BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 16 Mayıs 2017

Fırat’ın doğusu batısı olmayacak

'Dünya Beşten büyüktür' söylemiyle mazlum milletlerin gönlünde taht kurmuş liderimiz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bugün (Salı) öğle saatlerinde Beyaz Saray'da ABD'nin yeni Başkanı Trump'la dişe diş bir görüşme yapacak.
Beyaz Saray görüşmesinden esecek rüzgârlar, yeni dünya kuruluşuna etkili olan sahillere dalga dalga vuracak.
Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, birkaç gündür dünyaya yön veren iki küresel güç Rusya lideri Putin ve Çin lideri Xi Jinping'le yaptığı konuşmalar, siyasi ve ekonomik rüzgârlarının da arkasına aşmış olarak Trump'la masaya oturacak.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin dünyaya yön veren 5 daimi ülkesi, Rusya ve Çin liderleriyle görüştükten sonra bir numaralı küresel güç, ABD Başkanı ile yapacağı görüşmenin bölgeselden küresele kadar birçok yeni sayfalar içerdiği muhakkak düşünülmeli. Erdoğan'ın üç dünya lideriyle buluşmasının ardındaki büyük destek, aziz milletimizin 16 Nisan'da büyük Türkiye kararının, liderimize jeopolitik hamle yapma gücünü de kazandırmasını asla unutmamalıyız. Merak edilen husus, Erdoğan'ın ABD'den ne tür siyasi dosyalarla döneceğidir. Ankara'dan Çin-ABD seferine çıkarken, Trump'la görüşmenin bir milat olacağını ifade etmesi 'virgül mesabesinde değil, nokta mesabesinde' olacağından bahsetmesi kulaklarımızda çınlamaktadır.
İngiltere, Türkiye'yi ABD'ye 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra devretmişti.
NATO'ya giren Türkiye ile ABD, 72 yıldan (1945-2017) bu yana aynı doğrultuda Ortadoğu ve İslam dünyasına beraberce bakıyordu. Bugün yapılacak Erdoğan- Trump görüşmesi ya beraberliğin devamı ya da yeni eksen/blok gelişmelerine yol açmaya adaydır. Türk- ABD ilişkileri ya karşılıklı güven ve dostlukla devam edecek, ya da Türkiyemiz yeni ittifaklar dizisine girme yoluna geçecektir.
Derin ABD devletinin kolları arasında Trump'ın aldığı, PKK-YPG'ye silah vermesine ve daha ötesinde Kuzey Suriye'de Amerikan-İsrail PKK uyduları kurmasına, koridorlar açmasına izin vermeyeceğimizi iyice bellemesi lazım. Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya, tehditlere açık hale getirmeye yönelik içten ve dıştan yürütülecek tezgâhlara, asla boyun eğmeyeceğiz. Trump ya Cumhurbaşkanımız Erdoğan'la karşılıklı anlaşma noktasında olacak ya da Türkiye'yi kaybedecektir.
ABD tüccar devlettir. Tüccar devlet gerdiği ipi bırakmasını bilir. Mal satacak onlardır. Askeri ve siyasi ortak Türkiye'yi kuşatmaktan vazgeçmezse, YENİ DÜNYA KURULUR, TÜRKİYE DE ORADA YERİNİ ALIR.
Türkiyemiz'i teskin etme tezgâhlarını asla yemeyeceğiz. Trump'ı "YPG'nin silahlandırılması" konusunda ikna eden Centcom komutanlarıyla dostluk ilişkileri sürdürülemez. Çok iyi biliyoruz ki, Rakka operasyonu bahanedir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, bir daha Trump'a Cerablus harekâtını neden yaptığımızı tane tane anlatacaktır. Cerablus'un PKK'nın Suriye kolu PYD'nin kontrolündeki, daha önce birleşen Cezire ve Kobani kantonları ile batıdaki Afrin kantonu arasında kalmasına, yerleşmesine, uzun yıllar emperyalist tezgâhlara katılmasına neden izin vermeyeceğimizi tane tane anlatacaktır.

SONUÇ: Derin Amerika'nın "YPG'nin kendisini PKK'dan ayrıştırabileceği" tezgahlarınına karnımız toktur. YPG demek PKK demektir ve YPG'nin kendisini PKK'dan ayrıştırması dümeni tutmaz, bir terör örgütü olarak devamlı hedefimizde olacaktır. Musul-Sincar-Halep hattı, Fırat'ın doğusu batısı Türkiye için tek cephedir. Biz KEDİYE KEDİ DERİZ. Bu nedenle, Münbiç'ten PKK muhakkak atılacaktır. Afrin'de PKK değil, o topraklara sahip vatandaşlar oturacaktır.
Kobani, PKK üssü olarak ne yarın ne de on yıllarca hiç olmayacaktır. Cerablus harekâtında şehit düşen askerlerimiz kalbimizde yaşıyor. Fırat'ın doğusu, PKKPYD'nin Cezire ve Kobani kantonları batısı Afrin kantonu. Türkiye nin beka hattı için tek cephedir. Bu bölgenin PYD'nin kontrolünda kalması, sınır boyunca uzanan bir Amerikan-İsrail Kürt koridoru yaratılma yolunda hammadde olarak duracaktır. Bu hammaddeyi Amerika'nın işletmesine peki diyecek miyiz? Demeyecek miyiz?
İşte mesele budur.