BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 23 Temmuz 2011

"Gazze" sonrası Kafkasya'da ezber bozacağız

Diplomatik gözlemciler, üçüncü kez seçim kazanarak Başbakan olan Erdoğan'ın artık başbakan olmak için halktan oy istemek durumunda bulunmadığını, ustalık dönemini kangren olmuş sorunlarımızı çözerek, tarihe oynama sürecini başlattığına işaret ettiler.
Başbakan'ın milli davalara derinlikli biçimde sahip çıkarak politikasında ve söylemlerinde belirgin değişiklikler yaptığını vurgulayan gözlemciler, "Bundan sonraki adımların seçim kazanmaktan ötede tarihe nasıl geçeceği" açısından önem taşıdığını vurguluyorlar.
Bu açıdan bakınca, Libya ile başlayan ezber bozma harekâtının, Kıbrıs'ta KKTC'nin taçlandırılması ile gösterildiği, Mısır ve Gazze ile gelecek planlarına ivme kazandırılacağı, Azerbaycan gezisiyle Ermenistan ve Kafkasya'da ezber bozulacağı düşünülüyor.
Erdoğan'ın yapmayı planladığı Azerbaycan ziyaretinin Kıbrıs'ta olduğu gibi bazı stratejik hamleleri içereceği belirtiliyor. Gazze çıkartması sonrası için Azerbaycan gezisinde Başbakan Erdoğan'ın Kafkasya'da ezber bozacak hamleler yapacağı ve Ermenistan üzerinde kurulmuş dengeleri sarsacağı ifade ediliyor.

Azerbaycan'dan dünyaya mesaj
Kıbrıs
'ta ezber bozan hamle yapılırken, "tek yürek, elele" slagonu kullanılmıştı.
Azerbaycan için "Tek millet iki devlet" anlayışını vurgulayan slogan ile Ermenistan'a ve buradan dünyaya mesaj verilmesinin planlandığı, Ermenistan'ın işgal ettiği Karabağ sorununa neşter atılarak, Kafkasya dengelerine derinlik kazandırılacağı belirtiliyor.

Obama'nın mesajına karşılık

Diplomatik gözlemciler, geçen hafta İstanbul'da yapılan Libya toplantısına katılan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un, Başkan Barack Obama'dan Türkiye-
Ermenistan
ilişkilerinin yeniden canlandırılması ve sürecin devam ettirilmesi gerektiğine yönelik mesaj getirdiğine işaret ederek, olası Kafkasya hamlesini Takvim okurları için analiz ettiler: "Başkan Obama, Türkiye ile Ermenistan ilişkilerine büyük önem veriyor. 24 Nisan açıklamasında da iki ülkeye eşit davranarak sorunun çözülmesini teşvik ediyor.
Sürecin canlandırılması konusunda da her iki tarafı cesaretlendirmeye devam ediyor.
Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarını, Türkiye'nin 2000'li yıllardan beri dış politikada yürüttüğü "komşularla sıfır problem" ve çok yönlü dış politikanın yansıması olarak değerlendirmek mümkündür. Kafkaslar'da etkin bir politika izlemek isteyen Türkiye için Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesi dış politikada bağlamında bir kazançtır.
Türkiye, "Karabağ sorunu çözülmeden sınırlar açıklamaz" demekte, stratejik ortağımız ve kardeşimiz Azerbaycan'la ortaklaşa, Karabağ sorununun çözümüne katkı vermektedir.
Türkiye, ABD'nin NATO'daki güçlü bir müttefiki olarak stratejik açıdan çok önemli bir ülkedir. Ayrıca, Türkiye Avrasya enerji hatları açısından son derece önemli bir konumdadır. Tüm bu faktörler ABD'yi ve yakın ilişkiler içinde bulunduğu Rusya'yı sorununun çözümü için zorlama şansına sahiptir.
Bölgesel güç konumunda bulunan ve küresel oyunculuğunu test eden Türkiye, jeostratejik konumunu kullanarak Karabağ sorununun çözümünü sağlayacak önemli aktörlerden birisi haline gelmiştir."

Filistin hamlemiz
Türkiye
'nin, Birleşmiş Milletler'de Eylül ayında Filistin devleti için yapılacak oylamalara yönelik çok dikkati çekici hamleler de yapacağına işaret edildi.
Türkiye'nin "Ortadoğu'ya barış ve istikrarın yeniden hakim olması ancak bölgesel sorunların temelinde yatan Filistin-İsrail itilafının adil ve kalıcı bir biçimde çözülmesiyle mümkündür.
Başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız ve yaşayabilir bir Filistin devletinin kurulması, bu sorunun çözümünün temel şartıdır"
dediğini belirttiler Filistin lideri Abbas ile Hamas lideri Meşal'in arasındaki sıkıntıları Türkiye'nin dondurduğuna işaret eden diplomatik gözlemciler, bir detay verdiler: "BM Genel Kurulu'nda Eylül ayında yapılacak oylamada, İsrail'in engelleme çabalarına rağmen 1967 sınırları temelinde bir Filistin devletinin tanınması için lobi faaliyetine Türkiye büyük önem veriyor. Şu ana kadar 120 ülkenin desteğini alan Filistin'in 192 üye ülkenin üçte ikisinin oylarıyla çoğunluğu toplamasına yardımcı oluyor."