Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 31 Mayıs 2013

Büyük mesaj

İngiltere'de krallık söylenildiği gibi işlevi olmayan sembolik bir yapı değildir. Kraliçe ve attığı her adım çok önemlidir. Yaptığı her ziyaret, büyük anlam taşır ve sonuçları kısa zamanda görülür! Kraliçe sembolik olmadığı gibi Anglikan Kilisesi'nin başıdır.
Parlamentoyu açıp kapama yetkisine sahiptir.
Ordunun lideridir!
Ayrıca majestelerinin, istihbarat servisinin yani James Bondlar'ın ANNESİDİR!
İngiltere, kendisi gibi kraliyet aileleri tarafından yönetilen Hollanda, İsveç, Danimarka, Norveç daha öncesinde Portekiz gibi ülkeleri, görünmeyen bir bağ ile kendine bağlamıştır! Fransız İhtilali'nden sonra bütün dünya bu rüzgarlardan etkilenirken, Londra'nın VETO ettiği yerler paçayı kurtarmıştır!
Osmanlı aslında aklı başında insanların BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI dediği KIRIM SAVAŞI sonucu yakayı kaptırmıştır!
Osmanlı-Rus Savaşı gibi görünse de yangın İngiltere, Fransa ve bugünkü İtalya'yı işin içine çekmiştir. Osmanlı bu devletlerin desteği (!) ile kazansa da sonuçta büyük kaybeden olmuştur!
Adettir! İngilizler adamı, ZAFERLE yener! Kırım'da da Kurtuluş Savaşı'nda da bu böyle tecelli etmiştir!
1853'te başlayan savaşla Osmanlı, Yahudi bankerlerin kapısını çalmış, ödeyemeyeceği kadar borç almıştı.
İngiliz aklı yine bir taşla iki kuş vurmuştu! Hem Ruslar'ı Akdeniz'e indirmedi, hem de "ZAFERLE"
Osmanlı'yı içeriden yıkmaya başladı.
Rothschildler ve Goldschmidtler verdikleri kredilerle Osmanlı'yı kıskaca aldı. 1881'de de Abdülhamit çaresiz DÜYUNU UMUMİYE'yi kabul etti.
Böylece alınan ve ödenemeyen borçlar Osmanlı'yı yarı sömürge durumuna getirdi. Haliyle parayı veren düdüğü çalardı!
Öyle de oldu! Islahat Fermanı ilan edildi. Batılılaşma PERA'da başladı. Hayat şekilleri artık hızla değişiyordu!
Yarı sömürge durumu İngiltere Kraliçesi'ne destek veren BARONLARI mutlu etmiyordu! Bir süre sonra Cumhuriyet kuruldu! Ülke daha fazla dayanamadı! Bütün ipler artık PARANIN efendilerindeydi!
Her savaşın arkasında bunlar vardı...
En güzel örnek de Waterloo'ydu!
Brüksel'in 10-12 km uzağındaki Waterloo'da, İngilizler ile Fransızlar karşılaştı. Paralarını korumak için finans dünyasını kuran aile, Avrupa'da 5 ülkeye dağılmıştı. Savaş sırasında Fransa'daki Rothschild, Londra'daki ağabeyine güvercinle haber gönderip "Savaşı Fransızlar kaybetti" mesajı iletti!
İngiltere'deki LORD bugün olduğu gibi medyanın sahibiydi! Mesajı okuduktan sonra akşam baskısında "Fransızların zaferi kesin!" manşetleriyle gazeteleri insanlarla buluşturdu! Bu acı haberle bütün piyasalar çöktü! İngilizler'in en değerli varlıkları bu ailenin eline geçti.
Hem de üç kuruşa! Hisseler Rothschildler'in olmuş devlet yere serilmişti! Gerçek ortaya çıktığında artık yapılacak bir şey yoktu! Çünkü ele geçirdikleri değerleri hemen icat ettikleri sistemle yayıp korumaya alıyorlardı!
Bu ailelere yakın olan TÜRKLER de basını yıllarca içeride sopa olarak kullandı! Kıbrıs Harekatı'nda bile bunlar vardı! Gazeteleriyle Türkler'e hissettirmeden Londra'ya çalıştılar! Bu aileler her ülkede kendilerine partner bulurdu!
Devletlere değil ortaklarına güvenirlerdi!
Türkiye'de de böyle oldu...
Aynı şekilde Amerika'da da!
Washington her kararı kendisi alıp uygulasa da sonuçlar hep bu ailelerin istediği gibi oluyordu!
Mesela 12 Eylül 1980, ya da 28 Şubat darbeleri bu ailelerin kazandığı zaferdi! İşin içinde Amerika olsa da arkadaki el bunlarındı! Milyarlarca dolar ceplerine giderken ülkeler yerle bir oluyordu!
Hem asker, hem siyasetçi, hem de işadamı bulmakta hiç sıkıntı çekmiyorlardı!
Cumhuriyet'le birlikte Ortadoğu'ya inmemiz ve girmemiz yasaklandı! Islahat Fermanı gibi şartlar masaya getirildi!
Din, dil, yazı, tarih birliği rafa kaldırıldı!
600 yıl hüküm süren İmparatoluğun kalıntıları yok sayıldı! Sanki Türkler'in tarihi 1923'te başlıyordu!
Osmanlı'nın çıktığı Ortadoğu bin parçaydı! Aynı dine mensup ülkeler, ezan sesiyle uyansa da kafalarını koydukları yastıklar farklıydı! Bir toplayıcı bir düzenleyici yoktu! İsrail zaten bu dağınıklığı oluşturmak için kurulmuştu! Yoksa Rothschildler'in bir devlete ihtiyacı falan yoktu! İsrail, Araplarla didişirken onlar hem kontrolü hem enerjiyi alıyordu! Geçmişini ret eden Türkiye'de olan biteni sadece izliyordu! Silahına güvenen Amerika ise Afganistan'a ve Irak'a girmesine rağmen son sözü söyleyemiyordu! Afrika'dan Körfez'e kadar giden hatta sıkı ABD karşıtı liderler türemişti! İsrail'in varlığı zaten Amerika'ya olan düşmanlığı körüklemek için yeterliydi! İki güç bölgeyi uçlarından çekince taşlar bir türlü oturmuyordu! Ülkeler birbirine bağlanmıyor, kopukluk gittikçe artıyordu!
Geçtiğimiz gün Boğaz'a yapılan köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesi işte bu yüzden çok önemliydi!
YAVUZ ismiyle Amerika ele geçiremediği Ortadoğu'nun kontrolünü Türkiye'ye devrediyordu! İngilizler'in cetvelle çizdiği sınırlar iptal oluyordu!
İsrail kısıtlanıp sessizliğe bürünüyordu!
Eski sahip mahalleye geri dönüyordu!
Ankara 10 yıldır bugüne hazırlanıyordu!
Yavuz tercihiyle "İTİRAZI OLANI KESERİZ" mesajı veriliyordu. Zaten PATRIOTLAR çok önceden gelip bölgeye yerleştirilmişti!
Hava sahası uçan kuşa kapalıydı!
Yani son söz, piyadedeydi!
Ankara, üçüncü köprü ile kararlılığını hem o ailelere hem de işbirliği içindeki krallıklara gösterdi!
Tahran-Şam-Bağdat masaya gelip Türkiye'nin ağabeyliğini tanımak zorunda! Yoksa önce içten çözülecekler...
Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Ankara, Müslüman alemine, "Artık hepinizi ben koruyacağım. Bundan sonra ayrı gayrı yok!" dedi.
Türkler'in dönmesi için YAVUZ ismi yetiyordu!
Tarih, 90 yıl sonra kaldığı yerden devam ediyordu!
ANADOLU CUMHURİYETİ herkesi kucaklıyordu!