Nihat Erim'den başlayarak Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar haşhaşın CHP'yi nasıl etkilediğine göz gezdirelim.
1970'lerin başında Türkiye'deki haşhaş potansiyelini güya zararlı bulan Amerika, ülkesine giren afyonun yüzde 80'inin Türkiye'den geldiğini iddia ederek haşhaş ekiminin yasaklanmasını resmen istemişti. 1971 yılında ABD Başkanı Nixon yönetiminin baskıları sonucu, 12 Mart rejimince CHP'den istifa ettirilerek Başbakan yapılan Nihat Erim Hükümeti haşhaş ekimini tümüyle yasakladı.
1974 yılında, CHP' lideri Bülent Ecevit'in Başbakan, MSP lideri Necmettin Erbakan'ın Başbakan Yardımcısı olduğu hükümet haşhaş ekimini serbest bıraktı.
1999'da Bülent Ecevit'in Başbakanlığı, Hüsamettin Özkan'ın Yardımcısı olduğu dönemde Fethullah Gülen Amerika'ya rahatça gitme şansı buldu/bulduruldu.
17-25 Aralık 2013'te Fethullah Gülen, emniyet ve yargı cuntasınca bir darbe teşebbüsünde bulunuldu. Bu darbeyle beraber, siyasi konuşmalarda HAŞHAŞİ lafı giderek güç kazandı. Kısa zamanda Gülen Cuntası'nın darbe teşebbüsüyle Haşhaşin operasyonları arasında yakın bağlantı kuruldu. Gülen cuntasının yanında yer ve arkasında yer alanlara, HAŞHAŞİLER tarafından kullanılan odaklar olarak gözüyle bakılıyor.
HAŞHAŞİLER KİMDİ?: Kuşatılması ve ele geçirilmesi güç kaleler temelinde örgütlenmiş olan Haşhaşin Tarikatı önemli kişilere yönelik suikastlara dayanan etkili bir askeri strateji geliştirerek Orta Çağ İslam dünyasında çok önemli ve farklı bir güç olarak ortaya çıkmıştı. Haşhaşin Tarikatı ideolojik açıdan dönemin Sünni siyasi ve dini çevrelerini düşman olarak görüyordu.
DARBE GİRİŞİMLERİNİN arkasında yer almasıyla tanınan CHP yine oradaydı.
CHP, 17 Aralık darbe girişimini de ıskalamadı. Hemen kendisine rol kaptı. O günlerden başlayarak Gülen Cuntası'nın ses kayıtlarını, bir muhalefet silahı gibi kullanıyor. Bu durum da, CHP'nin iplerinin Haşhaşiler'in eline geçtiği iddialarını yoğunlaştırıyor. Nereden nereye? CHP'li Nihat Erim ve Bülent Ecevit'ten Kemal Kılıçdaroğlu'na...
Kılıçdaroğlu, Haşaşiler parantezinde nasıl bir yolculuk yapıyor olabilir?
Gözden kaçmasın!
Geçen haftaların yoğun iç ve dış olayları arasında, CHP bağlamında üzerinde pek durulmayan olaylar oldu.
İstanbul milletvekili Ercan Cengiz CHP'den istifa etti ve Fethullah Gülen'in pek sevdiği Abdürrahim Karslı'nın Merkez partisine katıldı. Bu olay sadece bir milletvekilinin istifası değil, arka planda ilginç bağlantılar var.
CHP'de Ercan Cengiz adlı milletvekilinin varlığından bile, istifa ettiği gün haberdar olanların sayısı çok fazlaydı. Cengiz'in kolaylıkla geldiği CHP'den aniden ayrılma, istifa dilekçesini parti yönetimi yerine Meclis Başkanlığı'na vermesi dikkat çekti. Ercan Cengiz-Mustafa Sarıgül- Zafer Mutlu-Aydın Ayaydın-Beykoz Konakları arasındaki network'u bir kenara yazın. İddiaya göre Ercan Cengiz, İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli iken, Etibank hortum davasına bakmıştı. O olayda banka yöneticisi Zafer Mutlu nedense devre dışı kalmıştı. Cengiz 2011 genel seçimlerinde aniden CHP'den milletvekili olurken, Zafer Mutlu'nun kontenjanı iddiası yaygındı.
Zafer Mutlu, Mustafa Sarıgül'ün de devamlı arkasında... Sıkıntıya giren Sarıgül'ün CHP'de gözden düşmesinden sonra, yakın arkadaş Cengiz'in Merkez Partisi'ne gitmesinin muhakkak derin siyasi uzantıları olacaktır.
Beykoz Konakları siyaset üssünün beyin adamı Hüsamettin Özkan ve yakın ilişki içinde olduğu Hürriyet ve merkez medya...
Acaba yeni gelişmelerin neresinde?
YARIN: DERİN CHP! CHP Genel sekreteri Gürsel Tekin 'Ben derin CHP'liyim' dedi. Peki, derin olmayan CHP'liler kimler acaba?
CHP-ABD'NİN PARTNERİ: CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, ABD'nin CHP'ye iyi bir partner olarak baktığını söyledi. Özçelik'in rolü nedir?
