Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 16 Nisan 2012

20 Şubat'a bak!

28 Şubat'ın kudretli ismi Çevik Bir dün hakim karşısındayken telefonum çaldı. Bu işleri ÇOK YAKINDAN bilen dostum "Bebek'teyim.
Vaktin varsa gel.
Üç-beş laf edelim" dedi. Güneş odamın camından içeri süzülürken "hayır" diyemeyeceğimi düşündüm. Telefonu kapattıktan 15 dakika sonra fötr şapkalı dostumun yanındaydım. Daha "hoş geldin" bile demeden "İşte bu memleketi bize vermek istemiyorlar" diye sürpriz bir çıkış yaptı.
Baktım konuşmak için soru bile beklemiyor. "İstersen Çevik Bir ve 28 Şubat'tan başlayalım" önerisi getirdim...
Kalemimi çıkarmaya çalışırken pat diye "İsmail Hakkı Karadayı da tutuklanacak" dedi... Şaşırdım. Bu kadar hızlı gideceğimizi düşünmemiştim. Bozuntuya vermeden hazırlıklarımı tamamladım.

-Neden? Her şeyin altında Çevik Bir yok mu?
Olsa ne olur, olmasa ne olur! İkisi de gidecek...

-Neden bu kadar keskin konuşuyorsunuz?
İnsanlar günlük yaşadıkları için geçmişi çabuk unuturlar. 26 Şubat 1997'de yani POSTMODERN darbeden iki gün önce Genelkurmay Başkanı KARADAYI İsrail'e gitti.

-Bu sır değil ki!
Evet SIR değil. Ama ARAP-İSRAİL SAVAŞI'nda ölen İsrail askerlerini ziyaret ettiği pek bilinmez. Ve o kritik MGK öncesi kimlerle oturup konuştuğu çok GİZLİ-
DİR... Çevik Bir, sonuçta GENELKURMAY BAŞKANI'nın dediğini yapmak zorunda.
Karargah'ta işler böyle yürür.
Bir'in ya istifa etmesi ya da imza atması gerekiyordu. İmza atınca BİLEREK ve İSTEYEREK darbeye ortak oldu. Ama bu Karadayı'nın sorumluluğunu azaltmaz!
-Yani Karadayı da çağrılacak?
Elbette... Sadece o değil... Sırada siviller var.

-Kimler?
Önemli değil ama sen de tahmin ediyorsun kim olduklarını... Önemli isimler sırada. Sürprize hazır ol.

-Aklıma takılan bir şey var! Neden soruşturma Ankara'da?
Savcı Mustafa Bilgili, ARALIK 2009'da KOZMİK ODA'yı basan isim.
Sen bu konuyla ilgili bir şeyler yazdın.
Mesela ilginçtir bir PATRON bu baskından sonra GAZETESİNDEN istifa etti. 25 yıllık çalışma arkadaşıyla birlikte! Kozmik Oda devletin hafızası. Birçok veri SAVCIDA. İşin nereye kadar gideceğini hesap edemeyiz. Ama asıl temizlik bu!

-Çok genel değil mi bunlar? Bizim anlayacağımız şekilde ne çıkacağını söyleme şansınız var mı?
Silahlı Kuvvetler'in EGE ORDUSU hariç geri kalan birlikleri NATO unsurudur.
Türk subay ve generalleri NATO standardıyla yetişir. Silah sistemleri de NATOve ABDmenşeylidir... ABD silah sanayiine de İSRAİL LOBİSİ hakimdir..
-Eee?
Türkiye-İsrail arasında onlarca anlaşma yapılır. Bunların çoğu basına yansımaz bile. 1996'da İsrail, Türk Türk Hava Kuvvetleri'ne ait 54 F4-Fantom uçağını modernize etti. Tabi karşılığında 700 milyon dolar alarak... Bu projede emekli İsrail subayı MORDEHAY BOSMAT da yer aldı. BOSMATönemli bir isimdi.
Çünkü aynı zamanda TÜRK vatandaşıydı.
Buna benzer bir anlaşma 2005'te gündeme gelmiş ancak hükümet projeyi daha ucuza Türk Havacılık ve Uzay Sanayi'ne havale etmişti... Yani demem o ki Kozmik Oda'dan ne çıkacağı belli olmaz. Çok sürpriz isimler ve ilişkiler sırada...
Demedi deme...

-'MGK kararlarında Abdullah Gül'ün bakan olarak imzası var' iddiası için ne söylersiniz?
20 Şubat 1997'de
Abdullah Gül bakan olarak yanına 300 işadamını da alarak ABD'ye gitti. Tesadüfe bakın ki Çevik Bir ve ekibi de bir TAKIM TEMASLAR için oradaydı. Çevik Bir, Gül'ün İran'la ilgili sözlerine, ilginçtir, orada cevap verdi. Bir, "İran, terörist devlet.
PKK'ya destek veriyor. Rejimini ihraç etmek için çalışıyor. Bizim için en büyük kaygı budur" demişti. Bu açıklama Rahmi Koç, Mustafa Koç, Şevket Sabancı, Nihat Gökyiğit, Rona Yırcalı ve Selçuk Yaşar gibi isimleri beraberinde götüren GÜL'ü zor durumda bırakmıştı.
Grand Hyatt Otel'de kalan BİR, tarihe geçen "Balans ayarı" yaptık sözünü orada söyledi... Abdullah Gül o dönem ABD'lileri ikna edemedi ama kimin ne olduğunu çok iyi anladı... Attığı imza teferruat.
Bence DARBENİNgeldiğini en iyi gören GÜLoldu... Çünkü o gezi çok başkaydı.
Dışişleri Müsteşarı olan Onur Öymen bile kendi başına görüşmeler yapıyordu o dönem...
-Çevik Bir kimlerle görüştü?
NATO Genel Sekreteri ve CIA yetkilileriyle...
Soruşturmanın ileriki safhalarında belki de BİR'e eşlik eden işadamlarını görürüz. Bilinmiyor ama ya destek verdilerse!

-Haydaaa! Bu da ne demek?
Darbenin medya ve işadamı ayağını unutmamak lazım. Askere "Yürü arkandayız" diyenler de hesap verecek.
-Bazı gazeteciler "İŞ BÜYÜMESİN" diye çağrı yapıyorlar. Ne düşünüyorsunuz?
Bakın, bu fırsat bir kere gelir. Ya yeni Türkiye kurulur ya da eskiler dirilir, yeni olanı önüne katıp götürür! Siz bakmayın onlara. Dertleri biraz daha PARA KAZANMAK.
Hem işin nereye gideceğini kestiriyorlar. "Patronlarını KORUMA telaşı" diyelim...

-O gezide ne olup bitti başka?
Mesela ABD "Türkiye İran'la ilişkilerini kesmezse ambargo uygularız" tehdidini savurdu. Bu ekip, bu ifadeyi söyletti. O gezi, tarihi bir geziydi! Bu yüzden gözaltına alınan Çevik Bir'e "ABD'den darbe için icazet ve yardım mı istediniz" diye soruldu...
-Dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç bir gazeteciye "Benim bir şeyden haberim yok" demiş! İnandırması zor olacak. Fadime Şahinler, Ali Kalkancılar nasıl ortaya çıktı acaba? Birilerinin bunu anlatması gerekir.
Birilerinin de BASINDAN aldıkları desteği... Bak Dinç Bilgin "Ben konuşmaya hazırım" diyor... Neyi konuşacak bilmiyorum.
Günahları o kadar çok ki! Sadece Aydın Doğan değil yangına körükle giden... O dönemki SABAH'ın manşetlerini çıkarın şaşırırsınız. Ankara Temsilcisi yağdırıyordu o zaman... Kimse "Bu adam ne yapıyor" diye sormuyordu...
Adama sorarlar: "Patron sen değil miydin" diye...

-Son sözünüz!
İsrail'i REJİM konusunda ikna etmek için Tel Aviv'e giden Karadayı dönüşte Çevik Bir'in söyledikleri için "Bilgim dahilinde konuştu" demişti. Bilgisini göreceğiz anlaşılan... Bence o dönem HARP AKADEMİLERİ'nde ders olarak okutulmalı.
Ülkenin neler kaybettiği gözler önüne serilmeli...