Son olarak gittiğim, Antalya'da da CHP'liler 'Kılıçdaroğlu'nun yerine kimi getirsek daha iyi olur' diye fikir jimnastiği yapıyordu.
Yeni Türkiye'yi kahir ekseriyet milliyetçi-muhafazakâr-demokrat AK
PARTİ-MHP kuruyor, sosyal demokrat olduklarını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'si, 'Eskiye nasıl dönerim' araştırmaları içinde...
Kulislerdeki CHP'nin geleceği konuşmalarına bir göz atalım:
2017 REFERANDUMU CHP'Yİ SARSACAK: Bir yakın tarih okuması yaparsak, bana göre 2017 Mayıs referandumundan sonra, Kemal Kılıçdaroğlu yolcu.
2010 Anayasa referandumuna giderken, Deniz Baykal'ı kasetle götürmüşlerdi. Kemal Kılıçdaroğlu'nu göreve getiren İstanbul baronları, daha sert bir muhalefet blokuyla CHP'yi tahkim etmeye kalkmışlar, düşündükleri olmamıştı. 2010 referandumunda Aziz Milletimiz yüzde 57 oyla "EVET" diyerek, vesayetçi odakları dağıtmıştı. Cumhurbaşkanlığı referandumunda da İstanbul Baronları-eski Türkiyeciler, muhalefet blokunda CHP-Kemal Kılıçdaroğlu'nu, HDP, FETÖ, Sol fraksiyonlar, Marksist- Leninistler'le tahkim ediyorlar.
Rüya görüyorlar. Aziz Milletimiz, Mayıs referandumundan da en az yüzde 57 ve yukarı bir rakamla, eski Türkiyeciler'i tarihin tozlu raflarına atmaya hazırlanıyor.
2017 referandumundan da perişan çıkacak bir Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan kalması da zor.
Kulislerde, Hüsamettin Özkan-Mustafa Sarıgül-TÜSİAD, Beykoz-Boğaziçi'nin arayışı konuşuluyor.
2017 yaz aylarında, CHP'de direksiyona yeni bir ismin geçirilmesi, Kılıçdaroğlu'nun yerine daha ulusalcı birinin getirilmesi söz konusu...
Kulislerde 3 isim öne çıkıyor: Özgür Özel, Muharrem İnce, Ümit Kocasakal...
CHP'NİN ANTRENÖRÜ GAZETECİLER: Türkiyemiz tarihi bir kavşakta. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle 21'inci Yüzyıl'ın yönetim sistemini kurarken, CHP'nin antrenörü gazeteciler yazılarıyla Kılıçdaroğlu'na can simidi uzatma telaşındalar.
4 Aralık 2016 Pazar günü Cumhuriyet gazetesinde, hem dışta hem de içte manidar 'Network'u bulunan yazarının yazısı şöyleydi: CHP, devletin bekasını düşünen bir partiymiş! Devletin derinliklerinde haber kaynakları, dostları varmış! CHP'liler, MHP ve AK Parti'nin üzerinde anlaştıkları başkanlık teklifiyle ilgili, "Meclis'ten çıkmaz" düşüncesindeymişler!. AKP'nin fire vermesini bekliyorlarmış!
CHP antrenörü diyor ki: "Doğru, iktidar partisinde gidişattan memnun olmayan, başkanlık sistemine karşı düşünen insanlar var. Meclis'te ve kabinede kaygılı isimler de var...
Üzerlerinde büyük baskı var. Can korkusu bu!" ...Türkiye bir asırlık Batılılaşma hedefinden hızla uzaklaşıyor!
Meclis, adeta şahsa özel bir sistem değişikliğini oylamak üzere! Ana muhalefet partisi ortalarda yok.
Sadece... Söylenip duruyor; ne etkin bir muhalefet koyabiliyor ne de gidişatı değiştirebilecek bir oyun kurguluyor.'
SONUÇ: Ocak'ta ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile (Kadri Gürsel, Aslı Aydıntaşbaş, Ceyda Karan, Rakel Dink buluşmuştu) buluşan bir gazeteci taktik veriyor: "CHP'nin yapması gereken, başkalarının adımları üzerine strateji kurmak değil; ana muhalefet partisi olarak oturup kendi sesini yükseltmeye, muhalefeti etkinleştirmeye çalışmaktır." Ne diyelim... Anlamlı bir atasözümüz var: Kılavuzu karga olanın burnu ...tan kurtulmaz...