BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 1 Şubat 2010

Önemli olan halkın hissiyatıdır

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurahman Yalçınkaya, "Her parti için kapatma davası açılıp açılmayacağı kendi filleriyle ölçülür. Zaten o partiler bunu hisseder" dedi.
Bu hissetme nasıl olabilir? "Onlar zaten hisseder" denilirken, ne ihsas ediliyor acaba?
Demokrasi açısından son derece trajikomik bir durum söz konusu. Düşünebiliyor musunuz, her iki seçmenden birinin oyunu almış, parlamentoda üçte iki çoğunluğa sahip ve ülke yönetimini üstlenmiş bir iktidar partisi, kapatma davası tehdidiyle iş yapamaz hale getirilmek isteniyor.
Başbakan Erdoğan haklı olarak buna tepki gösteriyor: "Ortada hiçbir şey yokken böyle bir şeyler vardır veya hissederler denirse, o ülkede demokrasi çarkı bir defa sağlıklı çalışmaz. Devamlı bununla yatıp bununla kalktığınız zaman ülkede istikrardan bahsedemezsiniz."

Halkın vicdanı

Siyasi partilerin hissetmesi ötesinde halkın hissiyatı önemlidir. Demokrasi çarkının sağlıklı işlemesi için gerçeklere bakmak lazım. İktidarda olan bir partinin, her an kapanacağını hisseden bir siyasi partinin ülkenin demokratik yaşamına katkısı nasıl olacaktır?
Kapatma davalarının gündemde olduğu bir ülkede, istikrardan, güvenden bahsedemezsiniz. İstikrarın ve güvenin olmadığı bir ülkede ekonomik kalkınma olabilir mi? O ülkede temel hak ve özgürlükler sağlıklı yürüyebilir mi?
Bunun için, Türkiye'nin bir kapanma hissiyatının içerisinde yaşamaktan bir an önce kurtulması gerekiyor. Cumhuriyet eski Başsavcısı Vural Savaş, iktidarda olan Refah Partisi'nin kapatılmasına yol açan davayı açtı.
Eski Başsavcı Sabih Kanadoğlu, iktidar partisini kapattıramadı ama Parlamento'yu ve Cumhurbaşkanlığı seçimini kilitleyecek tuhaf hukuki formülleri ortaya koydu.
Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'nin kapatılmasına yönelik birinci davayı açtı, milli iradenin gücü karşısında kapatma kararı çıkmadı.
Şimdi ikinci davanın açılacağına yönelik söylentiler ortada.
Hedef ne?
AK Parti'nin bir biçimde tasfiye edilmesini isteyenlerin son raddede umut bağladığı ve heyecanla arkasında duruyor göründüğü bir yargı manzarası hakim şu anda ortama.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, perde arkasında oynanan oyunlara işaret ediyor: "Türkiye'de böyle gözlerini dört açmış, Şu parti bir kapatılsa da meydan bize kalsa diye bekleyenler var. Türkiye'de ne yazık ki yargıyı etkileme gayretinde olan bazı çevreler var, buna siyasetçiler de dahil. Şimdi, seçimlerde diskalifiye edilmesi imkanı gözükmeyen AK Parti'yi, bir kere daha topun ağzına vermek çabası gündeme sokuluyor.''
Bir de akıllara şu geliyor. Başbakan Erdoğan'a siyaset yasağı getirme riski. Bu durum, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ın önünü kapatma amacı olarak değerlendiriliyor.

Millet kapatmalı

Dinleme olayları abartılarak, "Türkiye korku cumhuriyetine dönüştü" havası estiriliyor. "Hepimiz dinleniyoruz" paranoyası yaratılmaya çalışılıyor. Arkasından, AK Parti'yi kapatmak için düğmeye basılıyor.
Gerçek demokraside egemenliğin meşru kaynağı halktır. Siyasal iktidarlar millet adına sahip oldukları güçleri ve yetkileri bir endişe olmadan kullanabilmelidir. Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Partileri millet kurduğu için gene millet kapatmalıdır. Demokrasilerde partilere cezayı yargı değil, seçmenler vermelidir.
Şu gerçek de unutulmamalıdır.
Bu toprağın sesi, vicdanı, atılım ruhu haline gelen siyasetçiler unutulmamıştır. Gönüllerde taht kuranlara tahammülsüzlüğü millet affetmemiştir.