BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 11 Aralık 2016

Referandumdan eminim

Aziz Milletin beklentilerine, genç ülkemizin önünün açık olmasına, Yeni Türkiye'nin 21'inci yüzyıl paradigmalarına, AK PARTİ ve MHP'nin beraberliğine bakınca, ben 330'dan eminim.
Parlamentodan "referandum" için vize alındıktan sonra, 23 Nisan veya 14 Mayıs Pazar günlerinde Türkiye'nin yeni sistemini Aziz Milletimizin kahir ekseriyetle kabul edeceğinden de eminim.
Düşüncelerimin dayandığı çok dinamik var.
Türk Milleti öğrenmeye, yeniliğe açıktır. Yeter ki önüne doğru söylemlerle çıkan, büyük hedefler koyabilen liderler çıksın, birlik-beraberlik içinde o lideri kucaklamıştır. Reform, yenilik, inkılâp gibi toplumsal olay ve olgular Türk insanın hayatında, özel bir yer tutmaktadır. Şu kadar ki, Türk gerçeği, tarihin akışı, hep içinden çıkardığı BÜYÜK LİDERLER tarafından doğru olarak görülüp değerlendirildiğinde tarih yazmıştır. Son 150 yıllık tarihimizde Sultan Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk ve Tayyip Erdoğan'ı içinden çıkaran Türk milleti hem yaşadıkları çağa hem de geleceğe yön vermişlerdir.
Abdülhamit 'Meşrutiyet', Mustafa Kemal 'Parlamento' sistemiyle ile liderlik yapmış.
Tayyip Erdoğan'da yeni Türkiye'nin 'Cumhurbaşkanlığı' sistemiyle 21'inci yüzyıl yürüyüşüne hız vermenin eşiğindedir. Bu sistemler, yaşanılan çağın ilke ve gereklerine uygun bir şekillerdir.
Yeni sistemin ruhu şudur:
Başbakanlık kalkacak, yeni Türkiye'yi cumhurbaşkanı yönetecek.
Partili cumhurbaşkanı olacak.
Cumhurbaşkanının sorumsuzluğu sistemi yerine, eylemleri nedeniyle Meclis tarafından Yüce Divan'a sevk edilebilecek.
Kabinesini TBMM'den milletvekili alarak veya tbmm'nin dışından uzman isimleri seçerek kuracak. Acil ve hayati noktalarda kararname çıkartıp, bütçeyi hazırlayacak.
Seçilme yaşının 18'e çekileceğinden, gençlerimiz milletvekili olabilecek.
Parlamento dinamik şekle gelecek.
Yasa tekliflerini doğrudan milletvekilleri verecek. Yedek vekillik sistemi, vekilleri sürekli halk içinde bulunduracağı için, Millet-Meclis hattında, samimi ve candaş pozisyonlar tahkim edilecek.
Cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik yeni seçim kanunu çıkacak. Baraj kalkacağından, çok parti Meclis'e girecek. Muhtemelen iki partinin öne çıkacağı yeni bir düzene zemin açılacak.
Koalisyonlar, pazarlıklar, milletvekili transferleri dönemi sona erecek.
Düzenlemelerin bir bölümü 2019'da cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçiminin eşzamanlı yapılmasıyla yürürlüğe girecek. Cumhurbaşkanının partisiyle ilişkisinin olabileceği gibi düzenlemeler ise geçici maddelerle hemen yaşama geçirilebilecek. 2010 yılında yapılan anaya değişikliği Aziz Milletimizin yüzde 57 desteğini almıştı.
Bu sefer, desteğin daha da yükseğe çıkacağını, yüzde 70'lerde sandıktan destek çıkacağının işaret fişeklerinin şimdiden atılmaya başlandığını düşünüyorum.
Yönetim biçimini belirleyecek Türkiye, daha çok dışa, bölgesel ve küresel gelişmelere odaklanma şansı bulacaktır.

SONUÇ: 15 Temmuz darbe girişiminin yaralarını sarmaya çalışan, bir yandan FETÖ'yü devletten ayıklarken bir yandan terör örgütlerinin eylemleriyle boğuşan Türkiyemiz, Cumhurbaşkanlığı seçiminin gerçekleşeceği 2019 yaz aylarına kadar, çok önemli bir zaman dilimine kavuşacaktır.
Bir yandan da Suriye ve Irak'taki mevcut durumdan olumlu bir tablo çıkartmak, diğer yandan Avrupa, Amerika ve Şanghay beşlisi ilişkiler ağını geliştirmek durumundadır.
2017-2030 sürecini, yerine oturmuş Cumhurbaşkanlığı sistemiyle, Tayyip Erdoğan'ın ustalıkla yönetmesi, birlik beraberlik ağlarını örmesi, kangren olmuş sorunlarına neşter atması, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma yolunda reformları sürdürmesi, söz konusu olacaktır.
Meclis'ten çıkacak 330 üstü oylar, referandumdan çıkacak yüzde 70'ler, içeride ve dışarıda yenilenmiş bir Türkiye görüntüsünün verilmesi anlamı da taşıyacaktır. Kazanan Türk milleti olacaktır. Kazanan Türkiye olacaktır.