Tarihi 13 Mayıs 2013

Bilmiyorsanız konuşmayın

Reyhanlı'daki patlamanın ardından ağzı olan konuşuyor. Hep meşreplere uygun tepkiler veriliyor. Herkes bu vahşetten kendine göre bir takım çıkarımlarda bulunuyor.
"Şöyle olsaydı, böyle olmazdı" türünden yorumlarla katillere haklılık kazandırmaya çalışanlar bile çıkabiliyor.
Oysa, bu saldırı geçmişte yaşadıklarımızın bir devamı. Suriye, yıllar boyunca hep aynı metodu kullandı.
1980 öncesi Türkiye'yi kana bulayan THKP-C Acilciler isimli örgütün arkasında da Suriye vardı.
Türkiye'de bazı çevrelerin "Devrimci-Yurtsever" diye topluma yutturmaya çalıştığı bu örgütü Baba Esat dilediği gibi kullandı. Acilciler, Suriye'den taşeronluk işleri aldı, ne olup bittiğinden habersiz gençler de "yurtseverlik" adına yerine getirdi.
1974-1975 yıllarında Ankara'da kurulan bu örgüt, özellikle Başkent'te pek çok faili meçhul cinayet işledi, kanlı bombalama olayları gerçekleştirdi.
Daha dün gibi hatırlıyorum, Acilcilerin başında Engin Erkiner vardı. Yasa dışı sol örgütler içinde "efsane" bir isimdi. Etrafında da sözde "devrim" gerçekleştirmeye soyunan yüzlerce eylemci yer alıyordu.
Yıllar sonra "devrim" dediklerinin ne olduğu ortaya çıktı. Engin Erkiner, günah çıkartmaya başladı:
* Sol içinde cinayetler işledik.
* Suriye Gizli Servisi El Muharebat'ın Türkiye'deki bir uzantısı haline geldik.
* Muharebat'ın talimatları üzerine ANAP binalarını bombaladık.
Vesaire, vesaire...

* * *
Sadece Acilciler mi? Hafız Esad'ın o dönemde başka yasa dışı sol örgütlerle de irtibatı vardı. Zaman zaman Türkiye aleyhine onları da kullandı.
Çoğunu Suriye eğiterek bu topraklara gönderdi. Oluk oluk kan döküldü, Baba Esad ise, zevk içinde ellerini ovuşturdu.
Suriye, daha sonra PKK'yı keşfetti.
1980 Darbesi'nden önce Abdullah Öcalan ve arkadaşları Suriye'ye kaçarak canlarını kurtardı. Çünkü, peşlerinde onları "Kürt düşmanı ajan provokatörler" olarak gören KAVA, Rizgari, KUK ve DDKD gibi diğer silahlı örgütler vardı.
PKK, bugün bu hale geldiyse, bunda Hafız Esat'ın payı büyük!
Baba Esad, o dönemde PKK'lıları Suriye'de eğitti. Para ve silah yardımında bulundu. Abdullah Öcalan, Şam'da devlet koruması altında yaşatıldı. Öcalan ne zamanki Suriye dışına çıktı, sudan çıkmış balığa döndü. Paketlendi ve Türkiye'ye getirildi.
Bütün bunlara Suriye'nin yıllar boyunca Hatay üzerindeki hak iddialarını ve uluslar arası arenada Türkiye'ye çektirdiklerini de eklemek lazım. Demem o ki...

* * *
Cilvegözü ve Reyhanlı bombalamaları Suriye'nin topraklarımızda gerçekleştirdiği ilk terör eylemi değil. Yakın tarihimiz yüzlerce benzer saldırı ile dolu...
Reyhanlı olayının diğerlerinden tek farkı "Türkiye'nin en kanlı terör eylemi" olarak kayıtlara geçmesi.
Sözüm, "Suriye ile ne güzel dostça yaşıyorduk, durup dururken başımıza iş çıkardık" diyenlere...
Suriye, Türkiye'ye hiçbir zaman dost olmadı. Hep arkadan hançerledi, sürekli olarak terörle vurmaya çalıştı.
Baksanıza, geçmişte Türkiye'yi kana bulayan yasa dışı silahlı sol örgüt liderlerinden Mihraç Ural gibi isimler, bugün bile Suriye'de baş tacı. Dün Baba Esad'a hizmet ediyorlardı, bugün de Oğul Esad'ın emir eri konumundalar.

* * *
Zaman zaman "Suriye'den bize ne" diyenlere hatırlatmak isterim. Bugün kendi halkını bombalayan, masum insanına karşı kimyasal silah kullanmaktan bile çekinmeyen bu diktatör aile bize de çok çektirdi. Esad Ailesi, Türkiye için tarih boyunca kan ve gözyaşı demek oldu. Suriye, Beşar Esad görevde kaldığı müddetçe Türkiye için "çıbanbaşı" olmaya devam edecek! Bilmeden konuşanlara duyurulur...