BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 18 Temmuz 2012

HABERAL'ın mektubu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş arasındaki görüşmenin ardından süreci, Cumhurbaşkanlığı seçimine endeksleyen yorumlar yapılmaya devam ediyor. Erdoğan'ın çekirdek kadrosundan yakın danışmanı, AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Star gazetesinde çıkan köşe yazısında son gelişmelerle ilgili önemli detaylar veriyor.
1- Konjonktür sebebiyle yapılan yorumlarda Erdoğan'ın AK Parti'ye verdiği önem gözardı edilmekte, mesele Cumhurbaşkanlığı meselesine dayandırılmaktadır.
Tayyip Erdoğan'ın tüm hesabını, Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden okumak doğru olmaz. AK Parti'nin geleceğini düşünmek Erdoğan için birinci önceliktir. Erdoğan, kendi istikbalini değil, öncelikle siyasi hareketinin önceliğini düşünür. AK Parti güçten düşer veya etkisizleşirse kimin Cumhurbaşkanı olduğu hiçbir kıymet taşımaz. Erdoğan kendisinin ne olacağını değil, kendisinden sonra AK Parti'nin ne olacağını dert eder.
2- Numan Beyin, katılım konusu çok önceki dönemlerde de gündeme gelmiş bir meseledir.
Kurtulmuş, gerek beyefendi kişiliği, gerek muhafazakar kesimdeki güvenilirliğiyle önemli bir siyasi aktördür. Kurtulmuş'u aldığı veya getireceği oy oranıyla değerlendirmek son derece yanlış olur. Bu süreci iki kurumsal yapının birleşmesi değil, belli kişilerin bir harekette bütünleşmesi olarak görmek daha doğrudur. Ne kadarı AK Parti'ye katılır bilmiyoruz, ama Numan Bey'le birlikte hareket eden tecrübeli siyasetçiler mevcuttur. Teoman Rıza Güneri, Şeref Malkoç, Ahmet Cemil Tunç, Ahmet Demircan gibi birçok isim bu sürece katkı yapabilecek donanıma sahiptir...'' Yakın tarihimizde, ders alınacak iki önemli 'siyasetin acımasızlığı' vardır. Merhum Özal, Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıkmış,bizzat gece gündüz çalışarak kurduğu Anavatan Partisi çökmüş, siyasi tarihe karışmıştır.
Demirel, Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıkmış, arkasında bıraktığı Doğru Yol Partisi, siyasi tarihin raflarında yerini almıştır.
Bu iki örneği iyi okuyan, Başbakan Erdoğan, Çankaya'ya çıktığı taktirde AK Parti'nin geleceğini en ince detaylara kadar düşünmektedir. Siyaset enstrümanlarını, AK Parti'nin geleceği için kullanması kadar makul ve mantıklı bir tavır olamaz.
Gerçekten, Numan Kurtulmuş'un da, AK Parti'ye katılması çok makul bir durumdur. Merkez sağın en büyük adresi AK Parti varken, Kurtulmuş ve arkadaşlarının başarılı olması zaten mümkün değildi. Aynı ırmağın bir kolu olarak(yay çizerek)tekrar ırmağın aslına katılması söz konusu olmuştur.
Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olduğunu, Milliyet gazetesinden deneyimli gazeteci Güneri Civaoğlu yazdı. (10 Temmuz 2012) Bir kaç gün sonra, siyasi kulisleri yıllardır iyi okuyan-yorumlayan deneyimli gazeteci-yazar Memduh Bayraktaroğlu (Eski Başbakan Tansu Çiller'in danışmanı), Günlük Olay gazetesindeki köşesinde, Haberal'la ilgili hemen dikkati çeken bir yazıyı kaleme almıştır. (13 Temmuz 2012 tarihli) Bu yazı üzerine, Prof. Dr.
Haberal tarafından 13 temmuz 2012 akşam saatlerine kadar bir açıklama yapılmamıştır. Bayraktaroğlu'nun yazısından (not düşerek ) yaptığım alıntıyı içeren yazım,1 4 Temmuz 2012 günü gazetemizde yayınlanmıştır. Tarafsız bir gazeteciyazar olarak, başka yazarların, yalanlanmayan ve üzerine açıklama yapılmayan yazı ve yorumlarından (not düşerek) her zaman faydalanmayı düşünürüm. Aradan iki gün geçtikten sonra,16 temmuz 2012 günü öğleden sonra, Prof. Dr.
Haberal, yazıların esas kaynağını görmezden gelerek, alıntı yapan yorum-yazıma (bana göre biraz geç kalmış) bir itirazda bulundu. Bu gerçeğe rağmen, yanlış anlamalara yol açmışsam, özür borcumu öderim ve Prof. Dr. Haberal'ın, "CIA" bağlantılı yazılar üzerine yaptığı açıklamasını sunarım: CHP 24. dönem Zonguldak Milletvekili Prof.
Dr. Mehmet Haberal, yurt içinde ve yurt dışındaki tüm öğrenimini, ailesinin maddi ve manevi desteği ile yapmış ve hiçbir kişi ve kurumdan burs almamıştır. Şubat 1973 -
Haziran 1975 tarihleri arasında Hacettepe Üniversitesi'nce görevlendirilerek, Amerika'ya giden Haberal orada 1 yıl, Texas Shriner's Yanık Enstitüsü ve John Seally Hastanesi'nde yanık tedavisi üst ihtisası yapmış, "1 ocak 1974-30 haziran 1975" tarihlerinde ise Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi transplantasyon merkezinde tihtisas yaptıktan sonra ülkesine dönmüştür."
Özal, Cumhurbaşkanı olarak Çankaya'ya çıkarken, Anavatan'ın yerine kimlerin gelebileceğini ortaya çıkarmak için bir eğilim yoklaması yaptırdı ve 18 isim ortaya çıktı: Hüsnü Doğan, Cengiz Tuncer, Ekrem Pakdemirli, Mehmet Keçeciler, Güneş Taner, Hasan Celal Güzel, Cemil Çiçek, Oltan Sungurlu, Halil Şıvgın, Mustafa Taşar, Lutfullah Kayalar, Mesut Yılmaz, Veysel Atasoy, Adnan Kahveci, Kurtcebe Alptemuçin, Safa Giray, Mustafa Kalemli, Vehbi Dinçerler."(Not: İkinci Adamken Kaya Erdem'e ne oldu?
Bir başka yazı konusu)
. Özal, bu sayıyı "4 Türk büyüğüne" indirdi.
Sonra bu isimleri yanına çağırarak. "Biriniz Başbakan olacaksınız.
Aranızda anlaşın"
dedi. Anlaşamadılar.
Özal, 4 Türk büyüğüne "Anlaşamıyorsunuz.
Öyleyse merhum Cengiz Tuncer olsun"
diye seslendi.
Karşı çıktılar. "4 Türk büyüğü" anlaşamayınca ve "Cengiz Tuncer formülü" de yatınca Özal da bir sürprizle, Yıldırım Akbulut'u Başbakan yaptı.