
Yıllar önceye gidelim!
Fethullah Gülen, TELSİZ başında askerliğini yapan bir ERdi! Ancak ne hikmetse üst rütbeli komutanlarla arası iyiydi! Daha da ilginci birçok üst rütbeli komutan kendisi için kefildi!
Vatani görevini yapan Fethullah Gülen emir gereği ERZURUM'a gitmek zorunda kaldı! KOMÜNİZMLE mücadele edeceği için orada yapacak çok iş vardı! Hemen o el devreye girdi! 3 aylık rapor verildi! Hatta yetmediği görülünce bir ay daha eklendi!
Komünizmle Mücadele Derneği sadece Buca'da vardı! Yani memleketimde! İkincisi Erzurum'daydı!
Devletin organları arkasındaydı! ER olarak bütün zamanını komünizmle mücadeleye ayırıyordu! Arkasındaki güç camileri dolduruyor, o da gereğini yapıyordu! Bir gün kalabalığı görünce kendini iyice kaybetti! İkindi vakti şehirde sadece onun sesi duyuluyordu!
Cemaate, "Yazıklar olsun size!
Dininizle, peygamberinizle alay edecekler, siz de kuzu kuzu oturup burada beni dinleyeceksiniz! Öyle mi!"
diye çıkıştı!
Cemaatin kımıldadığını görünce devam etti: "Onlar ecdadımızın aziz ruhlarıyla eğlenecekler, siz de Müslüman geçineceksiniz! Bu olur mu?" dedi. Bu sözler üzerine kalabalığı yararak ayağa kalkanlar oldu!
Hareket başladı!
Gülen bunu görünce "Öyle demek istemedim! Bizim sokakta işimiz yok!" dese de artık kalabalık sokaktaydı! Ve sinema basılmıştı! Çok gariptir, daha sonra yaşanacak Kahramanmaraş olaylarının benzeri hadiseler yaşanıyordu!
Sanki birileri bir şeyi TEST ediyordu!
Gülen'in sohbetleri devam etti! Bir gün DECCAL'i anlatırken kaydedildi!
Konuştukları artık başkalarının da elindeydi! Kalabalık yine ayağa kalkmıştı!
İhbar üzerine askerler caminin kapısına dayandı! Tansiyon çok yüksekti!
Askerlerden biri "O hoca nerede?" diye soruyordu! Gerginlik daha da artacakken, silahlar konuşacakken Fethullah Gülen öne çıktı! Ve alındı!
Artık yetki TÜMEN KOMUTANINDAYDI! "Tutuklanacak ve içeri atılacak" diye düşünenler vardı! Ama yanıldılar!
Çünkü o görevliydi! Araya giren üst rütbeli subaylar, "Arkadaşımız sandığınız gibi biri değildir! Biz vatanımızı, tarihimizi, bayrağımızı sevmeyi ondan öğrendik!" diye konuşup serbest kalmasını sağladılar!
Zaten kısa bir süre sonra GENELKURMAY da devreye girip gereken emri veriyordu!
Oradan geri çekildikten sonra aynı görevi İSKENDERUN'da da yaptı!
Vaazlarda askeri kıyafetin üstüne cübbe giyiyordu! Yine alındı! Yine Genelkurmay araya girdi! Korunuyor ve kimse elini uzatamıyordu!
Birileri tarafından görev verilen Gülen, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının ABD'nin 6. Filosu'na karşı başlattığı gösterilere karşı Müslümanlar'a seslenip şöyle diyordu: "Özgürlüğün temsilcisi Amerika'nın yanında olmamız gerekir! Doğrusu budur!"
Amerika'ya gidip kontrgerilla eğitimi alan subaylardan olan ESAT KEŞAFOĞLU, Gülen'in hep arkasında olan isimlerdendi!
Cemal Tural'a da hayrandı! Paşa'nın BARZANİ hareketini yakından takip etmesinden çok mutluydu! Ve ona bağlılığı da bu yüzdendi! Hatta Said Nursi'nin mezarını ortadan kaldırdığı halde ona yakınlığı hiç azalmamış, aksine artmıştı! Yıllar içinde savrulma gösteren Gülen'in en büyük dönüşü YAHUDİ meselesindeydi!
1995 yılında Yahudiler için "Öldürücü zehir!" yakıştırması yapan Gülen, birkaç yıl içinde bambaşka bir rotada ilerliyordu! Hoşgörü ve Diyalog isimli kitabında şunları söylüyordu:
Kur'an-ı Kerim'de Yahudilik ve Hristiyanlık hakkında kullanılan ifadelerin çok sert olduğu söylenir!
Geçmiş dönemlerde Yahudi ve Hristiyanlar'ın apaçık gerçek karşısında gösterdikleri reaksiyon nedeniyle kullanılan üslup bugün kullanılacaktır diye bir şey yoktur... Böyle bir mecburiyet yoktur!
Zaten Mavi Marmara saldırısından sonra "Otoriteye başkaldırmak olmaz!" diye konuşuyordu! Burada iki ülke arasında köprünün kendisi olduğunu, bu işlerin onun izni olmadan yürüyemeyeceğini söylüyordu! Ama kimse olaya böyle bakmıyordu! Wall Street Journal'e konuşurken de özel izin alıyordu! Erdoğan'a, Ankara'ya, Türkiye'ye hakaretler yağdıran KÜRESEL BASIN, Gülen için tek kötü söz etmiyordu!
Türkiye'nin DİNCİ (!) bir eksene kaydığını yazmaktan usanmayanlar, HOCA için tek yakıştırma yapmıyordu!
77 milyonu hedefe koymaktan çekinmeyenler, Fethullah Gülen'e dokunmuyordu!
Peki, bunlar tesadüf müydü? Ya da Gülen'in gücünü arkasına alan sıradan isimlerin DEVLETE MEYDAN okuması rastlantı mıydı?
Bu kadar dalgalı denizde ilerlemeyi başaran Gülen şimdi ABD'de vatandaşlık için sırada! "Şimdiye kadar tabiiyetinde bulunduğum her türlü devlet ve egemenliği reddettiğime ve bundan böyle ABD Anayasası ve yasalarını iç ve dış düşmanlara karşı savunacağıma..." diye devam eden yemini edecek!
Yıllarca ANADOLU'da sürdürdüğü savaşın gereğini yapacak!
Memleketini sevdiği dillerden dile dolaşan Gülen böylece bir başka yere bağlanacak!
Aslında Gülen'de hiç ama hiç sapma yok!
Dönelim başa!
Kaos, anlaşılmazlık ve saçmalama CHP'de! Gariplik de, Gülen'e kapıları açıp onun dediğini eksiksiz yerine getiren CHP'de!
Hayatı boyunca DENİZ GEZMİŞLERLE mücadele eden isimle partisini birleştirdi!
Kabre gitmeyi SOL, ama onların kabre gitmesi için mücadele edenlerle yan yana durmayı beceri sandı!
Buna da "Sağa kaymadım! Ben solcuyum!" diye cevap verdi!
Ne olduysa bu topraklarda artık DÜN konuşulmuyor!
Herkes BUGÜN'le ilgili!
Bu nedenle hata üstüne hata yapıyoruz!
Kemal Bey ise doludizgin yanlış bir yolda ilerliyor!
Sözün özü; Türkiye'nin küçük kalmasını isteyenler, BÜYÜK olması için canını dişine takanlarla çarpışıyor!
Büyüklük iddiasında olanlar belli!
Ama diğerleri kendini saklıyor!
Saklamaya çalışıyor! Kavga bu!
Herkesin rolüne bu gözlükle bakın!
Fırtına kuvvetliyken bunlar görülmez çünkü!