Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 7 Ağustos 2013

Helalleşme

Ümraniye'de ele geçirilen bombalardan nerelere geldik! Geride kalan 5-6 yılı tek tek ele alıp incelediğimizde ortaya çok ilginç bir tablo çıkıyor! Ama bizler her olayı "günlük" köy yumurtası edasıyla ele aldığımız için hem operasyonu hem sonucunu ıskalıyoruz!
Gelin olayı, zor da olsa 275 Ergenekon sanığından çıkaralım!
Yani kişilerin değil de fotoğrafın peşine düşelim...
Belki o zaman 2007'den beri gelen dalgaları, imzasız mektupları, adrese teslim bavulları, gizli bölmelerde bulunan dokümanları anlarız!
Yoksa bölünmeye, kavga etmeye devam ederiz!
Silivri'de mahkeme, sanıklara ceza yağdırdı! Hakimler önlerine gelen belge, bilgi ve bulgulara göre karar verir! Ki öyle yaptılar!
Kişilerin aldığı cezaların dışına çıkıp Ergenekon'u, Balyoz davasına doğru taşımaz ve aradaki ilişkiyi çözmezsek eksik iş yapmış oluruz! "Neden?" diye soracak olursanız çünkü ikisi de DARBE DAVASI!
Bu noktayı aydınlatmadan olan biteni anlama şansımız yok!
Ergenekon'da gizli tanıklar, ihbar mektupları ve bir takım belgeler başrolü oynarken Balyoz'da BAVUL sahnedeydi! Kimin getirdiğini, ne amaçla verdiğini, kimi hedef aldığını bilme şansımız yok! Belki gerçekten DEMOKRASİ içindi! Hepsi ihtimal dahilindeydi.
Ama önemli olan kimin hangi bilgiyi paylaştığı değil, ne yapılmak istendiğiydi!
Askerliğini onbaşı olarak yapan biri bile bilir ki; bir GENELKURMAY KARARGAHINDAN iki DARBE ekibi çıkmaz! Yani darbelerini bildiğimiz Türk Ordusu birbirinden ayrı çalışıp erken kalkanın darbe yapacağı moda girmez, şimdiye kadar girmedi de!
AKILCI değil!
Nasıl sahaya çıkan futbol takımının bir kaptanı olursa ordunun ya da darbeci ekibin de bir lideri olurdu!
Zaten darbe dediğimiz olayları iki, bilemediniz üç kişi yönetirdi!
Oysa önümüzdeki davalara baktığımızda ordu içinde birbirinden habersiz iki darbeci grup vardı!
Bu akıldışı bir şeydi!
Birileri, yani belgeleri ve bilgileri getirenler aklımızla alay ediyordu!
Herkesin buna inanmasını bekliyordu! Aslında olay dünya genelinde savaşan iki gücün Türk Ordusu'nun etrafına kümelenmesiydi!
Ama tutuklamalar ve belgeler öyle bir hale geldi ki; iki taraf da içeri atılan suçlunun yanına kesinlikle MASUMLARI dolduruyordu!
Savaş "adalet" üzerinden yürüyordu! Evraka bakan hakimler kararlarını verirken, iki büyük güç mahkeme üzerinden birbirlerini BERTARAF etmeye çalışıyordu!
Ergenekon'la başlayıp Balyoz'la devam eden filmin ana teması buydu!
Ergenekon'u yapan gücün karşısına Balyoz'la çıkıldı! Her iki güç de "Sen benim askerimi alırsan ben de seninkini alırım!" dedi!
Durum böyle olduğu için de kimse olayı tamamıyla göremedi!
Çünkü Türkiye'nin bölgede ve dünyada artık yeni bir rolü vardı!
İslam'la barışan, tarihini hatırlayan, bölgeye inen bir Türkiye gerekliydi! "Türkiye sadece Türkler'den oluşur!" tezini yani kaba bir ulusalcılığı temsil eden akım gitmeliydi! Çünkü ANADOLU'da yaşayan herkese "Türk" diyen irade nasıl Kürt ve Arap'la buluşacaktı! Ordunun içinde buna karşı çıkan çok güç vardı! Askerin bir bölümü Kürt deyince BÖLÜCÜ, Arap deyince İRTİCA anlıyordu! Bu kafayla Türkiye'yi büyütmek ve bölgede söz sahibi yapmak hiç kolay değildi!
Değişim şarttı!
Zaten kanlı ve kirli bir yakın tarihimiz vardı!
Devlet düğmeye bastı.
Kirli çamaşırların dökülmemesine dikkat ederek DALGALARI başlattı! Ergenekon aslında Türkiye'nin büyümesine izin vermeyecek zihin yapısına sahip insanların etkisiz hale getirilmesiydi!
Öyle de başladı! Ancak bir süre sonra Türkiye'nin alacağı pozisyonu istemeyen ve bundan çekinen güçler, çürüklerin yanına sağlamları koymaya başladı! Zaten Ankara bu noktadan sonra karıştı! Bu bilek güreşi bitmeyince birileri cevaben BALYOZ'un startını verdi! Gazetelerde yer alan bilgiler ve dokümanlar korkunçtu! Kimse DARBECİLERE destek veremezdi!
Vermesi beklenemezdi!
Camilerin havaya uçurulacağı senaryoların yanında durmak intihardı!
Bu haberlerle demokrasi sağlamlaştırıldı!
Öyle ya da böyle DARBE konuşulmamaya başlandı! Dalgalar gelince bu kez diğer taraf çürüklerin yanına sağlamları doldurdu! İşin içinden çıkılmaz bir hal aldı!
Hele iki isim vardı ki iki taraf garanti için RESMEN ESİR ALMIŞ, içeri atmıştı! Balyoz'da sadece asker varken Ergenekon'da yelpaze genişti! Eğer asker darbe yapacaksa ertesi gün koltukları vereceği ekonomist ve bürokrat bulmalıydı!
Ama Balyoz'da bu yoktu!
Ergenekon'da ise kısmen de olsa mevcuttu!
Ankara Türkiye'yi büyütmek, resmi ideolojiyi esnetmek için yola çıktığında AVRUPALI GÜÇLER yola taş döşedi!
Amerika'nın önemli bir kanadı da buna destek verdi! DEMOKRASİ aşkına masum insanlar alındı! Dışarıda çekilen kılıçların şaklaması Silivri'den, Hasdal'dan duyuldu!
Kimliği belli olmayan odakların getirdiği bilgiler yapılan GERÇEK TEMİZLİĞİN önüne geçmek için ortaya saçıldı!
Gelinen aşamada olayların kesişme noktası yine Başbakan Erdoğan'a çıktı!
Kendi adamlarını çıkaracak güce sahip oldukları halde her ceza, her tutuklama Erdoğan'a tahvil edildi! Askerle hükümet arasında sorun çıksın, bölge politikalarından vazgeçilsin istendi!
Türkiye hareket edecekti ama atılan gemici düğümü işi zora sokuyordu!
Ülkenin gideceği istikamet belliydi ama bir el izin vermiyordu! İki şık vardı! Ya o el kesilecek ya da bir daha yapmaması şartıyla affedilecekti!
İkinci şıktan başka çözüm yok!
Ankara'da kontrol kesin olarak sağlandıktan sonra helalleşmekte bir sorun yok!
Zaten kamarada kavga ederken ülkenin nereye gittiğini görmek de çok kolay olmuyor!
Mutlu sona ihtiyacımız var!

NOT:
Ergenekon'da karar açıklandığında aklıma ilk gelen "intihar" ettiği söylenen askerler oldu! Sahi bunca insan neden öldü?
Danıştay dışında saldırı yok diyenler buna bir cevap verebilir mi?!