Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 13 Ağustos 2014

Bay Keating!

Türkiye gibi gizli gerçeği bilinmeyen ülkelerde, en önemli şey düşünmektir! Kurguları anlamak, sürüklendiğimiz yeri görebilmek, bizden gibi görünen oyuncuları deşifre edebilmek, kontrolü ele alabilmek, para ile olan sınavı geçebilmek, kendimizi tekrar keşfedebilmek için AKIL şarttır!
200 yıldır aklımız ve gözümüzü kaybettik!
En önemli iki uzvumuzu kaldırıp kenara koymuştuk!
Koydurmuşlardı!
Yaşadığımız hayat bizim değildi!
Uğruna can verdiğimiz gerçekler de... Büyük bir tiyatro sahnesinin önündeydik! Millet olarak...
Elimize tutuşturulan repliklerden öte bir rolümüz yoktu! Ama oyunu yazanlar bizim BÜYÜK, GÜÇLÜ, ETKİLİ ve DERİNLİKLİ olduğumuzu söyleyip duruyordu! Ama ezberletilenlerin karşılığı yoktu!
Akvaryumdaki bir balık gibi kendimizi okyanusta sanıyorduk!
Gücümüz vardı!
Vardı ama bunu keşfedemediğimiz için sığ sularda kimseye TEHDİT olmadan yüzüyorduk! Büyük denizlere ve fırtınalara göğüs gerecek bir aklımız vardı! Yok olmak üzere arşivlere kaldırıp koymuştuk!
Bize yalan yanlış yazılan tarihimizle GURUR DUYMAMIZ öğretiliyor, ancak asıl kahramanlıklarımız gizleniyordu! Bütün zaferlerimizi süngünün ucunda arıyorduk! Ve böyle mutlu oluyorduk! Asıl gücümüz DEDELERİMİZİN bize intikal etmeyen, ettirilmeyen aklıydı!
Okuduklarımızın hemen hemen hiç birinde NEDEN-SONUÇ ilişkisi yoktu? Bu eksikliği de hissetmiyorduk!
Garip olan buydu!

Fatih İstanbul'u fethederken para kimden geliyordu?

1402 Ankara Savaşı tarihin akışını nasıl değiştirmişti?
Cem Sultan'ı kim, neden kaçmaya ikna etmişti?
Yavuz Sultan Selim neden DOĞU'ya yönelmişti?
Osmanlı'da ilk borcu isteyen kimdi, kimin adamıydı?
Osmanlı'nın yıkılmasından önce devlet kadrolarını kim belirlemişti?

Hiç muharip başarısı olmamasına rağmen İsmet Paşa gelmeden neden İstiklal Harbi başlayamadı?

İsmet Paşa yaptıklarıyla nasıl perde gerisinde kalabildi?

Menderes asılırken, Bayar'ı kim kurtarıyordu?


Atatürk'ün sadık adamı Bayar'ı ipe kim gönderiyordu?
Asılmasını kim istiyordu?

Neden PARA hep İngiliz ekolünden insanların yönetimine veriliyordu?
Pekçoğumuzun hayatında önemli insanlar vardı! Bir elin gelip hayatımızı değiştirdiği anları hiç unutmayız!
Bunları bazen tanırdık. Bazen de uzaktan bir dokunuşlarıyla aklımızı başımıza getirirlerdi!
Hiç unutmuyorum, 1990'ın bir bahar günü yakın bir arkadaşımla İstiklal'de yürürken yapacak bir şey bulamadığımız için kendimizi bir sinema salonuna atmıştık! Hayattan iki saat çalmak için girdiğim salondan kocaman bir YETİŞKİN olarak çıkmıştım! Perdedeki, hayatımın filmiydi! Hiçbir okuldan öğrenemeyeceğimi filmden alıyordum!
Yönetmen Peter Weir'di... Hiç unutmadığım filmin senaristi ise Tom Schulman'dı... Bu adamın yazdığı satırlar belki de beni birçok arkadaşımdan ayırıyordu! Farklı bir yola itiyordu!
Filmdeki edebiyat öğretmenini konuşturan Schulman, hiç unutamayacağım sözlerle tanışmamı sağlıyordu! Öğretmen Bay Keating ise harikaydı...
Baskı ve kurallar ile boğulan öğrencileri HAYATLA tanıştırıyordu! Bunu yaparken de başkasının koyduğu kuralların dışına çıkıyordu!
Kendi kuralları ile öğrencileri yakalıyor ve ufuk açıyordu! Her öğrenciyi sıranın üstüne çıkmaya davet ediyor ve herkesten farklı açılardan gördüklerini anlatmasını istiyordu...
Bakış açısını böyle anlatıyordu! Öğrencilerin AKLINA hitap ettiği için de SIRADAN insanların oluşturduğu okul yönetimi tarafından saldırıya uğruyordu!
Hiç değişmeyen kuraldı bu! Parlak beyinler hep dışlanırdı!
Ama dünyayı değiştirenler de bunlardı!
SORU SORMAK ÇOK TEHLİKELİYDİ! Disipliniyle ünlü okul, sormayı bilmeyen çocuklar yetiştiriyordu!
Tıpkı bizim şimdi içinde bulunduğumuz durum gibi yani!
Koca bir Osmanlı'nın neden yıkıldığını, kimlerin yıktığını, Cumhuriyet'in nasıl kurulduğunu ve bizlerden ne istendiğini hiç bilmiyorduk!
Belki bizim de karşımıza BAY KEATINGler çıksaydı işler değişirdi!
En önemli sorunumuz HOCALARDI!
EZBERLEYEN
ama öğrenemeyen çocuklar yetiştiriyorduk! BONZAİ'li eğitim şekliydi bu! Hepimiz afyonlu gibiydik! Bunun sonucunda bölge bölge olaylara tepki veren ve bölünen bir yapıya kavuştuk! Operasyon buydu!
Türkler asla ortak bir paydada buluşmasın! "Henüz vakit varken tomurcukları topla!" dizesiyle şairin ne demek istediğini soruyordu Bay Keating! "GÜNÜ YAKALAMAK" ne demekti!
Hayatının öznesi olmak ne anlama geliyordu!
Dünyayı koca bir tiyatroya döndürenleri fark etme ve bundan kaçma nasıl olacaktı?
Hem kendini hem ülkeni nasıl koruyacaktın?
Bay Keating ÖLÜ OZANLAR DERNEĞİ'nde "Akıllı adam ne zaman duracağını, ne zaman adım atacağın bilendir!" diyordu!
Yakında bu milletin ADIM ATMASI gereken çok önemli viraj daha gelecek!
Bu kurtuluştan önceki son viraj olacak!
Karşımıza çıkanlar YABANCI değil!
Eskilerinden daha da tanıdık!
Ölü Ozanlar Derneği'ndeki efsane Bay Keating'in öğrencileri gibi düşünün!
Karşımıza çıkacaklar ile ilgili kendimize sorular soralım!
Cevapları bulamasak bile zorlayalım!
Ben şanslıydım bir BAY KEATING bulabildim!
Robin Willams'ın ölüm haberi beni 90'lara götürdü! Hiç tanımadığım, ama birlikte yaşadığım adam beni derinden yaralamıştı! Ölümüyle ne kadar üzülsem de geride düşünmeyi öğreten Keating'i bırakması tek tesellimdi! "Aptalca hayaller peşinde koşmayan bir kalp gösterin, ben de size mutlu bir insan göstereyim" diyordu!
Düne kadar hayalimiz bile yoktu! Şimdi BÜYÜK TÜRKİYE kapıda!
Ama kapınızı her çalana açmayın hemen!
Bay Keating gibi davranın!
Sorgulayın!