Tarihi 25 Mart 2013

Sen de mi Apocu oldun

Eline silahı alıp, "Özgür Kürdistan'ı kuracağım" diyen bir adam, "Bizi bölmek ve çatıştırmak isteyenlere inat bütünleşeceğiz" diyorsa... "Ayrışmaya" karşı "birleşme" vurgusu yapıyorsa...
Yıllarca emperyalistlerin maşa olarak kullandığı aynı adam "Batılı emperyalist müdahalelerden" bahsediyorsa... "Din afyondur" türü Marksist söylemlerden, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'den söz eder hale gelmişse...
Üstüne bir de "Misak-ı Milli" sınırlarına, "Kurtuluş Savaşı" ve "Çanakkale" ruhuna vurgu yapıyorsa...
Bu söylemlerin ardından, PKK'lı teröristlere "tamam artık" mesajını gönderiyorsa:
- Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.
Bunlar önemlidir. Hem de çok, çok, çoook önemli!
Üstelik, sana, bana, ya da herhangi birine göre değil, bu ülkede yaşayan herkese göre önemlidir.
Bunu söyleyenlere "Sen de mi Apocu oldun?" deniyor ve çirkin suçlamalar yapılıyorsa, ortada bir sakatlık var demektir!
***

Abdullah Öcalan bir teröristtir...
Bu ülkeye çok çektirmiştir...
Öcalan, sadece Türklerin değil, Kürtlerin de celladı olmuştur. Yaşlı, kadın, çocuk binlerce Kürt vatandaşımızın kanına girmiştir.
Bunların tamamı, bu ülkenin bazı Kürt aydınları tarafından da kabul edilen gerçekler. Hepsi belgeleri ile ortada.
Ancak, bu gerçeklerin hiç biri Apo'nun son yaptığı açıklamanın önemini azaltmaz.
Tam tersine daha da önemli bir hale getirir.
Ülke lehine bundan da yararlanmak gerekir!
***

Şimdi denilebilir ki:
- Sen bu adamın samimiyetine inanıyor musun?
Bunca yıllık tecrübeden sonra bu sorunun sorulması çok doğal! Ayrıca, Apo'nun samimi olması da hiçbir şeyi değiştirmez. İşin bir de Apo'nun yaptırım gücü tarafı var. Bugün, Öcalan'ın talimatlarını yerine getireceklerini açıklayan Kandil, BDP, PKK ve KCK'nın da samimi olup olmadıkları belli değil.
Başbakan zaten bu yüzden "Uygulamayı görelim" diyor.
"Artık silahlar susmalı" çağrısını yapan bir teröriste, "Hayır, silahlar susmamalı" diye karşı çıkılamayacağına göre...
Beklemek ve sonucu görmek zorundayız.
***

Türkiye, hassas ve önemli bir sürecin içine girdi...
Tabii ki insanlar konuşacak, kamuoyu olumlu ya da olumsuz tepkisini ortaya koyacak. Bunlar doğal, hatta olması gereken gelişmeler. Üstelik, bu tartışmalar sürece olumlu katkılar da yapabilir.
Doğal olarak Türkiye'deki geniş kesimler "helalleşelim" diyen Öcalan'a, "Bu iş o kadar ucuz değil" cevabını verebilir:
- Biz seninle helalleşmeyiz, cezanı çekeceksin.
Bu tepkiyi göstermek, bu ülkede yıllardır PKK terörü ile yaşayan insanımızın en tabi hakkıdır!
Ancak...
Bunların hiç biri, İmralı'dan yapılan çağrıyı önemsiz kılmaz!
***

Öcalan bir çağrı yaptı. Bu çağrı ile Türkiye'de onlarca yıldır devam eden ve her geçen gün daha da derinleşen bir yaranın kapanması ihtimali belirdi.
Şimdi sormak istiyorum...
"Birlik ve beraberlik kervanına" katıldığını söyleyen Öcalan'ın çağrısından yararlanmamalı mıyız? Bu çağrıyı, O'nun için "önder" diyen teröriste karşı kullanmamalı mıyız? Bölünmek, parçalanmak isteyenlerin önüne koymamalı mıyız?
Bence, ülkenin ve bu ülkede yaşayan insanların menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapmalıyız!