Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 20 Mart 2013

Türk işi

Cem Uzan'la konuşmak için geçtiğimiz Çarşamba sabahı Paris'e uçtuk.
Randevumuz Perşembe öğle saatlerindeydi.
Bir gün önceden otele yerleşip hazırlıklarımızı yaptık. Hava çok soğuk olduğu için dışarıda fazla zaman geçirmenin imkanı yoktu.
Ya bir şeyler içmek ya da yemek için dışarı çıkıyorduk. Vaktimiz daha çok otelde geçiyordu. Çarşamba gecesi telefonum çaldı.
Hareket etmeden önce PARİS'te yaşayan bir dostumun telefonuna "İki gün buradayım. Ararsan sevinirim!" diye not bırakmıştım.
Çünkü direkt ulaşmak çok mümkün değildi. Açmazdı! Sonra işi bittiğinde dönerdi...
Yine öyle oldu...
Havanın -7 derece olduğu soğuk bir gecede kahve içmeye davet etti. Sürpriz olmuştu.
Döneceğinden çok umudum yoktu! Belki de Uzan röportajına odaklandığım için beklemiyordum...
Bilemiyorum...
Dediği yer yakındı...
Hemen uyku modundan çıkıp üzerimi değiştim. Taksiye atlayıp 5 dakika içinde adını telaffuz edemediğim bir caddedeydim! Ne yapacağımı düşünürken simsiyah aracıyla geldi. Hızla indi. Koluma girdi. İçeri girdik. Hemen üst kata çıktık.
James Bond filmlerinde gibiydik... Paris'i çok iyi bilmediğim için nerede olduğumuzu net olarak kestiremiyordum. Sadece bir bayan bizim masaya bakıyordu! Kahveler geldikten sonra onu gönderdi. Sıcak bir şekilde, "Dostum çok fazla vaktim yok! Sana nasıl yardım edebilirim?" diye sordu...
Hiç uzatmadan "SAKİNE CANSIZ OLAYINI anlatır mısın?" dedim! Güldü. Tahmin etmişti...
Elini kaldırıp, "Cinayetin işlendiği Lafayette 147 No'lu bina hemen buranın arkasında" dedi.
Şaşırmıştım. Belli etmedim. "İyi o zaman, dinliyorum" cevabını verdim...
Kararlılığımı görünce direnemeyeceğini anladı. "Biliyorum senden kurtuluş yok" sözlerinden sonra cinayetlerin perde arkasını anlatmaya başladı... "Sakine Cansız, Öcalan'a çok yakın bir isimdi. Teşkilatın onunla görüştüğünü duyduğu an inanılmaz sevindi. Savaşın biteceğini anladı..."
Anladı ne demek?
Bak; Sakine, Öcalan'ın Avrupa'daki en hassas ve güvendiği isimdi. Sakine'nin bütün istihbarat örgütleriyle ilişkisi vardı. Öcalan'ın buradaki ŞUBESİYDİ... Barış için gerekli hazırlığın yapılması için kolları sıvadı...
Ne yaptı peki?
Örgütte gücü bilinirdi. Onun sözleri İmralı'da yankılanırdı... Barışı tetikledi.
Parasal aksiyonlar ve Avrupa'nın örgüt arkasındaki gücünü açığa çıkartacaktı... Zaten bu kaçınılmazdı. Barış gelecekse Avrupa ayağı açık düşecek demekti!
Bu nedenle öldürüldü demek?
Bu nedenle öldürüldü ama bunun bir önemi yok!
Nasıl yani?
Sakine ile birlikte Fidan Doğan ve Leyla Söylemez'in öldürüldüğü sabit! Fakat kimin yaptığını biliyor musun?
Nereden bileceğim Allah aşkına!
Sen anlat!
Bu kadınlar ne zaman öldürüldü!
Lütfen soru sormayı bırak da konuya gir artık!
Üç kadın Kürt Enstitüsü'ne, güvendikleri bir KÜRT'ün haber vermesi üzerine geldi...
Eee? Çünkü kurgu Fransa dışında yapılmıştı!
Yani iş dışarıya sipariş verilmişti! İşi verenler Paris'te mi değil mi bilmiyoruz. Ama sipariş kesin!
Siparişi yani üç kadının öldürülmesi işini alan kim? Onu söyle!
Üç kadın 9 Ocak'ta öldürüldü! Bundan tam bir hafta sonra bir başka ülkede biri ortadan kaldırıldı!
Kimmiş bu!
Aslan Usoyan!
Rusya'da vurulan Kürt mafya babası değil mi bu?
Evet bildin! Üç kadını ortadan kaldırma görevi USOYAN'a yani bilinen ismiyle "DEDE HASAN"a verildi!
Dede, PKK ile garip ilişkiler içindeydi!
Silah işi ilişkinin sadece bir tarafıydı.
Yani Dede Hasan barış istemiyordu!
Elbette o ve onun arkasındaki uluslararası güçler barışı asla istemiyordu! Öcalan içerideydi! Ama onun sağ kolu olan birinin dışarıda olmaması gerekiyordu. İhaleyi alınca kum saati akmaya başladı. Kusursuz bir organizasyonla kadınlar bir araya getirildi.
Enselerine sıkılan kurşunlarla ortadan kaldırıldı. Bu, Öcalan'a "Daha fazla ileri gitme!" mesajıydı! "MİT'i kabul etme, plana dahil olma" uyarısıydı!
Başarılı oldular mı? İşe yaradı mı?
Bir hafta yaradı! Sonrası malum...
Sonrası ne?
Dede Hasan, Karetny Dvor isimli lokantadan büyük koruma ordusuyla çıkarken karşı binadan tahmin edemeyeceği bir yerden gelen kurşunla öldürüldü! Bu da Türkiye'nin, "Biz kimin ne olduğunu ve ne yaptığını biliyoruz! Ayağınızı denk alın" mesajıydı!
MİT mi yaptı yani?
Bir şey söyleyemem! Ama suikast Türkiye'nin uyarısıydı! Barışın önündeki engeller sadece içeride değil ki! Her yerde!
Ama gördüğün gibi gereği de anında yapılıyor!
Tekrar soruyorum MİT mi yaptı?
Bu konuya girmeyelim. Ama birileri yaptı!
Önemli olan Ankara'nın herkese verilecek bir cevabının olması! Eğer bu isim ortadan kaldırılmasa başka suikastlar yoldaydı! Süreç belki de bıçak gibi kesilecekti!
Kimler hedefti sence?
İsim vermem doğru olmaz! Ama çok kişi tehlike sınırındaydı! Biz de izliyorduk!
Şu an tehlike devam ediyor mu peki?
Evet! Ama Kandil'de!
Nasıl yani?
Belki PKK'nın üst düzey isimlerinden biri ya da birkaçı ortadan kaldırılabilir! İç çekişme!
Bekliyoruz...
Paris'te tehlike var mı?
Burada çok güçlüyüz! Fransızlar bunu bilir!
Buna rağmen hiçbir şeyin garantisi yok!
Tetikteyiz! Bu nedenle sana daha fazla vakit ayıramıyorum...
Ne! Gidiyor musun?
Daha fazla kalamam!
Peki Kandil'dekiler nereye gidecek? Onu söyle en azından!
Yönetim kadrosu NORVEÇ'e, Oslo'ya...
Yani ilk sızıntının yapıldığı yere... Kalanı da Suriye'nin kuzeyine...
Kesin mi?
Bekle biraz... Çok sürpriz olacak!.. Ama sorma...