BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 23 Ocak 2017

Üst akla tokat

Dünya değişiyordu. Türkiyemiz yeni dünya düzenine uygun adımları atmak zorundaydı. Dünya tarihsel bir kırılmaya gidiyordu. Dünyanın savaşı konuştuğu bir süreçte Türkiye'nin içeride boşa kaybedecek vakti yoktu. 10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan, milletle birlikte siyaset yapıyordu ama topal ördeğe dönmüş darbe anayasası önüne engeller koyuyordu. Milletin belirlediği istikamete daha rahat yürümemizi sağlayacak dinamik yönetimi kurmak, patinaj yapmadan BÜYÜK TÜRKİYE olmanın hamlelerini yapmak mecburiyetindeydik.
Bu bakımdan DİNAMİK YÖNETİM VE DEMOKRAT BİR YENİ ANAYASA hamlesi doğrudan Türkiye'nin kaderiyle örtüşmüş durumdaydı. Doğrular neyi emrediyorsa o yapılacaktı. DEMOKRAT 339 EL, doğruların emrettiği hareketi gerçekleştirdi. Demokrat 339 el, bir başka açıdan 15 Temmuz'un karartılmasına, bulandırılmasına, sulandırılmasına el koydu. 15 Temmuz gecesi de necip milletimiz Gazi Meclis ile birlikte hükümeti, devleti, ülkesini, canı pahasına korumuştu. Canı pahasına karşı durarak darbeci cuntayı tarihin çöplüğüne gömeceğini ilan etmişti.
TBMM'de kalkan 339 EL nihayetinde Büyük Türk Milleti'nin geleceğini karartmaya çalışan ÜST AKIL'a atılan bir tokat olmuştur. Karşımızda öyle bir yapı vardı ki, 15 Temmuz'un arkasındaki Üst Akıl, ülkemizin gelecek 100 yılına da müdahale etmeye, pranga vurmaya çalışıyordu. Üst aklın enstrümanı müstemlekeci o kadar çok devşirme, kendi ülkesine ihanet etmeye teşne o kadar insan var ki TBMM'de kalkan 339 demokrat el tarafından paçavraya çevrildi. Türkiyemiz 15 Temmuz'da tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadı. 15 Temmuz küresel bir operasyondu. Operasyonun hedefi Türkiye'yi Ortadoğu'ya çıkamaz hale getirmek, içeride çökertmekti.
Yönetilemeyen bir devlet haline getirmekti. ÜST AKIL, Türkiye'ye yönelik hedeflerinden vazgeçmezdi.
İşte bu noktada 21 Ocak 2017 gecesi milletimizin Türkiye'ye istikamet vermesinin önü açıldı. Yenikapı'nın devamlılığının sağlanmasının felsefi temelleri örmeye başlandı. "Yenikapı Ruhu", bütün farklılıkları bir araya getiren bir hareketti. Bu aslında devletin insan temelli kurulmasını esas alan bir nizam kurulmasını emrediyordu. Seçilmiş Cumhurbaşkanı liderliğinde, atanmışların hâkimiyetinin kırılması söz konusu olacaktır. CHP, milletin kendisine biçtiği role değil, 15 Temmuz'un arkasındaki aklın biçtiği role teslim olmuştu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na Artvin'de verilen mesajla, "Yenikapı'dan ayrıl" demişlerdi. Yenikapı'yı dağıtma rolünü üslenen CHP'nin batıya bakan yönetimi, milli ve yerli olmaya çağrıldı.
MHP milletle bütün bir duruş sergiledi.
Devlet Bahçeli, MHP'yi bu çizgide tutarak MHP'nin millet nezdindeki karşılığını güçlendirdi. 15 Temmuz'un arkasındaki ÜST AKLIN kendisine ve partisine hangi operasyonları yaptığını bildiği ve BÜYÜK RESMİ çok iyi gören Bahçeli, milli bir duruş sergilemiştir.
CHP/HDP merkezinde toplanan Eski Türkiye koalisyonuna "mani olma" mesajı verildi. Türkiye'de meselelere Londra-Washington-Brüksel temelli bakan gözlere bir uyarıda bulunuldu.

SONUÇ: İnşallah, 2 Nisan 2017 Pazar günü aziz milletimiz önüne gelecek sandıklar, bir demokrasi şöleni içinde sonuçlanacak. Sandıklardan çıkacak EVET'LER tarihi yürüyüşümüzün kilometre taşlarından birisi olarak, 100 yıllık paradigmaların kapatılışı, Yeni Türkiye'nin inşası yolunda emin adımlarla yürüme kararlığına işaret edecek.
Aziz Milletimiz, 15 Temmuz'da FETÖ'cü hainlerin silahlarına, toptüfeklerine ve bombalarına karşı canını da ortaya koydu, bir milada imza attı. İnşallah, referandumla, tarihi yürüyüşe ivme kazandıran bir milada daha imza atılacak.
Yeni dönem, ülkemizin kaderini bürokratik devletçiler, atanmışlar değil; sistemin hakiki muhatabı ve sahibi olan HALKIMIZ belirleyecektir.
HÂKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR sözleri gerçek anlamını bulacaktır.