Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, sanatçılarla yaptığı iftarda ve TBMM AK Parti Grubu'nda, sanat dünyasına yönelik ufuk açıcı konuşmalar yaptı. Kültür, sanat ve sporun, toplumları bir arada tutan ortak değerler olduğunu dile getirerek konuşmasına başlayan Erdoğan'ın sözleri tekrar tekrar okunmalıdır:
"Ülkemizde maalesef ortak değerlerimiz, uzun süre sadece belli bir kesimin tekelinde olmuştur.
Özellikle kültür ve sanat alanında öne çıkabilmenin, ancak milletin değerlerine karşı olmakla mümkün olabildiği gibi çarpık bir anlayış, ülkemizde hakim kılınmaya çalışılmıştır.
Taksim'deki Atatürk Kültür Merkezi başta olmak üzere daha iyisini, daha güzelini yapmak için atılan adımlar, çarpık anlayışın saldırısına uğramıştır.
Taksim'deki o sağlıksız ve kesinlikle çirkin yapıyı yıkıp yerine daha güzel bir eser kazandırmak istediğimiz için uzun yıllar boyunca yerden yere vurdular.
Ne sanatçı düşmanlığımız, ne sanata saygısızlığımız kaldı. Hâlbuki biz, hem İstanbul'a hem de kültür sanat dünyamıza yakışır bir eseri ülkemize kazandırmak için çalıştık. Kültürü, sanatı, sporu belli kesimlerin tekelinde tutma saplantısının ülkeye hiçbir faydası olmadığı gibi, tam tersine bu tavrın her alanda üzüntü verici bir sığlığa yol açıyor. Teessürle belirtmem gerekir ki Türkiye'nin gücü ve kapasitesiyle kültür, sanat ve spor alanında bulunduğumuz yer uyumlu değildir. İrfandan yoksun bir kültür, sanat ve ahlaktan yoksun bir sporla hiçbir yere varamayız." Çok doğru. Marksistlerden, komünistlerden, beynini yabancılara kiralamış aydın sandıklarımızdan Türkiyemiz çok çekti. Utanmadan, Taksim Atatürk Kültür Merkezi'ni kaos planlarında yıllarca kullandılar. 27 KASIM 1970'te, "Cadı Kazanı" eserinin temsili sırasında şüpheli yangınla AKM harap olmuştu. Olaydan sonra Nadir Nadi, "Yangın Var!" adlı başyazısına "Kanalizasyonu olmayan bir şehrin opera binası nesine gerek" diyordu:
"Bir yapı yanar, kazadır, olur böyle şeyler deyip geçemeyiz. Bu laçka halimizden kurtulmadıkça yarın Topkapı Sarayı da, Dolmabahçe ve Beylerbeyi sarayları da, müzelerimiz de birer birer yanıp kül olabilirler.
Kültürsüz bir düzenin ortasına kondurulan bir Kültür Sarayı, yansa da yanmasa da pek o kadar büyük bir anlam taşımaz diyoruz biz." Dikkat: Bu yazı, merhum Süleyman Demirel, Bülent Ecevit'in dönemlerinde yazılıyordu.
"İstanbul kültür sarayı" yangını, Marmara yolcu gemisi ve Eminönü araba vapurunun batırılması gibi eylemlere karışan solcu darbeciler yargılandılar. Ne yazık ki, boş, enkaz haline gelmiş AKM, marksistler tarafından BİR KAOS enstrümanı olarak kullanıldı. Statükocular bir türlü yenisini yaptırmıyordu.
Başbakan olarak Tayyip Erdoğan yeni-modern AKM yapmak için çok uğraştı ancak, komünistlerin, darbeci zihniyetin elinden kurtaramadı enkaz binayı. 2013 yılında, Gezi kalkışması sırasında Atatürk Kültür Merkezi, ön cephesine asılan afişler nedeniyle KAOS MİMARLARININ simgelerinden yine biri haline getirildi.
SONUÇ: Büyük liderlik kararlı olmaktır. Geleceğe bakmaktır. Büyük eserlere imza atmaktır.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Taksim Atatürk Kültür Merkezi konusunda noktayı koyarken, büyük liderliğini gösterdi. AKM'nin yıkılıp yeni ve ihtişamlı bir opera binası yapılacak.
Taksim'i kana bulama kurgularının, kaos planlarının merkezine konan AKM, nihayet sahte solcuların elinden kurtuluyor.
