BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 31 Temmuz 2015

Maskeler düşecek

Kandil Baronları'nı Derin ABD ve Avrupa arkaladı, şımarttı. Peki PKK'yı şımartanlar, terbiye eden de olabilirler mi?
Bu önemli sorunun cevabını yeni ve sürpriz gelişmeler ışığında arayalım.
Yeni Türkiye'nin ayağını bağlayan, kangren olmuş Kürt meselesine köklü bir neşter atmaya karar veren Cumhurbaşkanı (Başbakan) 2005 yılında stratejiyi çizmişti: "Kürt kimliğinin inkâr ve asimilasyonuna son vermek, kültürel talepleri tahakkuk ettirmek ve terör örgütüne silah bıraktırmak." O günden 2013'lere kadar gizli ve açık bir süreç yaşandı. İmralı mahkûmu Abdullah Öcalan, silahlı mücadelenin miadının dolduğunu gördü "din kardeşliği" ortak paydasında Türkler ve Kürtler'in Yeni Türkiye'yi güçlü ve müreffeh bir geleceğe taşıyacaklarını söyledi. 2013 Nevruz açıklamasın da 'silah bırakma taahhüdü'nün merkeze oturması, barışı samimiyetle isteyen aziz milletimizde umutla karşılanırken, Türklerin ve Kürtlerin anlaşmalarından korkan DERİN GÜÇ (ÜST AKIL) rahatsız oldu. Nitekim Öcalan'ın çıkışını bozma hamleleri başladı. İstihbarat servisleri Kandil Baronları'yla birebir ilişki içinde idiler. Ve Suriye'de, PKK'ya kantonlar vereceklerini vaat ederek, Özerk bir bölge tezgâhıyla yemlediler.
HAYATİ NOKTA ŞUDUR: Öcalan, 21 MART 2013'te, PKK'nın silahları bırakmasını istedi, Türk-Kürt beraberliğinin Ortadoğu'ya yeni şekil vereceğini ilan etmişti. PKK-PYD, 27 OCAK 2014' te Afrin, Kobani ve Cizire olmak üzere 3 kantonda özerk yönetimi açıkladı. BU DURUM BİR TESADÜF OLAMAZ.
2013 yılı takvim yapraklarına bir daha bakalım: ÜST AKIL (DERİN AMERİKAİNGİLTERE) Türkiye, Suriye, PKK ve Kobani'yi merkeze oturttu. Bu bağlamda, Taksim kaos faaliyetleri, Fethullah Gülen Cuntası'nın 17-25 Aralık darbe teşebbüsü, Türkiye'nin 'mezhepçilik yapma' ve 'IŞİD ile iş tutma' yönünde planlı suçlamaların başlatılması ve şımartılan PKK'nın bitmek bilmeyen kamu güvenliği ihlallerini bir parantez içinde değerlendirelim. İngiliz anahtarı IŞİD, Eylül başı-2014'te planlı şekilde Kobani'ye saldırtıldı. Amerikan uçakları havadan, Almanya karadan PKK-PYD'ye silahları gönderdi.
Türkiye açmaza sokuldu.
Eşzamanlı olarak, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, (2014 yılı 25 Eylül) Amerika'ya götürüldü. Döndü, (2014, 30 Eylül) Kürt kardeşlerimizi isyana davet etti.
Maalesef 52 insanımızı yok ettirdi.
Hedefler şöyleydi: 7 Haziran seçimleri.
AK Parti'ye oy veren Kürt kardeşlerimizin adım adım Tayyip Erdoğan'dan uzaklaştırılması. Beştepe'de kuşatma. Ak Parti'nin tek başına hükümet etmesini engelleme... Başardılar mı? Kısmen.
DERİN GÜÇ UYUMUYORDU: 7 Haziran sonrası, ÜST AKIL eklemleriyle devredeydi. Kobani bahanesiyle (20 Temmuz) 32 gencimizi öldürttüler.
Kandil'e, çözüm sürecini havaya uçurma zemini sağladılar Kandil Baronları'nı şımarttılar. PYD-YPG güçlerini parlattılar.
Rüyalara daldırdılar. Nihayetinde, çözüm sürecini durdurdular. Ülkemizi istikrarsızlıkla 'terbiye etme' cüretine yeniden soyunmuşlardı.
İNCİRLİK SONRASINDA DEĞİŞEN ABD: Fakat "Biji Obama!" işi pek istedikleri gibi gitmedi. Hançeri İncirlik'te yediler. IŞİD, PYD, PKK Ulusal Güvenlik problemini tırmandırınca, Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu "Ya, Türkiye, ya da kullandığınız enstrümanları seçin" diyerek, ezber bozucu stratejik hamle yaptılar. Bu durum, Washington Obama yönetimiyle 'Derin Amerika' denilen daha karmaşık güç açısından hayli şaşırtıcı bir durum ortaya çıkardı.
ABD'nin yürüttüğü IŞİD'le mücadelesinde PYD öne sürülmüştü. PYD'nin ne kadar becerikli ve yeterli olduğu tartışmaya değerdi. Yani Amerika'nın, PYD tercihi sadece bir "teknik/taktik" mecburiyet miydi, yoksa onların derin siyasette kullandıkları bir enstrüman mıydı? Rasyonel ABD elbette Türkiye'yi seçecekti.

SONUÇ : PKK'YI ŞIMARTAN -ARKALAYAN ONLARDI, TERBİYE EDEN OLACAKLAR MI? İŞTE, BÜTÜN MESELE BU.