BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 21 Ocak 2015

Davutoğlu'nun yükselen grafiği

7 Haziran seçimlerine 135 gün kaldı. Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu da 29 Ocak'ta Başbakan olarak beşinci ayını (150 günü )tamamlayacak.
Azgın ve müzmin muhalefet aziz milletin dertlerini çözme yolunda emin adımlarla yürüyen Ahmet Davutoğlu'nun koltuğunu sallamak için çok uğraşıyor, ama bir türlü istedikleri ortamı bulamıyor. Son araştırmalar gösteriyor ki, AK Parti yüzde 50 bandında seyrederken, CHP yüzde 26, MHP yüzde 15, HDP yüzde 8 bandını aşamayacak. Siyaseti bir bilim adamının objektifliği ve titizliğiyle yürüten Davutoğlu'na karşı, vesayet rejiminin ana unsuru kabul edilen AKTÖRLER ne yapacaklarını bilemez hale geldiler. Çok sıkıntılı bir durumdalar.
28 Şubat'ta 'asker'i denediler, 2007'de Çankaya'yı kaybetmemek için asker ve yargıyı cepheye sürdüler. Siyaseti dizayn etme fantezisi trajik bir şekilde çöktü. 2010 Anayasa Referandumu kulaklarına kar suyu kaçırdı. Derin Amerika ile beraber Fethullah Gülen son ümitleri oldu. 17/25 Aralık'ta duvara yine tosladılar.

7 Haziran stratejisi

Muhalefet laf cambazlıkların ötesine geçemezken, Başbakan Davutoğlu seçime yönelik üç kampanyasını başlattı. Birisi 2023'ün, Büyük Türkiye'sini belirleyecek stratejik adımlar, diğeri ise sekiz bakanın titizlikle hazırladığı ekonomi paketinin açıklanması...
Sonuncusu da kadınların sosyal-ekonomik kaderini değiştirecek paket.
Davutoğlu hem AK Parti'nin seçime yönelik alt vaatlerini ortaya koyup, bunun üzerinden siyaset yapıyor hem yeni sosyalhukuksal- ekonomik paketleri hazırlatıyor.
AK Parti somut ve pozitif gündemi koruyor, hâkim parti olarak rahatça hedefine 2023'ü koyabiliyor. Muhalefet bırakın gelecek hedefi koymayı 150 gün sonraki seçimden sonra olası politik çöküşün altında kalmamak için siyaset dışı yollar aramakta. Sokaklardan kaos'la iktidarı zayıflatmak ve eski vesayetçi odakların muhalefet cephesine lojistik sağlamalarından başka çareleri kalmamış görünüyor. Nitekim sokakçıların sözcüsü durumundaki bir muhalif yayın organında, zihniyetlerini yansıtan "Asıl 'Yeni Türkiye' Sokakta Filizleniyor" başlıklı yazı dikkatlerden kaçmadı: "Cumhuriyet'i savunmaya koşanlar CHP'li Sarıyer Belediyesi'nin etkinliğinde Nâzım şiirleriyle ayağa kalkanlar, Yaşar Kemal için 'Yoldaşların burada' diye bağıranlar, Deniz Gezmiş ve 68'li yoldaşlarının coşkusuyla salonu dolduranlar, 'Biz bitti demeden, bu dava bitmez' sloganıyla sokakları arşınlayanlar, direnişi daimi kılabilir. 'Yeni Türkiye' o zaman boy verecek. Ancak o zaman biz, adliye yapıları yerine, saray kapılarında buluşacağız.
Hesap vermeyecek, hesap soracağız.
Yargılanmayacak, yargılayacağız."
Çaresi tükenen muhalefet ne yapacakmış, hesap vermeyecek, hesap soracakmış. Yargılanmayacak, yargılacaklarmış. Konuşanlara, yazanlara bakınız.Yapılanları halkımız unuttu zannediyorlar. 2002'ye kadar, yüzyıl boyunca varolan vesayet sistemi, bu ülkeyi Anadolu sınırlarına hapsetmişti. Kafasını her kaldırdığında ya bir askeri darbe ya ekonomik kriz ya da iç çatışma senaryolarıyla yeniden diz çöktürülmüştü.
Üst Akıllar, Türkiye'nin ekonomisinden iç politikasına, bölgeye ve geçmişine bakışından uluslararası ilişkilerine kadar her şeyini dizayn etti. Milyonlarca insanımız on yıllarca bu söylemlerle, bağımsızlık yalanlarıyla aldatıldı. Eski Türkiye'nin uzantıları, uluslararası bağlantılarıyla birlikte var güçleriyle büyük yürüyüşü durdurmaya, öncülerini tasfiye etmeye çalışıyorlar ama yine başaramayacaklar. Aziz milletimiz, 7 Haziran'da inşallah bir daha, vesayetçilerin ölüm ilanını yayınlayacak...

SONUÇ: Büyük Türkiyeciler olarak bir rüyamız var: 20. Yüzyıl başlarında Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin, 21. Yüzyıl başlarında Tayyip Erdoğan liderliğinde Büyük Türkiye çerçevesine oturması. Türkiyemizin, siyasi ve ekonomik entegresyonlarla adeta bir Türkiye Birleşik Devletleri olarak, Avrasya'nın en büyük gücü haline gelmesi.