BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 18 Ağustos 2015

Utanmaz statükocular

Türkiye'mizde 2002'den beri güzel şeyler oluyor. Türkiye normalleşiyor. Bürokratik cumhuriyet düzeninden demokratik cumhuriyet dönemine geçiş yapılıyor. Yeni Türkiye doğum yapıyor. Sancılı geçiyor haliyle ama doğum gerçekleştikten sonra her şey çok daha güzel olacak. Ama bazı odaklarplatformlar ki bunların toptan bir ismi var: Statükocular, tedirgin.
Türkiyemizi germek için legalillegal ne kadar enstrümanları varsa kullanıyorlar.
Onlar yetmiyormuş gibi Derin Avrupa emperyalistleri, Yahudi ortaklı Batı basını tam kadro ortalığı bulandırıyor. Türkiye "Rahat etmesin, kendine gelmesin" diyerek, planlı-programlı uğraş veriyorlar. Büyük sıkıntı içindeler. Çünkü onlar, gerginlikten besleniyor. Bürokratik cumhuriyetten, demokratik cumhuriyete geçerken mevzi kaybetmek istemiyorlar. Çok utanmaz, arlanmaz bu statükocular. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize'de, "Halkımızın Cumhurbaşkanı seçmesiyle beraber yönetim sistemi değişmiştir. Fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesi gerekiyor" deyince, bizim darbe severler hemen saldırıya geçti.
Darbe konusundaki uzman olduklarından tecrübelerini konuşturuyorlar. Efendim, "Yönetim şeklinin fiilen değişmesi demek darbedir." Erdoğan niçin böyle dedi? Cumhurbaşkanımız Rize'den, "Sistem değişti" deyince akılları gitti.
Vay efendim, "Erdoğan darbe yapmış".
Anında, statükocuların sesleri Doğan -Fethullah Gülen Medya-Cumhuriyet yollara düştü. Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş ortalığa çıktı. Şimdi sormak lazım. Ey utanmaz, arlanmaz statükocular, Türkiye'nin sistem değişikliğine gitmesini sizler sağladınız.
2007 yılında, TBMM'nin Cumhurbaşkanı seçmesini engellediniz. Darbeleri, askeri bürokrasi ve yargının da bulunduğu sivil bürokrasi ile siz yaptırdınız yıllarca.
Beraber darbe yaptığınız ortağınız ordunun generallerini teşvik ettiniz. Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt "27 Nisan muhtırası" verince bayıldınız, heyecanlandınız. CHP'yi Anayasa Mahkemesi'ne koşturdunuz. Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun darbesine ses çıkarmadınız. Hukukun ar damarını çatlatan karar çıkmasını siz sağladınız.
Meclis'in Cumhurbaşkanı seçmesini siz durdurdunuz. Şimdi çıkmış, "Halk seçiminden memnun olmadığınız için, darbe" laflarını yüzünüz kızarmadan seslendiriyorsunuz.
YIL 2007. TBMM'den, "Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin" kararı çıktı.
Referanduma gidildi. Aziz Milletimiz "DEVLET BAŞKANI'NI BİZ SEÇECEĞİZ " dedi. 2007'den 2014'e kadar, "Halkın bu yetkisini geri almak" için çok kafa yordunuz. Ama bir türlü yol bulamadınız. Aradan 7 yıl geçti, Cumhurbaşkanımızı aziz milletin seçmesi için 10 Ağustos 2014'te sandığa gittik. İttifaklar yapıp, CHP-MHP'nin ortak aday çıkarıp, arkasına 14 birbirine selam vermeyen partiyi toplayarak kampanya yaptınız. Ama olmadı. Milletimiz Tayyip Erdoğan'ı seçti. 7 Haziran seçimlerine giderken, ağababalarınız harekete geçmişti.
2014 yılının Eylül-Ekim-Kasım aylarında, Kemal Kılıçdaroğlu ve Selahattin Demirtaş, Avrupa'ya, sonra Amerika'ya gittiler. Derin temaslar yapıldı. Döndüler. Demirtaş, "Erdoğan'ı Başkan yaptırmayacağız" diye yollara düştünüz. YARI BAŞKAN ERDOĞAN, BAŞKAN OLMASIN diye...
Kılıçdaroğlu en büyük destekçisiydi.
SONUÇ: Ey statükocular, Türkiye'de sistem Erdoğan söyledi diye değişmedi. Aziz Milletimiz 21 EKİM 2007'de yapılan, "Cumhurbaşkanı'ı halk seçsin" referandumuyla değiştirdi.
Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı ZATEN, YARI BAŞKAN. Sıkıntınız burada.
Erdoğan, "Dümenlerinize-tezgâhlarınıza engel oluyor" diye nefesiniz kesildi.
Utanmaz, arlanmaz statükocular. Kendi kazdığınız kuyuya kendiniz düştünüz. Fazla ağlamayın. Gülünç oluyorsunuz. ARTIK ANLAYIN, KENDİNİZE GELİN. EĞER GELMEZSENİZ, GELECEĞE YÜRÜYEN DEMOKRASİYE AŞIK TÜRK EVLATLARI SİZE HERŞEYİ ÇOK İYİ ÖĞRETECEKTİR. ÖĞRENMENİN YAŞI YOKTUR. ZİNCİRLER KIRILACAK.
TABULAR YIKILACAK.