Ne yazık ki, 97 canımızın kanına giren, vatan topraklarında yaşayan bazı insanlar, siyasetçiler var ki, onlar da seviniyor ki, kanımız donuyor. Kim mi onlar?
Resimde yer alanlar. Gülenlere dikkatle bakınız.
Sıhhiye Meydanı'nda hayatını kaybeden canlarımızın törenine giderken, gülenlere dikkatle bakınız. SON GÜLEN SİZ OLMAYACAKSINIZ... HDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ yürüyorlar. HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder yanındaki DİSK Başkanı Kani Beko ile gülerek bir şeyler konuşuyor. Ertuğrul Kürkçü, Figen Yüksekdağ'la çok neşeli.
Aslında, Demirtaş'ın, Yüksekdağ'ın, resimde gülen adamların sokağa çıkacak yüzlerinin olmaması gerekirdi. PKK'nın siyasi uzantısını destekleyen bazı medya kuruluşlarının utanması gerekirdi.
Selahattin Demirtaş... Katil PKK'nın siyasi kanadı olan bir partinin genel başkanı olsan da, sana mahcubiyet düşer. Daha bir yıl önce çağrınla gencecik çocukları öldürtün. Vicdanın sızlamıyor mu?
Suruç'un arkasında da PKK vardı. Bunu bahane eden katil taşeron örgüte neden destek oluyorsun? Halkımızı birbirine düşman edecek konuşmaları yapmanı isteyen yabancı odaklara hizmet etmek seni rahatsız etmiyor mu? Utanmıyorlar. Ar damarları çatlayana ne yapsak fayda etmez.
Gazetecilik reflekslerimize göre, Ankara katliamı ihalesi taşeron olarak PKK'ya verilmiştir. DAEŞ'li veya DHKP-C'li katiller çıksa da, çatı kuruluş PKK'dır. Katillerin kimliği kimseyi şaşırtmasın. Aslında birbirlerinden farkları yok. Katil taşeron PKK kuruluşundan beri, her örgütle işbirliği yaptı. Ermeni ASALA, Marksist komünist örgütlerle, yabancı servislerle kol kola oldu. Yakın coğrafyamızda jeopolitik eksenler değişmektedir. PKK bütün olayların hep içinde olmuştur.
Olmaya devam edecektir. Gelişmeleri üst üste koyunca Ankara katliamı çok hedefli derin bir operasyondur. Stratejik Akıl, Türkiye dışındadır. Türkiye'nin jeopolitik pozisyonunu hedefe koymuştur. Elinin altında tuttuğu PKK'ya yeni ihale vermiştir.
PKK ihaleyi yerine getirirken, hem kendi konumuna, hem de siyasi uzantısı HDP'ye menfaatlar sağlamaktadır. 7 Haziran öncesi Diyarbakır'da patlayan bomba, HDP'nin barajı aşmasına yardımcı olmuştu.
Suruç'ta da devleti suçlamışlardı. Ankara katliamının hemen arkasından Demirtaş, "Bunu devlet yaptı" diyen bir suflör oldu. Son gelişmeleri sırasıyla yazalım. PKK "eylemsizlik" ve "ateşkes" açıklamaları yapıyordu. Çünkü ihaleyi veren Avrupa servisleri, "Senin adamlarını Suriye'de IŞİD'e karşı PYD saflarında kullanacağız. Türkiye içinde ateşkes sağla" demişlerdi. Bu söylemi, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş "İnadına barış" laflarıyla destekledi. Çünkü HDP oyları düşüyordu. Demirtaş projesinin arkasında olan yerli (Doğan-Cumhuriyet-FETÖ medya) ve yabancı basın (Yahudi sermayeli İngiliz-Alman basını) kampanyaya katıldı. Katil PKK, barış isteyen örgüte çevrildi.
Son olarak, DİSK, KESK, HDP, sol orijinli örgütler, "Barış Yürüyüşü" yapacaklardı.
SONUÇ: Strateji aynı ama bu defa taktik farklı. Bu sefer ki, saldırıya "barış" şifresi yerleştirilmiş. Saldırıdan önce slogan bile belirlenmiş: "Barışa Bomba. Katilleri tanıyoruz..." İşin propaganda servisleri devrede. Ortaya çıkan kanlı tabloyla, AK PARTİ düşmanlığı körükleniyor. Ankara bombası öncesi oyu yükselen AK Parti vardı. 'Tek başına iktidar' çıkacaktı. HDP geriliyordu. 1 Kasım'da AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesi, ÜST AKIL'IN işine gelmezdi. PKK'nın da işine gelmezdi. Farklı gibi görünse de, hedefinde YENİ TÜRKİYE'NİN JEOPOLİTİK POZİSYONU VE MİLLİ-BAĞIMSIZ POLİTİKANIN MİMARI CUMHURBAŞKANI TAYYİP ERDOĞAN var. Aziz milletimiz satışmışların, hainlerin hesabını muhakkak soracaktır. Belki yarın belki yarından yakın.
EY GAFİLLER. BÜYÜK TÜRKİYE YÜRÜYÜŞÜNÜ DURDURAMAYACAKSIZ
