BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 20 Eylül 2016

Adnan Menderes Vatan Caddesi’nde

Birkaç gün öncesinin 17 Eylül'ü (1961), demokrasimiz açısından kahreden bir gündü. 27 Mayıs 1960 darbesi ile iktidarı gasp edenlerce düşürülmüş demokrasi şehidimiz Başbakan Adnan Menderes, bir sonbahar günü, 17 Eylül 1961 saat 13.05'de kahpece idam edildi. Merhum Menderes, hastaydı, iğne yapılarak ayağa kaldırılmış, kalpsiz, ruhsuz, 27 Mayıs'ın beynini yabancılara satmış darbeci Milli Birlik Komitesi katillerince şehit edildi.
İdam edildikten bir gün sonra, darağacının ve celladın parasını talep eden belge Tahran Caddesi Arman Apartmanı'nda oturdukları değerli eşi Berrin hanımın kapısına asılmıştır. Merhum şehidimiz Adnan Menderes, ailesini görmek için çok ısrarlıydı, hasret içindeydi, ama Milli Birlik Komitesi katilleri cevap vermiyordu. Bunun hiçbir kanuni ve insani dayanağı yoktu. Rahmetli Adnan Menderes'imiz, bu dünyaya, sevgili eşinin ve sevgili evlatlarının özlemi içinde terk ettirilmiştir.
Bunları aziz milletimiz unutmuyor ve unutturmayacak. Her hatırlatma, yazı, kahpece vatan evladını öldüren darbecilerin korkulu rüyası olarak kalmalarını sağlayacaktır. Demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes, Turgut Özal, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu, Vatan-Millet için çalıştılar.
Bugün Vatan Caddesi'ndeki ebedi istirahatgahlarında manen yaşıyorlar.
Onların aziz ruhlarının karşısında saygıyla eğilirken, darbeci zihniyeti lanetliyoruz. Milli iradeye kastedenler kahrolsun... Katillerin hakim ve savcıları, "Halka hizmeti Allah'a hizmet" gören bir vatan evladını, utanmazca, kahpece, yargıladılar.
Bugün isimleri unutulmuş, katillerin Mahkeme Başkanı Başol, savcı Egesel, "Sizi buraya tıkan kuvvet böyle istiyor" diyerek kararı zaten açıklamıştı. Orada adaleti katlettiler. Hukuku, siyasetin oltasına yem yaptılar. O mahkemede adalet yoktu. Adalet, inancı yok olmuş oryantalistlerin ta kendisiydi.
Şehidimiz Adnan Menderes, Yassıada şartlarında da demokrasiye inanmışlığını-sadakatini ortaya koymuş bir liderdi. Son görüşmesinde avukatı Talat Asal'ın bir elini eliyle tutmuş, "Milletime ve Allah'a hesap veriyorum.
Benim DİKTATÖR olmadığımı, dikta rejimine gitmek isteyenleri engellediğimi savunun" demişti. Ankara'da kalpsizruhsuz 27 Mayıs darbecileri idareyi gasp ederken, Başbakan Menderes ve arkadaşlarına Yassıada'da türlü işkenceler yapılıyordu. 12 metrekarelik odasının üstünde sürekli çalıştırılan bir makine vardı. Uyuması, dinlenmesi imkânsız hale getirilmişti. Bu bir işkenceydi... Küçücük bir oda.
Odada bir siyah karyola, iki tane tahta iskemle, bir tahta masa...
İkinci iskemle darbecilerin uşaklarına aitti. Bu şartlar altında, hiçbir şey konuşmadan bir insanın dünyadan habersiz yaşadığı takdirde ne hale gelebileceğini tahmin ederseniz, o haldeydi. Menderes'in zihniyeti Türk siyasal sosyal, ekonomik hayata girmiş ve hâkim olmuştu. Bu inkılâbın ortadan kaldırılması mümkün olamayacağı için sahibini ortadan kaldırmak istemişlerdi.
Ama Menderes'in çizdiği zihni devrim yolu bütün gücüyle vardı. Bugün, İzmir'e uçaklar Adnan Menderes sesiyle inmektedir. Yüzlerce, binlerce defa Adnan Menderes ismi telaffuz olunmaktadır. Şimdi 27 Mayısçılardan kimin ismi vardır?

SONUÇ: Demokrasi şehidimiz, Başbakanımız, merhum Adnan Menderes, Türk siyasi tarihinde Cumhuriyet'i Demokrasi ile taçlandıran, zihniyet devriminin önderidir.
Adnan Menderes, bugün İstanbul'da, Vatan Caddesi'nde, vatanın bağrında, Ay Yıldızlı Al Bayrağın süslediği anıt mezardadır. Akan sular, uçan kuşlar, onun sevgisiyle ve hasretiyle yanan gönüller, günün her saatinde "Menderes'im, aziz şehidim" diye ruhuna ulaşmaya gayret etmektedir.
ADNAN MENDERES'İN AZİZ RUHU, VATAN CADDESİ'NDE HAYAT BULAN DEMOKRASİYE AŞIK TÜRK EVLATLARININ BAĞRINDA EBEDİYEN YAŞAYACAKTIR.