Tarihi 17 Haziran 2013

Silahlı masum aktivistler

Biri açıklamalar yapıp "Tayyip Erdoğan'ın finali Adnan Menderes gibi olacak" diyor.
Bir diğeri polise "verilen emirleri uygulama" çağrısı yapıyor.
Bir başkası ise, bu kargaşa içinde silah kullanıp polis vuruyor.
İşte "masum" denilen Gezi İşgali'nin getirildiği nokta bu.
İçinde demokrasinin "d"sini, çevrenin "ç"sini ve yurtseverliğin "y"sini bulmak mümkün değil!
Gezi Parkı'ndan geriye kalanlar ise kelimenin tam anlamı ile içler acısı:
Yanan iş makineleri.
Tahrip edilen ve üzerlerine sloganlar yazılan polis araçları.
Her yerde örgüt bayrağı ve flaması.
Diz boyu bir pislik.
Küfür dolu pankartlar.
Polise karşı kullanılmak üzere istiflenmiş bol miktarda sapan, çelik vida ve misket.
***

Bir başka fotoğrafta ise, Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth var. Yanında da diğer yabancı parlamenterler.
Dün PKK destekçisiydi, bugün Gezi eylemcileriyle kol kola. Dün, rahmetli Ayvaz Gökdemir gibi milliyetçilerle kavga ediyordu, bugün Başbakan Erdoğan'la.
Ve yabancı basından haberler...
Türkiye yanıyor.
Türkiye, otoriter rejime isyan etti.
Polisin Tomalardan sıktığı suyun içinde kimyasal maddeler var.
Polis göstericileri vahşice dağıttı.
Küçük bir azınlığın yanında yer alıp, Türkiye'ye veryansın ediyorlar. Büyük bir tahrik kampanyası yürütüyorlar. Bu ülkeyle dün olduğu gibi bugün de savaş halindeler. Türk Bayrağı sallayan bazı gruplar da onlarla yan yana ve kol kola.
Bu işte bir gariplik var!
***

Bizim bazı medya gruplarının hali de evlere şenlik...
"Sirke baldan tatlıdır, eylem yapanlar her zaman haklıdır" tavrı içindeler. Hedefe polisi koymuşlar, vurdukça vuruyorlar.
Gariptir, polise taş atan eylemciyi CHP'li bir eski vekil tekmeleyince alkışlıyorlar. "Provokatöre CHP'li dayağı" başlığını atıyorlar. Polis, bunlara gaz ve su sıktığı zaman da ortalığı ayağa kaldırıyorlar:
- Acımasızlar, vicdansızlar...
Yetmiyor, "masum aktivist" diye topluma sundukları bu eylemcilerin içinden silah kullanıp polis vuranları ise bir türlü görmüyorlar.
Toplumu bilgilendirmek yerine, el ele vermiş yönlendirmeye çalışıyorlar!
***

Daha ilk günden teşhisi koyup, olayları "sandıkta yenilmişlerin öfkesi" olarak değerlendirmiştim.
Önce kızdılar, ama sonunda Taksim Platformu da çiçeği, böceği ve ağacı bırakıp, gelişmeleri "öfke patlamasına" bağladı.
Yenilmişlerin bu öfkesi, menfaatleri zedelenen bazı iç çevreler ve batının duyduğu tarihsel kin ile birleşti.
Taksim ve Kızılay sokaklarındaki iğrenç küfürleri o öfke yazdırdı.
Kendilerine uzatılan el o öfke yüzünden itildi.
O öfke, sessiz çoğunlukların günlerce tencere ve tava çalınarak rahatsız ve huzursuz edilmesine yol açtı.
O öfke yüzünden zaman zaman korna çalmadığı ve eyleme katılmadığı için vatandaşların araçları yumruklandı.
İşte o öfke, Gezi Parkı'ndaki küçük bir eylemi, bütün Türkiye'yi boğan kanunsuz bir işgal hareketine dönüştürdü.
Ama keskin sirkenin zararı küpüne oldu. Şimdi başladıkları noktanın çok gerisindeler.
Çünkü, peşlerine takmayı planladıkları geniş kitleler oyuna gelmedi.