BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 27 Mayıs 2013

Fidan'ın açtığı yeni parantez

Türkiye son 10 yılda dünya güç parametrelerini ve konjonktürü zamanında okuyarak, büyük bir dönüşüme imza atıyor. Türkiye'nin küresel güç oyunlarına katılmasındaki temel parametrelerine kısaca göz atalım.
Küresel güç olmanın da bölgesel güç olmanın da parametreleri aşağı yukarı aynıdır. Bu parametreler:
1) Bütçe açığı verilmemesi.
2) Dış ticaret açığı verilmemesi.
3) Borçlanma oranının gayrı safi milli hâsılaya oranının çok düşük olması.
4) Savunma sanayinde ülkelerin kendilerine yetebilir olması.
5) Barışçıl amaçlı nükleer teknolojiye sahip olması.
6) Gayrı safi milli hâsılanın rakamsal boyutta dünya ortalamasına yaklaşması.
7) Ülkenin sivil ve askeri anlamda yüksek teknoloji ürünlerine sahip olması.
Bu 7 parametrenin üzerinde Türkiye nasıl yürümekte?
Son 10 yılda önemli mesafeler katetti.
Yeterli mi? Hayır. Daha çok yapacaklarımız var.
Türkiye için güçlü bir ekonomi, kusursuz bir dış politika ve caydırıcı bir askerî yapılanma şeklinde adlandırabileceğimiz çok sağlam üç ayağa sahip olmak bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. "Milli birlik" içinde hareket etmek, güçlü bir istihbarat örgütüne sahip olmakta, 2023 hedeflerine kesintisiz yürümenin de olmazsa olmazlarıdır.

Fidan'ın yeni parantezi
"Ülkenin sivil ve askeri anlamda yüksek teknoloji ürünlerine sahip olması ve küresel istihbaratta devamlı yeni mevziler kazanması" cümlesini biraz daha açalım.
Hakan Fidan'ın müsteşarlığa gelmesinden sonra, MİT'te yaşanan paradigma değişimi gözlerden kaçmıyor.
Fidan'ın açtığı yeni parantezin detaylarına göz gezdirelim: "21. yüzyılın ilk çeyreği (2025 yılına kadar) uluslararası ilişkiler ve güvenlik alanında yüzyıl boyunca önemli değişimlere yol açacak parametrelerin gelişmekte olduğu bir evreyi işaret ediyor.
21. yüzyıl güvenlik ortamı, istihbarat fonksiyonlarının önemi ve etkinliğini hiç olmadığı kadar arttırmış bulunuyor.
Bu süreç içinde Türkiye, gerek stratejik gerekse jeopolitik önemi nedeniyle kendisini hiçbir zaman olayların akışına bırakma ya da "bekle-gör-tavır al" taktiği ile sınırlama lüksüne sahip değildir.
Uluslararası sistemi ayrıntılı ve isabetli bir tanımlamayla taktik, stratejik ve yüksek stratejik tutumlara sahip olmak zorundadır.
Türkiye tüm avantajlarını maksimum düzeyde bir verimlilikle değerlendirmeye başlamıştır. MİT artık içeride istihbarat toplayan eski MİT olmaktan kurtulup, Türkiye'nin hayati çıkarları için mücadele edebilecek bir güç hâline geleceğinin sinyalini vermektedir.
Kurum, iç istihbarat eksenli bir çizgiden dünyaya meydan okuyabilecek küresel ölçekte bir servise geçmektedir.
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya, Balkanlar, Kafkaslar ile Ortadoğu'nun arasında "bir iç hat" pozisyonunda bulunmaktadır. Bu üç bölge ve Orta Asya, birçok bakımdan küresel politikaların ve 'rol' savaşlarının belirli açılardan yoğunlaştığı alanlardır.
Bu durum Türkiye'nin gittikçe genişleyen bir alanda merkezî pozisyon kazandığını/kazanacağını göstermektedir.
Balkanlardan Orta Asya'ya kadar uzanan bölgede tesis edilecek düzenin en önemli parçası ve gerçek öğesi olan Ankara'yı, artık; dışlayan bir siyasi düzen ve statüko mümkün değildir. Türkiye olmadan atılacak hiçbir dikiş bu coğrafyada tutmayacaktır.

Beyaz Saray fotoğrafı

Başbakan Erdoğan, Irak-İran-Suriye konularında kritik görevleri bulunan MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı da heyetine dâhil etti. Erdoğan'ın, ABD ziyaretindeki sürpriziyle Fidan, MİT tarihinde bir ilk yaşanmasına neden oldu. MİT'teki değişim bağlamında, Beyaz Saray fotoğrafına dikkatle bakarsak, yeni bir vizyon ve paradigmaların birçok yeni özelliği içerdiği daha net biçimde anlaşılacaktır.