BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 26 Ekim 2013

IMF'nin beyin takımı çalışıyor!

Başbakan Erdoğan, Kosova dönüşü, Türkiye'nin Çin füzeleri alma kararından sonra telaşa düşen ABD ve NATO'culara adeta ders veren bir açıklama yaptı:
"Bize 'Almayın, yapmayın' diye uyarılar olursa, ekonomik bağımsızlığımıza müdahale anlamına gelir.
Şunu herkes bilsin ki, bağımsızlığımızı kimse ile paylaşmayız."
Bu noktaya nasıl geldik?
IMF'den kurtulduk, onun için.
EKONOMİK BAĞIMSIZLIK yolunda emin adımlarla yürüyoruz. Milli Savunma yatırımları, Çin hava savunma füzeleri alımı, yerli şirketlerimizin 3 üncü nükleer santralı yapmaya hazırlanması, milli ilaç sanayi, bunların önemlileri.
Nereden nereye gelindi? Kısaca hatırlayalım:

Ekonomik milat

Siyaset ve para, yapışık kardeşlerdir. Yakın ve uzak tarihimiz bu iki kardeşin yaptıklarıyla doludur. 100 yıl önce, Duyunu Umumiye olarak kanımızı emdiler. 1947 yılından sonra IMF ismiyle, canımıza okudular.
Türkiye 1947 yılında üye olduğu IMF'den 5 milyon dolar aldı.
Üç yıl vadeli olarak alınan bu paradan sonra 1950'li yıllarda 4 ayrı kredi daha verildi.
Zaman akışı içinde iktidara gelen hükümetler IMF'ye adeta kul köle oldular.
Öyle ki; bırakın IMF başkanını masa şefleri bile krallar gibi karşılanıyor ve ağırlanıyorlardı.
İsmet İnönü döneminde yani 1947 yılında başlayan IMF maceramız 2008 yılına kadar sürdü.
Bu zaman dilimi içinde Türkiye, fondan tahminen 50 milyar dolar yardım aldı. 19 anlaşma karşılığı alınan milyar dolarların acı faizi hep Türk halkının omuzlarına yüklendi.
52 yıllık IMF yolculuğumuzda 8 cumhurbaşkanı 37 hükümet uluslararası bu para Fonu'nun eli gözü olmuştu. Yıllarımız Fon'cuların kapısında beklemekle geçti. 2001 yılındaki kriz Türkiye'yi IMF'nin eline öyle düşürmüştü ki, yalvar yakar, pazarlıklar sonunda güçlükle razı edilen IMF, Türkiye'ye 20 milyar dolar vermeyi kabul etmiş, bu da ülkede adeta bir bayram sevinci yaratmıştı.

Tarihi Mayıs ve tesadüfler

14 Mayıs 2013 günü unutulmamalıdır.
Türkiye'nin IMF'ye borcunun sıfırlandığı tarihi bir dönemeç, yeni bir milat bu tarihte yaşanmıştır. Halkımızın, 2002 yılında, egemenliği gerçekten ele alması ve 11 yılıdır, istikrarı devam ettirmesi sonucu, IMF canavarının elinden kurtulduk.
Erdoğan hükümeti 19'uncu son anlaşmayı IMF ile yaptıktan sonra iş adamlarının ve bankacıların oyununa gelmeyip küresel krize rağmen IMF ile masaya oturmadı. Oysa Fon Türkiye'ye para vermekte hiçbir sakınca görmüyordu.
IMF'in beyin takımının boş durmadığını Mayıs ayında net biçimde gördük.
Bir tesadüf olamaz. Türkiye ekonomide tarihinin en parlak dönemini 2013 yılı Mayıs ayında yaşadı. İstanbul'a üçüncü köprü ve üçüncü havaalanı ile nükleer enerji ihalesi. Toplam 140 milyarlık bir yatırım. Üstüne üstlük bir de IMF ile 52 yıllık maceramıza son vermişiz.
2013 yılının Mayıs ayında Türkiyemizin yaşadığı dünya çapındaki yatırımların arka arkaya devreye girmesiyle, Taksim-Gezi paralelinde ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrarının sarsılması birbirine paralel yürümüştü. Son haftalarda, Türk hükümetine, Başbakan Erdoğan'a, iktidarın beyin takımına yönelik yayınlar ve analizlerin arka planına bakınca, yine aynı çevreleri görüyoruz.
Faiz silahını kullanarak ülkeleri soyan, faiz silahıyla rejimleri terbiye eden küresel güçler, IMF'nin prangasından kurtulan ülkemize yönelik psikolojik harp tekniklerini yeniden devreye soktular.

Sonuç
Şunu herkes bilsin ki, Türkiye halkı, bağımsızlığını kimse ile paylaşmamaya kararlıdır.
IMF' ten kurtulduk, bunu başaran Türkiye, onların beyin takımının ayak oyunlarından da kurtulmasını bilecektir.
Halkımızın kuyumcu ölçüsündeki zihinsel yapısı, siyasi ve ekonomik istikrarı devam ettirerek, yerli-yabancı bu çetelere gereken dersi yine verecektir.