BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 18 Şubat 2013

Kanuni'nin Zigetvar sırrı

"Akdeniz havzasındaki üç tarihi imparatorluktan birini kuran bir kuşağın çocuklarıyız.
Bu görkemli bir tarihtir" Bu cümleler, Uluslararası tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın anlamlı sözleridir.
Son dönemde, İlber Hoca'nın işaret ettiği bir boşluğun doldurulması yolunda güzel adımlar atılıyor. Önce kitaplar, sonra diziler, filmler derken bugün her kanalda bir tarih programı var.
Tarihin yıllarca göz ardı edilmesine bir tepki oluşmuş sanki.
Balkanlar, Ortadoğu, Afrika ile yıllarca oluşan kopukluklar gideriliyor. İşte sonucu:
Mısır'ın önemli tarihçilerinden Dr.
Abdülaziz El Şennavi, "Osmanlı Devleti, iftiraya uğramış bir devlettir" adlı eseriyle bütün karalamalara cevap verdi. Mısır'ın ünlü gazetesi El Ahram da, "Türkleri bize yanlış öğrettiler, doğrusunu yeni biliyoruz" diyerek gerçekleri dile getirdi. Osmanlı tarihiyle ilgili daha anlatılacak, bilinmeyen, keşfedilmeyi bekleyen o kadar çok şey var ki.

Vücudu tahnit edildi

Az bilinen, Kanuni Sultan Süleyman'ın Zigetvar sırrını Prof. Dr.
İlber Ortaylı anlattı:
"Kanuni Sultan Süleyman 1566 yılında hasta olduğu halde 13'üncü ve son seferi olan Zigetvar'a sefere çıktı.
Bu sırada 73 yaşındaydı. Kuşatmanın son gününe yaklaşıldığında hastalığı iyice artan hükümdar 7 Eylül 1566'da öldü.
Ancak, düşmanın ve Yeniçeriler'in bu durumu öğrenmesi çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabilirdi. Sokullu Mehmet Paşa bu konuda bütün siyasi dehasını kullandı. Padişahın ölümü vezirler de dahil herkesten gizlendi. Ertesi gün de Zigetvar alındı. Padişahın iç organları çıkarılıp oraya defnedildi, vücudu da tahnit edildi. Sultan Süleyman, tahnitli bir şekilde yaşıyormuş gibi askeri selamladı. Kimse anlamadı.
Sonra tahnitli vücut tabuta kondu, tahtın altına gizlendi. Kanuni'nin ölümü Sokullu Mehmet Paşa tarafından dâhiyane bir şekilde 48 gün gizlendi, yeni padişah Selim'in göreve gelmesi sağlandı, böylece ortaya çıkabilecek vahim sonuçların önüne geçildi."

Alman Paşa'nın teklifi

Başkentin İstanbul'dan Anadolu'ya veya Ortadoğu'ya naklini ilk defa öneren Enver Paşa'nın çok sevdiği Alman Von Der Goltz'dur. 18 Haziran 1883'te yarbay olarak Türkiye'ye gelen Goltz, 16 yıl Türk ordusunda hizmet etmiştir. 1911 yılında Mareşal rütbesini alarak Osmanlı ordusunun Kurmay Başkan Yardımcılığı'na kadar yükselen Goltz Paşa, katıldığı Askerî Şûra toplantısında şöyle diyordu:
"Başkenti İstanbul'dan Anadolu'ya nakledin, stratejik yönden İstanbul elverişli değildir. Yeni bir başkent için Konya; Kayseri ve Halep veya Şam iyi olur'' Alman Goltz'un, Halep ve Şam'ı yeni Başkent olarak teklif etmesinin arka planında, Almanların Ortadoğu'ya, Musul-
Kerkük petrollerine ulaşmaya, Bağdat ve Şam demiryolu ağını kurmaya can atmaları vardır. Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Osmanlı İmpataratorluğu'nda Alman Nüfuzu" isimli kitabında veciz şekilde yaşananlara parmak basmaktadır:
"İngiltere, Fransa ve Rusya'nın başını çektiği sömürge mücadelesinde geç kalan Alman İmparatorluğu, kendisine nüfuz alanı olarak Osmanlı'yı seçmiştir."

SONUÇ: Günümüzdeki Ortadoğu olaylarını daha net kavramak için Alman'ların Enver Paşa ve İttihat ve Terakki'yi nasıl avuç içine aldıklarını görmeliyiz. Önemli soru şu: Sultan 2. Abdülhamit Han, tahttan indirilmeseydi ne olurdu? 1908-1918 dönemini tekrar tekrar masaya yatırırsak, "Berlin-Bağdat Demiryolu" projesinin arkasındaki küresel güç savaşlarını günümüzdeki Ortadoğu olaylarıyla paralel okursak, tarih bize inanılmaz fırsatlar sunmak için sabırsızlıkla beklemektedir.