Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 28 Ocak 2013

Türk sorunu!

Hikaye ile başlayalım...
Sultan Mahmud, Gazne'den kalkıp Hintliler'le savaşa gitti. Meydana gelince şaşırıp kaldı. Çünkü Hint ordusu çok kalabalıktı. Canı sıkıldı. Bu sorunu nasıl aşacağını düşündü. Bütün planlarını değiştirdi. Savaş kafasındaki gibi olmayacaktı. Geceler boyu süren hazırlıklarını bitirdiğinde bir adakta bulundu:
Eğer bu orduyu yenersem elde edeceğim bütün ganimetleri fakirlere dağıtacağım...
Çok çetin bir savaştan sonra gülen taraf Sultan Mahmud ve ordusu oldu. Sayısız ganimetler elde edildi. Hint ordusu arkasına bakmadan kaçarken, en ufak parçasına bile değer biçilemeyen bir hazine bıraktı... Sultan ganimetin büyüklüğünü görünce çok keyiflendi. Hemen "Vezirlerim gelsin" talimatı verdi.
Birkaç dakika sonra devletin önde gelen isimleri Sultan'ın karşısındaydı. Sözünü hatırlayan Sultan herkesi şaşırttı:
- "Bu ganimetleri yoksullara dağıtın. Çünkü savaştan önce adakta bulundum. Bu adağımı yerine getirmem lazım. Bana da bu yakışır."
Sultan'ın huzurundaki herkes ağız birliği etmişçesine bu karara itiraz etti... Homurdanmaları gören Sultan, vezirine "Ne konuşuyorsunuz? Fikriniz ne, açıkça söyleyin!" diye sordu...
Sesi titreyen vezir "Bunca mücevher, bunca altın değer bilmez bir avuç yoksula verilir mi? Ya askere verelim memnun olsun, düşmanına kinlenerek savaşa hazırlansın ya da emredin hazineye götürelim..." cevabını verdi.
Sultan, vezirinin açık konuşmasını sevdi. Ama "Adağımı yerine getirip yoksullara mı dağıtayım?", yoksa "Askerlere pay verip kalanını da hazineye mi aktarayım?" sorularının cevabını bulamıyordu. Akıl danışacağı kimse de yoktu...
Çaresizce düşünürken, ordunun içinde dolaşan zeki bir MECZUP olduğunu bildiği Hüseyin'i gördü. Yüzü güldü. "Hah... Şu meczubu yanıma getirteyim, ona sorayım, ne derse onu yapayım. Çünkü o ne asker tanır, ne de Sultan. Söylenecek sözü sakınmadan söyler" dedi yüksek bir sesle...
Hüseyin az sonra Sultan'ın karşısındaydı. Zeki olduğu her halinden belliydi. Sultan Mahmud olan biteni noktasına virgülüne dokunmadan anlattı.
Dikkatle dinleyen meczup, diz çöküp yere oturdu.
Başını iki elinin arasına aldıktan sonra konuşmaya başladı:
- Sultanım, şimdi iki şeyden birini yapmak gerek.
Eğer bir daha Allah'a işin düşmeyecekse merak etme; bunların dediğini yap, adağını düşünme.
Yok, bir zaman gelecek, yine işin ona düşecekse utan, onlara uyma sakın, adağını yerine getir. Madem Allah sana yardım etti, işini düze çıkardı; demek ki kendisine düşeni yaptı. Sana düşen iş nerde peki?
Niçin sözünü yerine getirmiyorsun?
Meczup cevabıyla hem Sultan'ı hem de devlet erkanını şaşırtmıştı!
Sultan hiç düşünmeden ele geçirdiği bütün ganimeti yoksullara dağıttı...
Bizde de hep böyle oldu. Siyasetçiler, askerler, iş adamları gerçeği çok kez söylemedi. Doğrudan uzaklaştı! Neyin DOĞRU, neyin YANLIŞ olduğunu yıllarca anlayamadık. Ne tuttuğumuz takımların gerçek tarihi öğrenebildik, ne de OYUMUZU esirgemediğimiz partilerin GİZLİ ajandaları hakkında bilgi sahibi olabildik! Öcalan yakalanıp getirildi, rahmetli ECEVİT'in oyları patladı. İktidar oldu. Bir sonraki seçimde ÖCALAN'ın yakalanma efekti azalınca sandıktan çıkamadı.
Yani birileri bizden hep "bir maçlık" değerlendirme alıyordu! Kazanan takımın yanındaydık!
Bir mağlubiyet bile gemileri yakmamıza neden olabiliyordu! Geniş ve değişik bakma kabiliyetimiz yoktu! Olanlar da pek yaşamıyordu zaten...
Birkaç gündür CHP'li Birgül Ayman Güler'in "Kürt milliyetçiliğini bana 'ilericilik' diye yutturamazsınız!
Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz" sözlerini tartışıyoruz! En başta CHP tartışıyor! Adıyaman vekili Salih Fırat "Daha fazla burada duramam" diyerek istifa edip gitti. Bu hamleden sonra CHP içindeki saflar netleşti. Her kafadan bir ses yükseliyor. İşin sonu nereye varacak bilmiyorum...
Ama bildiklerim de yok değil!
CHP ile MHP, Kürt sorunu ve PKK'nın silah bırakması konusunda ASLA samimi davranamazlar!
BDP de öyle... Parti formalarını çıkarıp baktığınızda hepsinin KÜRT sorunundan beslendiğini görürsünüz!
Terörü bitirmek ilk öncelikleri değildir! En azından şu konjonktürde! CHP'li Güler gibi "TÜRK" vurgusu yapıp süreci baltalamak isterler! Ama "Türk kartına" sarılanlara dikkatlice baktığınızda aslında "TÜRK DÜNYASI" ile çok da sıkı bağlarının olmadığını görürsünüz! Türkler'in yaşadığı bölgelere kafa yoran bir CHP'li ya da bir MHP'li var mıdır? Varsa da partisinde ÖNE ÇIKMIŞ mıdır? Buna izin verilmiş midir?
Sanmıyorum!
Türk kartına sarılan bütün kurumlar, sermaye de dahil olmak üzere çoğu AVRUPA'dan yönlendirilir!
Türklük, tıpkı LAİKLİK gibi Avrupa'nın tanımladığı bir çerçevedir! Yani istediklerinde BÖLMEK için kullanacakları bir tanım! Bu konuda İngilizler'in eline kimse su dökemez! Konu Türkiye olunca, Avrupa Birliği karşımızdadır! Hiç fire vermez!
Avrupa PKK'yı, Kürtler'i çok sevdiği için beslemez!
Onlar üzerinden ANADOLU'da operasyon yapmak için destek verir! Tek amaçları BÖLMEK için uğraştıkları Türkiye'nin günün birinde Kürtler'i kucaklamasının önüne geçmektir. Bunun için de arada bir KAN DAVASININ olması işlerine gelmektedir!
Kendi içinde ayrılan, ayrışan bir Türkiye kaymaklı ekmek kadayıfıdır onlar için!
İşte bizim siyasetçilerimiz BİLMEDEN Avrupa'nın kurduğu bu oyuna düşer! "TÜRK" diyerek aslında ülkenin gelecekte bölünmesine kadar gidecek bir yolun aralanmasına destek verir! Dediğim gibi bilmeden!
Bakın DHKP-C'li Mustafa Duyar cezaevinde Nuri Ergin'in adamları tarafından öldürüldü. 4 kurşunla...
Yan ranzada yatan Parsadan da tek kurşunla beyninden vuruldu! Bir süre sonra kaldıkları cezaevini ateşe veren Nuriş Kardeşler, demir parmaklı pencereleri kırıp "Bu devlet bize MUSTAFA DUYAR'ı öldürttü!
Ben öldürttüm. Şimdi açık söylüyorum. Veli Küçük'ü ara, bizi sor. Başka bir şey söylemiyorum" dedi.
Parsadan, hastanede ölmeden önce Mustafa Duyar'ın her şeyi anlatacağını söylüyordu! Duyar, hem örgütü, hem arkadaki AVRUPA desteğini açıklayacaktı. GİZLİ GÜCÜN hem ülkücüleri, hem solcuları nasıl kullandığını öğrenecektik! Ama bir el buna izin vermedi!
Yani hem laikliği, hem Türklüğü, hem terörü besleyen merkezler yıllarca içeriyi dizayn edip yönetti!
PKK'ya destek verenler nasıl TÜRK olacağımızı öğretti!
16 devlet kuran TÜRKLER'in kimsenin aklına ihtiyacı yok. Akıllarını kendilerine saklasınlar. Yakında çok ihtiyaçları olacak!
İçeride ellerini soktukları bütün kurumlar ya değişecek ya bertaraf olacak!
Yalan rüzgarı bitti çünkü...