BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 25 Şubat 2013

Semra Özal: Korkut Bey haklı olabilir

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 17 Nisan 1993'te, Cumartesi günü Hakk'ın rahmetine kavuştu.
Cumhurbaşkanı'nı ölüme götüren sebepleri bulmak için, çekirdek kadronun ifadeleri alındı. Semra Özal'ın, 1 Aralık 2010'da verdiği ifadenin basına hiç yansımamış bölümleri ise Özal'ın zehirlenme şüphesini yaratan gelişmeleri içeriyor.
Semra Özal, ifadesinde Çankaya-Hükümet kopukluğunu gündeme getiriyor:
"Köşk'te acil müdahale seti vardı. Ama buna rağmen, Turgut Bey'e doktor ve sağlık personeli olmadığı için acil müdahale yapılamadı. Eşim bütün ısrarlara rağmen, o günkü siyasi iktidarla olan münasebetleri nedeniyle Köşk'e acil sağlık ünitesi kurulmasına rıza göstermedi."

'Limonatayı hiç sevmezdi'
Semra Özal, Cumhurbaşkanı'nın "Son" dakikalarını ise şöyle anlatıyor: "Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ne yapılan geziden 15 Nisan 1993 gecesi döndük. Ertesi gün, Kaya Toperi'nin ısrarları üzerine bir Bulgar sanatçının açtığı sergiye katıldı.
Köşk'e dönünce, limonata içtiğini söyledi. Limonata sevmediğini hatırlattığımda, ısrar üzerine kırmamak için içmek zorunda kaldığını anlattı.
Saat 24.00'te istirahata çekildik. Cumartesi sabah 8.30'da kalktık.
Duşunu aldı, traş oldu. Spor yapmadı. Spor yaptığı, bu sırada rahatsızlandığı, kapının arkasına düştüğü doğru değildir.
Ben önde kendisi arkada kahvaltıya giderken bir ses duydum. Arkaya döndüğümde rahmetlinin yere düştüğünü gördüm. Ağzından köpük geliyordu. Bağırmaya başladım. İlk anda deniz yaveri ve korumalar geldi. Daha sonra üzerinde sadece fanile olduğu halde Başyaver Aslan Güner geldi. Saat 10 civarı idi. Eşimin rahatsızlığı ile hastaneye hareket arasında en fazla 15 dakika gibi bir süre geçtiğini sanıyorum."

'Eşofmanları kimde?'

Semra Özal şöyle devam ediyor:
"Sonradan öğrendiğime göre, eşimi hasta nakil aracı olarak kullanılan 1967 model bir arabaya bindirerek hastaneye hareket ettiler. Turgut Bey'in üzerinde pijama tarzı eşofmanları, ayağında terlik vardı. Eşofmanların kimde olduğunu bilemiyorum, bana ulaştırılmadı."
Semra Özal'ın dikkati çeken hastane şüphesi ise şu: "Rahmetlinin rahatsızlığı üzerine GATA'ya bilgi verilmiş ve müdahale için gerekli ortam hazırlanmış. Öğrendiğime göre, saat 10.45'te hastaneye ulaşılmış. Ben de hastaneye vardığımda rahmetli eşimi yoğun bakıma çıkarmışlardı. Bütün müdahalelere rağmen eşim kurtarılamadı.
OTOPSİ İŞLEMİNİN yapılıp yapılmaması konusunda bana herhangi bir şey SORULMADI.
Mumyalanmasına rıza göstermedim, defin süresini düşünerek kısmi tahnite izin verdim.
Daha önce de vefat eden rahmetli babam için aynı uygulamayı yaptırmıştım."

Zehirlenme şüphesi

Semra Özal, zehirlenme şüphesini ise savcıya şu sözlerle aktardı: "Korkut Özal'ın Köşk'e adam sokularak eşimin zehirlenmiş olabileceği yolundaki iddiası doğru olabilir. Bu konu araştırmalıdır. Özel doktoru Cengiz Aslan tarafından alınan saç örneğini saklıyorum.
Hacettepe'de eşimin kanı olan tüpler kırılmış. 1998 yılında, evde olmadığım bir gün kendisini Azerbaycanlı olarak tanıtan bir şahıs gelmiş ve benimle konuşmak istemiş. Bir kâğıt bırakmış.
Bu yazıdan anlaşıldığına göre, eşimin ortaasya gezisi sırasında zehirlendiğinden şüpheleniyorum.
Otelde kaldığını teyit etmemize rağmen şahsa ulaşamadım. Emniyet müdürlüğü çıkış kapılarında araştırma yaptı, o kişinin izine rastlamadık."

SONUÇ: SEMRA Özal'a göre, eşini ölüme götüren siyasi sebepler: "Eşimin ölümünde, yeni partisi, 'Kürt meselesi' olarak bilinen sorunu çözeceği yönündeki düşünce ve TÜRK DÜNYASI ile ilgili projeye verdiği özel önem etkili olmuş olabilir."
Türkiye'nin son 20 yıllık iç ve dış siyasi koordinatlarını bir kez daha düşünelim.