Tarihi 5 Nisan 2013

Bomba gibi bir ekip!

"Şu olacak, bu olacak" derken, meraklar giderildi. "Akil" adı verilen isimler ortaya çıktı.
Dün Başbakan'ın başkanlığında ilk toplantı da yapıldı.
Peki ne demek akil?
Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne bakılırsa "akıllı" ve "erin" anlamına geliyor. Şemseddin Sami tarafından hazırlanan Kâmûsi Türkî'deki anlamı daha geniş. Akil'in karşılığında "akıllı, uslu, yetişkin ve olgun" yazıyor.
Alın size daha başlangıçta bir tartışma konusu!..
Çünkü, bu kelimeler üzerinde uzlaşmak oldukça zor. Kiminin "olgun" dediğine kimisi "ham" diyebilir. Birinin "uslu" gördüğüne bir başkası farklı bakabilir. "Akıllılık" ve "yetişkinlik" gibi kavramlara bakış da kişilere göre değişebilir.
Bence, "Akil İnsanlar" yerine, bu heyete başka bir isim konulsaydı, daha isabetli olurdu.

* * *
Listeye son şekli Başbakan verdi...
Böylece gerçekten son derece büyük bir risk aldı. Çünkü, bu 63 kişilik listede belli çevreler tarafından sevildiği kadar, karşıtlarından büyük tepki toplayan isimler de var. Bunların bazıları, geçmişte son derece marjinal fikirlerin savunucusuydu. Hatta daha da ileri gidelim, AK Parti'nin temsil ettiği tabanın tepkisini çeken görüşleri ile tanınıyordu. Bitmedi, dahası da var...
Listede gazetecilerin ağırlığı hayli fazla.
Ayrıca, gazeteci olmasa da gazetelerde sürekli yazı yazan isimler var. Üstelik, bir kısmı polemiği çok seviyor. Hatta, zaman zaman da kantarın topuzunu kaçırıyor.
Bazıları patlamaya hazır bir bomba gibi!
Hangi konuda mikrofon uzatılırsa konuşuyorlar. O tartışma programı benim, bu tartışma programı senin dolaşıyorlar.
İşte Başbakan bu tür isimleri bir araya topladı. Aralarına denetimi zor ve her an patlayabilecek bombaları da koydu.
Gerçekten ciddi bir riske girdi!

* * *
Dün, "akil" adı verilenlerden birinin yazısını okudum. Atışa devam ediyordu.
İsmini vererek, bir siyasi partinin milletvekilini alabildiğine eleştiriyor, kelime oyunları yaparak aklınca aşağılamaya çalışıyordu. Ardından da "birlik, beraberlik ve barıştan" söz ediyordu...
Üstelik bunu da "akil adam" sıfatı ile yapıyordu. Böylece görevini layıkıyla yerine getirdiğini düşünüyordu!
Başbakan, kendisine "birleştiricilik ve bütünleştiricilik" görevi vermiş, ama o ayrılıkları körüklemek için elinden geleni yapıyordu!
Alabildiğine yadırgadım.
Üstelik, yadırgayan sadece ben değildim. Konuştuğum iktidar milletvekillerinin tepkisi de aynı oldu:
- Olmaz!...

* * *
Gerçekten olmaz, olmamalı ve önümüzdeki dönemde olmaması için elden gelen yapılacak...
Çünkü...
Bunlar iktidar partisi içinde de konuşuldu. Bazı milletvekilleri endişelerini ve tereddütlerini Başbakan'la paylaştı.
Erdoğan da "akil adamların" çalışma usulleri ile ilgili esasları ortaya koydu.
Önce, belli sınırlar çizilecek.
Listede yer alan isimler de bu sınırlar içinde faaliyet gösterecek. Kendi başlarına buyruk hareket edemeyecek.
Tabii ki listede yer alan gazeteciler de istisna değil. Onlar da bundan sonra dikkatli hareket etmek, yazıp çizmek zorundalar.
Artık serbest atış devri bitti!
İsteyen dilediği gibi davranamayacak.
Sıkıntı doğuracak polemikler içine girilemeyecek. Her kafadan ayrı bir ses çıkmayacak. Kavgayı değil, barışı körükleyecek söylemler geliştirilecek.
AK Partili bir milletvekilinin açık değimiyle, "Siyasetçilerin boynundaki davulun tokmağı" bu isimlerin eline verilmeyecek.
Listedeki isimler, süreç içinde belirleyici değil, yardımcı bir işlev görecek!