BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 17 Mart 2015

Çanakkale ruhu

Bizim milletimiz kadar düştüğü yerden kalkmasını bilen, esarete alışık olmayan, öldü zannedilirken yeniden dirilen başka millet yoktur. Bunun en son örnekleri Çanakkale Zaferi'nde ve İstiklal Savaşı'nda dünyaya ispatlandı.

Yarın 18 MART... 100 yıl önce, Türk milletinin destan yazdığı günün adıdır... İsmi anıldığında yüreklerin titrediği şehirdir Çanakkale. Dört taraftan kuşatılmış Türk-Osmanlı imparatorluğunun mahşer yeridir Çanakkale.

Mehmet Akif'in mısraları duygu tellerimizi titretir: "Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor / Bir hilâl uğruna yâ Rab, ne güneşler batıyor.." Çanakkale Deniz Savaşı ve onu takiben Gelibolu Yarımadası'ndaki kara savaşları, normal bir savaş değil aziz milletin kendine güvenini kazanması ve yeniden var olma savaşı olmuştu. 100 yıl önce, Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Abhazı, Boşnağı, Gürcüsü, Ermenisi, Yahudisi ve Rumu hep birlikte bu vatanın bölünmemesi için göğsünü siper etmişti. Gelibolu'daki şehitliklerde bulunan mezar taşlarında, ülkemizin her kösesinden gelip, vatanın birliği için şehit düşen kahramanların isimleri, tarihe altın harflerle kaydedilmiştir. Bir milletin uyanışının eseri olan Kurtuluş Savaşı'nın ateşinin yakıldığı Çanakkale Zaferi milli şuurumuzda önemli bir yere sahiptir. Çanakkale ruhuyla yaşayan millet, 1920'de mecliste aynı ruh ve heyecanla toplanıyordu.

23 Nisan 1920'de, emperyalistlere karşı ayağa kalkan Türkiye halkı bir taraftan, istiklal savaşını yürütüyor, diğer taraftan Büyük Millet Meclisi'yle milli iradenin egemenliği yolunda emin adımlar atıyordu.
Gazi Mustafa Kemal'in başkanlığında toplanan İlk Meclis, tam anlamıyla bir Türkiye manzarasıydı. Aynen, Çanakkale'de olduğu gibi... Türkler, Kürtler, Araplar, Çerkezler, Arnavut, Boşnaklar, Sünniler, Aleviler vardı. Milletin bütün unsurları, Kurtuluş Savaşı'nı kazanmak için gönül birliği yapmışlardı.

10-28 Ağustos'ta ne oldu?

Aynı ruh aynı heyecan, aziz milletin doğrudan doğruya seçtiği lider Tayyip Erdoğan'ın 28 Ağustos 2014'te TBMM'de yemin ettiği gün yaşandı. O günkü Meclis'te, farklılıkların bir zenginlik olarak görüleceği, Osmanlı coğrafyasındaki bir arada yaşama kültürünün Türkiye Cumhuriyeti'nde sürdüğü, devletin milletiyle bütünleştiği ilan ediliyordu.

Ve... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anıtkabir Özel Defteri'ne çok anlamlı cümleler yazıyordu: "Halkoylarıyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanının göreve başladığı bugün, yeni Türkiye'nin inşasının güç kazandığı gündür. Büyük Türkiye ruhunun özünün dirildiği gündür. Bugün Türkiye'nin küllerinden doğduğu gündür"

Seyid Onbaşı'yı ve vatan için hayatlarını veren ecdadımızı bağrımıza basıyoruz.
Seyid'in ağzından nûr tanesi dökülerek aşk ile kendinden geçmesi ve 257 okkalık top mermisini sırtlamasının anlamını şimdi daha iyi anlıyoruz. Koca Seyid'in, Kilitbahir'in 28'lik Bataryası'ndan attığı güllenin, burnundan kıl aldırmayan Churchil'in donanmasını imha edişinin gururunu yaşıyoruz. Edirne'den Ardahan'a, Hakkâri'den İzmir'e kadar Çanakkale'de her aileden en az bir şehidin olduğu Anadolu toprakları, 2015 yılını bir bambaşka ruhla yaşıyor. Conkbayırı'nda, Anafartalar'da Gelibolu Yarımadası'nda milyonlar buluşuyor.

Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde, Filistin, Yemen, Galiçya, Kafkaslar ve Anadolu'da şehit olan kahraman ecdadımız için yeniden tek yürek oluyor. Ordu-millet elele, Anadolu bütün çeperleriyle yeniden topyekûn kucaklaşıyor "Çanakkale ruhunu" anlamak isteyen milyonlar buluşuyor. Bunun adı: ÇANAKKALE RUHUNUN CANLANIŞIDIR.

SONUÇ: Çanakkale'yi geçilmez yaptık. Çanakkale ruhuyla 1920'de TBMM'yi taçlandırdık. Aynı ruhla, 21. yüzyılın BÜYÜK TÜRKİYE yürüyüşüne başladık. Geleceğimiz, dosta güven, düşmana korku verecektir. BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA YÜRÜYOR, 21 İNCİ YÜZYILIN BÜYÜK TÜRKİYESİ İÇİN YEMİN EDİYORUZ.