Arkasında KOCAMAN bir güç vardır. Bunu bildiğiniz zaman DENGELERİ daha rahat görüp oyunu bütün çıplaklığıyla izleyebiliyorsunuz...
Ne mi diyorum!
Daha önce çeşitli defalar Paul Wolfowitz'den söz etmiştim.
İstanbul'daki ilişkileri, Türkiye'ye bakışı bilinen bir isim. Bugün de onun FİKİR AĞABEYİNDEN söz edelim...
Kim mi o?
Morton Isaac Abramowitz...
Stanford Üniversitesi'ni dereceyle bitirdi. 1 Şubat 1985 ile 19 Mayıs 1989 tarihleri arasında Ronald Reagan başkanlığı döneminde ABD Haberalma Araştırma Dairesi Direktörlüğü görevini yürüttü.
Ankara'ya büyükelçi olarak geldi.
1991 yılında ayrıldı. Daha sonra boş durmadı. BARIŞ gönüllüsü oldu! Krizleri çözmeye çalıştı. Ama en önemli ilişkileri Baronlar Kulübü CFR'nin daimi üyesi olmasından geliyor. Zaten teşkilatın dergisi olan Foreign Affairs'in de KADROLU yazarı!
Peki YAŞLI KURT'la yakın zamanda yemek yiyen bu zat, 10 gün önce ne dedi? Zaten beni ilgilendiren nokta da burası...
BAKALIM...
"...Yarı-özerk Suriye Kürtlerinin sahneye çıkmasıyla yeni bir dış basınç oluştu. Erbil ve Bağdat arasındaki politik sorunlar, Kürtler'in Irak'tan muhtemel kopuşuna işaret ediyor.
Türkiye'nin Kürtleri Suriye'deki olaylardan etkilenecek. Irak parçalanırsa daha da fazla etkilenecek. Irak'ta ayrışma kolay olmayacak ve muhtemelen kanlı olacak. Bu durumda, ne Türkler'in ne de Amerikalılar'ın Kürtleri kurtarmak için askeri olarak harekete geçeceğine inanmak kolaycılık olur. Kürt meselesi nedeniyle Erdoğan sanki sallantıdaymış gibi görünüyor.
PKK ile başa çıkma yönündeki çabaları çılgınca ve kifayetsiz bir manzara oluşturuyor. Erdoğan pek çok Kürt vekili "PKK destekçileri" diye Meclis'ten atmaya niyetli. Bu bir uzlaşma önlemi olmaktan çok uzak.
Erdoğan can yakıyor ve seleflerinden pek çoğu gibi Türk milliyetçiliğine başvuruyor...
Kürt sorunu bütün tezahürleriyle, Erdoğan'ın Aşil topuğuna dönüşebilir..."
Derin isim Abramowitz yorumlarına devam ediyor.
Kürt sorunundan sonra baklayı ağzından çıkarıyor...
"On yıldır Türkiye'de siyasal bir karışıklığa şahit olmadık. Bugün ise kimi filizlenmeler var. Bir politik değişim öngörmek zor.
Erdoğan'ın hakimiyeti dikkate alındığında ona karşı bahse girmek ahmaklık olur. Ama 2014 itibariyle, içeride ve yanı başında devam eden karmaşa yeni partilerin ortaya çıkışına ve hatta belki de AKP'nin çözülmesine yol açabilir. Bu arada, Türkiye önemli, dinamik ve sonu gelmez sürprizlerle dolu bir yer olmayı sürdürüyor..."
Bütün bunlar ne demek oluyor?
Alıntı yaptığım yerler fotoğrafın bir kısmını ortaya net olarak koyuyor.
Hem içerideki BARONLAR hem dışarıdaki BABA BARONLAR, Yeni Türkiye'den kurtulma formülü olarak KÜRT sorunu ve AK Parti'deki ayrışmaya bel bağlamış durumda... Suriye'nin kuzeyine 2 milyon Kürt'ün gönderilmesi, Irak'ta bir süre sonra harekete geçirilecek planla KÜRT-Şİİ çatışması kapıya dayanacak!
BARONLAR ısrarla bir KÜRT devleti için çırpınıyor. Bir taşla 4 kuş vurmak istiyorlar.
Türkiye'nin yanı sıra Irak, Suriye ve İran'ın bölünmesine yol açacak bir DEPREMİ tetikliyorlar...
Amaç İSRAİL'in etrafında BÜYÜK devlet bırakmamak.
Çünkü haritayı elinize aldığınızda Tel Aviv'in tek sorunu KUZEYDE... Çevresindeki her ülkeyle baş edebilecek güce sahip.
Ama Türkiye onlar gibi değil. Bu nedenle OYUN kuruyorlar.
İngiliz İmparatorluğu gerilerken, eski gücünü kaybederken İSRAİL DEVLETİNİ kurdu. Bölgenin yeni hakimi ABD olmasına rağmen AKIL İngilizler'deydi!
İşte şimdi o baronların aklında sadece KÜRT kartı var. Türkiye, KÜRT kardeşiyle barışmak istedikçe saldırılar artıyor, anlaşmaya çalıştıkça görüşmeler DEŞİFRE ediliyor, ordu, milletin safına geçtikçe ÖZEL PAŞA hedef oluyordu!
Sonuç alamadıkları zaman da herkesi kucaklayan Başbakan Erdoğan, küresel saldırıya maruz kalıyordu...
Bakın dün Özel Paşa Suriye'den atılan TOP MERMİSİYLE hayatlarını kaybedenlerin yakınlarıyla buluştu.
Özel Paşa ve komutanlar köylülerle elele oturdu. Eller dua için açıldı. Yasin-i Şerif okundu.
Hep birlikte "AMİN" denildi...
Emin olun bu fotoğraf baronların yüreğini ağzına getirdi.
Çünkü onların anladığı LAİKLİKTE ne dua, ne de din var... Soyu, kökü olmayan bir millet anlayışları var. 75 milyon insanı reddetmek var...
Ortadoğu'ya sırtını dönmek var.
Tarihini itmek var. Aptalca ama bunların hepsi var...
İşte PAŞALAR dün onların geleneğini yerle bir etti. "ORDUMİLLET ELELE" diyerek Yeni Türkiye'yi AKÇAKALE'de bir kez daha ilan etti...
NOT:
Bazı dostlar ısrarla soruyor. Bugüne kadar cevap verme şansımız olmadı. Şimdi herkesten düşünmesini rica edeceğim.
Soru şu: "İsrail ne zaman rahat eder? Türkiye, BATI'ya gittikçe mi, DOĞU'ya geldikçe mi?
Sanırım Ankara'nın bölgeyle ilgilenmeye başlamasından sonra ortaya çıkan rahatsızlık yeterince fikir veriyordur!
Ee verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı "özür dileyecek" halimiz de yok!
Üzgünüz...
