BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 4 Temmuz 2010

Yüksek mahkeme kararı siyasi dengelere nasıl yansıyacak?

Anayasa Mahkemesi'nin reform paketiyle ilgili vereceği karara sayılı günler kala kulisler iyice hareketlendi. Siyasi ve ekonomik çevreleri yakından bilen isimlerle yaptığımız analizlere göre, yüksek mahkeme kararı siyasi dengeleri çok ama çok etkileyecek. Yüksek mahkemenin vermesi muhtemel kararları, ağırlık sırasına göre yazalım: 1) Anayasa değişiklik paketi içindeki 2 kritik maddeyi, ''anayasanın değiştirilmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez'', ikinci maddesinde yer alan, ''Türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir'' maddesine aykırı bularak esas yönünden iptal eder. Geriye kalan maddeler için 12 Eylül günü sandık başına gidilir. (En ağırlıklı) 2) Meclis'ten geçen anayasa değişikliğine ilişkin kanununu iptal eder, hiçbir şekilde referandum olmaz, yani 12 Eylül'de referandum rafa kalkar. 2) Anayasa değişiklik paketini anayasaya aykırı bulmaz, paket aynen 12 Eylül'de referanduma gider. Anayasa mahkemesi kararının, birinci maddemizde yazdığımız şekilde tecelli edeceği, bu kararın çok anlam içereceği öne sürülüyor. Zaten, Türkiye'de görünen ve görünmeyen kavgaların esasını, anayasada yapılan, iki kritik madde oluşturuyor. ''Anayasa mahkemesinin yapısının değiştirilmesi, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurul'unun yapısının değiştirilmesi'' Bu iki madde üzerinde, statükocuların ve "Demokrat Türkiye"cilerin kavgası, mücadelesi var. ''İki madde iptalli, referandum'' olursa, 12 Eylül ile 12 Aralık 2010 arasında, genel seçime gitme zorluğu var. Yüksek Seçim Kurulu, seçim sandıkları için en az gün istiyor. Referandum sonrası, genel seçim kararı alındığı taktirde, Eylül'den sonra ancak 22 Kasım'dan sonra buna imkân bulunur.

* * *
MUHTEMEL KARARIN YANSIMALARI...
Eğer karar böyle olursa, (iki maddesi iptal edilmiş, referanduma gitme) Başbakan'ın hemen erken seçim kararı almasının önünü kesiyor. 12 Eylül referandumunun, anlam ve önemini kaybettiriyor. Çünkü iktidar referanduma iki kritik madde için, köklü hukuksal devrimler yapmak için gitmeyi planlamıştı. 'Şekil' yönünden inceleme yapacağını duyuran Mahkeme'nin 'esasa' girmesinin 'yetki gasbı' olacağını ve bu tavrı sandığı hemen erkene çekerek halka şikâyet etmenin yolunu kesiyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan 367 krizi sonrası Başbakan Erdoğan'ın yaptığı erken seçim hamlesi AK Parti'ye yüzde 47 oy getirmişti. 12 Eylül'de referandum yerine genel seçim yapılabilse aynı durumun ortaya çıkacağını birileri anlamış durumdalar. CHP'nin yeni genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandum masasında kaybetmesinin önüne geçiyor. Derin ve statükocu güçlere, genel seçim için çalışma, dizayn yapma, hassas noktalarla ilişki kurma, yeni safları organize etme, iktidarın yeniden kazanma noktalarını hedef haline getirme çabaları için zaman kazandırıyor.

SONUÇ
Genel seçimi hemen yapmanın önünü kesecekler. Kasım sonunda, Aralık'ta, 2011 yılının Mayıs ayında ne zaman yapılırsa yapılsın, statükocular ne yaparsa yapsınlar.
Milletimiz önümüzdeki seçimde, ''Demokrat Türkiye için, istikrar için, Büyük Türkiye için'' oylarını kullanacaklar. Yine çok büyük bir ders vereceklerdir.

* * *
BAYKAL'DAN 'DOST SATMAMA' ÖĞÜTLERİ
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal belli ki çok dertli, kendisine yapılanları kabul edemiyor.
Yaptığı konuşmalara ve davranışlara bakılırsa birileri hakkında iyi şeyler düşünmüyor.
Baykal Antalya'da yaptığı konuşmada şunları söylemiş: "Dostlarınızı satmayın. Sizi bugünlere getirenleri sakın ha, satmayın. Onları yok saymayın.
Siyaset güven, vefa işidir. Dostluk, arkadaşlık, sevgi işidir. Sevgiyi ihmal etmeyeceksiniz, dostluğu ihmal etmeyeceksiniz.
Birbirinize çelme takmayacaksınız.
Siyasette ihanet olur, ama ölçüsünde kalmaya çalışacaksınız. Makul düzeylerde bu işin kalmasına özen göstereceksiniz. Esas olan ihanet değil, sevgidir. Esas olan dostluktur, esas olan vefadır, esas olan ilkelerinize yönelik kardeşliktir.
Her tavsiyenin arkasında yeni yol arayışlarına girmeyeceksiniz.
Satmayacaksın, sebat göstereceksiniz. Bunlar da uzun süredir siyaset yaptığınız bir abinizin tavsiyeleridir. Günü gelirse kullanırsınız, gelmezse cebinizde dursun." Bu lafların hedefi kimler?
Başta Genel sekreter Önder Sav ve göreve gelen eski arkadaşları, bazı yeni isimlerdir.