BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 28 Eylül 2015

CHP, Alamut Kalesi gibi

Genelkurmay Eski İstihbarat Başkanı Tümamiral Soner Polat, "CHP-Kemal Kılıçdaroğlu ile Vatan Partisi-Doğu Perinçek" arasında yapılan ittifak görüşmelerini ele alan, CHP'yi tasvir eden ilginç bir makale yazdı. (25 Eylül-Aydınlık): "Balmumcu'daki bir otelde Doğu Perinçek, büyük bir coşkuyla ve inanmış bir insanın özgüveni ile CHPVP ittifakını konuşurken, Kemal Bey'in yüzünde yabancıların 'poker face' diye tabir ettikleri 'renk vermeyen' bir ifade vardı.
Ayrıntıları görüşmeye Ankara'da devam etme kararı alındı. CHP GENEL MERKEZİ ALAMUT KALESİ GİBİ...
Not: Alamut Hikâyesi, 11. Yüzyıl İran'ında, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbah'ın, seçilmiş bir grup insanı intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hâkimiyet kurmak için çılgınca bir plan tasarladığı Alamut Kalesi'nde geçmektedir. CHP kalesinin surlarını aşmak hiç de kolay olmadı!
Güvenlik görevlileri ahiret soruları soruyorlardı. Görüşmelerinden sonra kapılar açıldı... CHP'nin genel merkezine girdiğimde, müzeye benzer bir görüntü ile karşılaşacağımı sanıyordum. Oysaki büyük bir şirketin merkezine benziyordu! Ruhsuz, soğuk ve donuk bir havası vardı... Bütün hayallerim yıkıldı... Birinci engeli geçmiştik! Asansör kart okumadan çalışmadı. Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı iken ikili görüşmeler için ABD'ye bir ziyarette bulunmuştum. İNANIN, CIA BİNASINA BİLE KOLAY GİRMİŞTİK. Duvarlar sanki endişe ve kasvet yayıyordu... Yabancı bir ülkede sorguya çekilecekmişim gibi garip bir hisse kapıldım... Bir kitle partisi nasıl olur da halkla arasına böylesine güçlü engeller koyar? Halkın doğrudan hesap sorabildiği tek organ olan siyasi partilerin kapılarını ardına kadar açması gerekmez mi? Vatandaş devlet kurumunda tepki koyar, içini dökeceği temsilcileri de kendini saklarsa, ne yapsın? Bülent Tezcan'ın odasında şunu söyledim: 'Açık konuşacağım...
Üzerinizde Cemaat (FETÖ) ve HDP (PKK) gölgesi var! VP ile bir araya gelirseniz, üstünüzden bu gölgeler kalkar..' Anlaşma olmadı. Odadan çıktığımızda kale çıkışında dev gibi çelik sürgülerin gıcırtısı motor gürültüsünü bastırdı. Yeni CHP'nin ne olduğunu ya da ne olmadığını hiç ama hiç kimse bilmiyordu..."
CHP'nin neden seçim kazanamadığını anlatan bir yazı, her şeyi anlatıyor.
Seçimlere 35 gün kaldı. "Oyumuz yüzde 29'a çıktı" diye sevinen bir Anamuhalefet Partisi olur mu? Türkiyemiz de olur. Onun da ismi CHP'dir. Anamuhalefet demek, iktidarın alternatifi olmaktır. Görevi; iktidarın yanlışlarını dile getirmek ve iktidara doğru yolu göstermektir.
Peki, CHP görevini yapabiliyor mu?
Hayır. Yıkıcı kumpaslara ortak oluyor, hayali bloklardan medet umuyor, tuhaf ittifaklar içine giriyor. Yaptıklarını gören, gittikleri yolun doğru olmadığını anlayan aziz milletimiz de CHP'de bir cevher göremiyor, iktidar olacak kadar oy vermiyor. 1 Kasım'a gidiyoruz. CHP, bir iktidar olmayı bırakmış, "Yüze 29'a çıktık" diye seviniyor. Yoksa bu sevinmenin altında, "AK Parti'ye ortak oluruz, iktidarın bir ucundan tutatız" hayali olmasın? Aslında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun üzülmesi, "CHP neden daha fazla oy alamıyor?" diye düşünmesi lazım.

SONUÇ: Aziz milletimiz gerçekleri görüyor. "Koalisyonlarla Türkiye sıkıntıya girmesin" diyen, tek başına iktidar olmak için uğraşan, didinen Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu-AK Parti mi seçilmeye yakın? Türkiyemiz'i koalisyonlar sürecine sokmamak mı? Yüzde 41'i yüzde 45'e çıkarmak mı? Daha kolaydır, olumludur, sonuç alıcıdır. Yoksa "Oyumuz yüzde 29'a çıktı" diye sevinen, "Koalisyon ortağı oluruz" hayaline kapılan Kemal Kılıçdaroğlu-CHP mi? Başbakan Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nu altıncı kez mağlup etmeye çok yakın. Aziz milletimiz kararlı. Türk bayrağını, Bismillah'lı şarkıyı yasaklatan CHP'ye mahkum olmayacak.