Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 6 Mayıs 2013

Kim gidecek

Lizbon' daki son günümüzde şehir turu yaparken KEŞİFLER ANITI (Padrao dos Descobrimentos) önünde durduk. 52 metre yüksekliğinde, yelken biçiminde bir beton blokla karşı karşıyaydık! Adeta Lizbon'u ikiye bölen Tejo Nehri'ne saplanıyordu! Anıtın üzerinde tarihin akışını değiştiren çok sayıda kaşif, sanatçı ve bilim adamının figürleri vardı!
Ama en önde ülkeye vizyon veren, Portekiz'i dünya devi yapmayı başaran AKLIN SAHİBİ, Prens Henrique vardı. Elinde tuttuğu yelkenli ile dünyaya açılmayı ifade ediyor ve "Ülkeleri silah değil, BEYİN büyütür" diyordu! Prens'in lakabı DENİZCİ Henrique'ydi!
Hayatında kayığa bile binmemişti. Ama denizcilere verdiği sınırsız destek yüzünden bu ismi almıştı! Peki ölümünden 500 yıl sonra yapılan anıtta kimler vardı?
Vasco da Gama: Hint rotasını keşfeden denizci
Pedro Alvares Cabral: Brezilya'yı bulan isim
Ferdinand Magellan: İlk dünya turuna çıkan denizci
Diogo Cao: Kongo nehrine ulaşan ilk deniz tutkunu
Bartolomeu Dias: Ümit Burnu'nu geçen ilk denizci
Afonso de Albuquerque:
Hindistan'daki ikinci Portekiz temsilcisi
Luis de Camoes: Rönesans şairi
Pedro Nunes: Ünlü matematikçi
Nuno Gonçalves: Ünlü ressam.
Akdeniz'in Türk gölü olmasından sonra denizlere açılan Portekizliler bir süre sonra dünyanın iki egemen gücünden biri oldu.
Artık yeryüzünde onların ve İspanyollar'ın sözü geçiyordu!
Osmanlı en güçlü dönemini yaşıyor olsa da ÇÖKÜŞ başlamıştı! Ama o gün içeride bunu gören insan sayısı çok azdı. Dünyanın yeni bir paylaşıma gittiğini anlamak için aklın devrede olması şarttı! Ama Osmanlı'nın içindeki kavga ve fitne bu gerçekle yüzleşmeyi önlüyordu!
Tarihler 7 Haziran 1494'ü gösterirken PAPA VI. Alexander araya girerek iki ülke arasında dünya paylaşımını yaptı.
TORDESİLLAS Anlaşması'na göre Avrupa dışında kalan tüm yerler ikiye ayrıldı! Cabo Verde Adaları, sınır olarak belirlendi. Batısında kalan yerler İspanya'ya, doğusundakiler ise Portekiz'e verildi! Artık keşfedilen ve edilecek yerlerin iki patronu vardı!
Sadece iki istisna vardı. Brezilya Portekizliler'in, Filipinler de İspanya'nındı!
Yani günümüzde Amerika ve Rusya arasında paylaştırılan DÜNYA, 500 sene önce de güç sahipleri arasında paylaştırılıyordu! Tek fark günümüzde bu paylaşımı silahla yapma imkanınız yoktu! Çünkü enerji yollarını almak için her yere silah ve asker yığmanız gerçekçi değildi! Artık insanların kalbinden aklına hükmederek ORTAKLIKLAR kuruluyordu!
Türkiye'nin de içinde bulunduğu yeni paylaşım savaşında Amerika ve Rusya, Avrupa-Çin ittifakıyla mücadele ediyordu!
Defalarca yazdığım gibi bu iki ittifaktan birinin savaşı kazanması Ankara'nın yerini belirlemesiyle yakından ilgiliydi! Hangi güç olursa olsun Ortadoğu'ya silahla, askerle gelip istediği sonucu alma şansı yoktu! Bir ANAHTAR şarttı!
Sorun şu ki; Ankara'nın düne kadar bu kadar önemli bir işlevi olduğundan haberi yoktu!
İçeride başımıza gelen bütün musibetlerin bu iki ittifakın çarpışması yüzünden olduğunu bilmiyordu! İçerideki her sorunun YERLİ olduğunu düşünüp yerel reçetelerle tedaviye kalkışıyordu!
PKK da, ASALA da, ekonomik krizler de, koalisyonlar da, darbeler de böyleydi!
Dışımızdaki mücadele sonucu kurulan terör örgütünü bildiğimiz yöntemlerle bitirmeye çalışıyorduk!
Oysa iki taraftan birini seçmemiz yetiyordu! Tek başımıza dünyayı değiştirmeye gücümüz olmadığına göre en akıllıca olan yol buydu!
Koordinatımızı belirlersek içerideki sorunlarımızı çözmek adına ORTAK bulacaktık! Çünkü herkes bize muhtaçtı! Kimse bizsiz Ortadoğu'ya gidip yeni harita çizemezdi! Bunun en güçlü adayı Türkiye idi! Bir de İran vardı! Ama rejimleri baş aktör olmayı engelliyordu! Yani dışımızdaki ittifaklar sonuna kadar bize mecburdu! Ama bizim tek bir şeye ihtiyacımız vardı!
Lizbon'daki KEŞİFLER ANITI gibi tek ve bir olmamız gerekiyordu!
Devletin başı da gövdesi de bir yöne gitmeliydi!
Ama biz düne kadar ayrı istikametlere gitmeye çalıştığımız için bir arpa boyu bile yol alamadık! Şimdi devlet bütün birimleriyle aynı yöne kürek çekiyor!
Bu değişiklik haliyle farklı rota izlemek isteyenler arasında huzursuzluk yaratıyor!
CHP ve MHP arkalarındaki güçle aynı rotaya yelken açmış durumda!
Biri "Cumhuriyet'in temel ilkeleri" diğeri de "Türkçülük" sesleri arasında yol almak istiyor! Devletin değişmesini TEHLİKE olarak görüyorlar! Oysa çağımızdaki en büyük değişim Sovyetler'in bir gecede KOMÜNİZMİ terk etmesiyle yaşanmıştı! 70 yıllık komünizm rüzgarı sona ermişti! Üstelik BİRLİĞİ dağıtıp birçok ülkeyle de yolları ayırmıştı! Ancak bu operasyona kuşkuyla bakılsa da RUSLAR eskisinden daha güçlü olarak sahnedeydi! Şimdi Türkiye bunun tam aksini yaparak, yani Kürtler'i alarak büyüyecek!
Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Bahçeli bunu görmüyor sanırım! Karşı çıkamayacakları bir süreçle uğraşacaklarına yön vermeye çalışsalar çok daha akıllıca olacak!
Yoksa son durakta ikisinden biri olmayacak! Yakında kendi akrabaları bile onların söylediklerinin gerçeklerle örtüşmediğini görecek! Zor durumda kalacaklar! Doğru yöne bakan kazanır!
Bana inanmıyorsanız Prens Henrique'yi dinleyin!

NOT: Birçok CHP'li dostumuz "Atatürk elden gidiyor" diyerek istemeden BÜYÜK Türkiye'ye karşı çıkıyor! Onları da yarın ikna ederiz!