BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 14 Temmuz 2016

Srebrenitsa

Bu yazı, sözde Ermeni olaylarını bahane ederek Yeni Türkiye yürüyüşünü durdurma hevesinde olan Derin Almanya Üst Aklı ve Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Özdemir'e kapak olsun. 11 Temmuz 1995 yılında yaşanan Srebrenitsa Soykırımı'nda katledilen binlerce Boşnak kardeşimizin aziz ruhları karşısında saygıyla eğiliyoruz.
Nur içinde yatmalarını Yüce Allah'tan niyaz ediyoruz.
Srebrenitsa'nın 21'inci yılı nedeniyle düzenlenen anma törenlerine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve AK Parti Genel Başkan yardımcısı Mehdi Eker katıldı. Srebrenitsa katliamı, 2'inci Dünya Savaşı'ndan bu yana Avrupa'da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa'da hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından önem taşır. Srebrenitsa kentinde katil General Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Sırp ordusu tarafından kadın ve küçük yaşta çocukların da içinde olduğu Bosnalı kardeşlerimiz hunharca öldürüldü. Srebrenitsa soykırımında başta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerinin acımasızca, insafsızca şehit edilen Bosnalı kardeşlerimizi anma töreninde Başbakan Binali Yıldırım Bosna çiçeğini önüne koyarak Haçlı zihniyetini net biçimde ortaya koydu: "Bu çiçek bize Bosna'nın ölümsüz lideri Aliyev İzzetbegoviç'i hatırlatıyor. 'Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın, unutturmayın.
Unutulan soykırım tekrar edebilir.' Bu söz bütün Boşnaklar'ın kulağına küpedir.
O günler bir daha yaşanmayacak ama o günleri gelecek nesillere aktarmak insanlık görevi. AB'nin göbeğinde yaşanan bu soykırım unutulmayacak. Şehitleri minnetle, şükranla anıyoruz. Bu katliama Birleşmiş Milletler Güvenlik Güçleri seyirci kaldılar. İnsanlık utancına imza attılar.
Orada, savunmasız insanları korumaları gerekirken, bu katliama seyirci kalmayı tercih ettiler, görevlerini yapmadılar.
Güvenlik güçlerini oluşturan ülkeler, medeniyet dersi vermeye çalışan Batılı dostlarımızdır. Avrupa'nın göbeğindeki insanlık suçu için niye görevini yapmadılar, bunun hesabını versinler." Birgün sonra Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Milliyet'teki köşesinde dikkati çeken bir analize imza attı: "Bağdat'tan başlayıp Ankara'ya ulaşacak yeni bir 'Balkanlaştırma' projesi bugün Türkiye'ye yönelik terörle devam ettirilmek isteniyor.
Terör, bu stratejinin yalnız bir ayağıdır.
Erdoğan karşıtı cephe oluşturma çabaları, devletin içindeki paralel çeteler, haziran seçimleri sonrası koalisyon ve şimdi de bunlarla uzlaşma çabaları bu projenin terörle birlikte devam eden operasyonlardır." Berlin Duvarı'nın yıkılması ile birlikte, 20 Eylül 1990 günü iki Almanya birleşti.
Derin Almanya, 21'inci Yüzyıla göre stratejisini belirlemişti. Planlarını 2020 yılları ölçüt alarak yapmaya başlamıştı.
Avrupa'da oynayacağı rol şöyle paranteze alınmıştı: "Almanya, birleşik Avrupa'nın liderliğine yürüyecek. Avrupa Birleşik Devletleri projesine uygun Avrupa Altılısı olarak anılan Fransa, İtalya, 'eski' Federal Almanya Cumhuriyeti ve Benelüks devletleri Güney, Kuzey ve Doğu'ya doğru genişletilecek." BALKANLAŞTIRMA PROJESİ'NİN ARKASINDAKİ BEYİNLER TARİHİ HAÇLI ZİHNİYETİNİ DEVAM ETTİRENLERDİR.
Balkan Savaşları Türkiye ve Türk milleti için doğrudan hüznü çağrıştıran derin anlamlara sahiptir. Balkanlar, Osmanlı idaresinden çıktıktan sonra asla kalıcı bir huzura kavuşamamıştır.

SONUÇ: Balkanlaşma stratejisinin yürütülmesinde, Bosna'da yapılan soykırımlara, göz yumuldu. Birleşmiş Milletler Barış Ordusu, utanmadan, vicdansızca katliamı önlemedi. Evet, önleyebilirdi, önlemedi. Çünkü Bosna soykırımın arkasında, Haçlıların Balkanlaşma politikası vardı. Üst Akıl da Almanya ve ABD idi. Bugün, Balkanlaşma'dan Balkanlaştırmaya geçerek aynı oyunlar, devam ettirilmektedir. Balkanlaştırma stratejisine göre, İslam coğrafyası-Ortadoğu'da demokrasi ve insan hakları gibi kavramların gölgesinde etnik/dinî ayrışmalar teşvik edilmektedir. Irak ve Suriye'de yaşanan olaylara bakınca, İslam dünyasının parçalanması sürecine neden göz yumulduğunu, Bosna gerçeği net biçimde göstermektedir.
ZAFER İNANANLARIN OLACAKTIR...