Tarihi 18 Ocak 2013

CHP'lilerin anlayamadıkları

Anlamıyorlar, kim bilir belki de anlamak da istemiyorlar. Tabandaki oy veren insandan en tepedeki yöneticisine kadar sadece kendilerini kandırıyorlar. CHP'liler, olmayacak duaya "amin" demeye devam ediyorlar.
Bu yüzden bir defa daha hüsrana uğrayacaklar.
Paris'te öldürülen terörist Sakine Cansız'ın evine gidip başsağlığında bulunan Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'le ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmayacak.
Çünkü, Aygün'ün arkasında Kılıçdaroğlu var!

* * *
Hüseyin Aygün, seçim öncesi CHP'ye adaylık başvurusunda bile bulunmayan bir isim. CHP'den milletvekili olmasını kendisinden Kemal Kılıçdaroğlu istedi.
Üstelik, bu teklifi yaparken Aygün'e bir de taahhütte bulundu:
- Örgütün yapısı ve zihniyeti dönüştürülecek. Alevi, Dersim ve Kürt sorunlarında yeni bir dönem açılacak.
Nereden mi biliyorum?
Bunları Hüseyin Aygün söylüyor. Ayrıca söylemekle de kalmadı. Seçim beyannamesine yazdı. CHP zihniyetini eleştirerek aynen şu ifadeyi kullandı:
"Dünyayı değiştirmek isteyen herkes, önce kendi evini düzenlemeli.
Kılıçdaroğlu da buradan başladı ve önce kendi örgütünün yapısını ve zihniyetini değiştirmek üzere yola koyuldu."
Yetmedi, bitmedi "Kılıçdaroğlu'nun desteği ile takipçisi olacağı" konuları da tek tek sıraladı:
*1938'in katliam olduğunun resmen kabul edilmesi. Dersimlilerden özür dilenmesi.
*Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulması. (Abdullah Öcalan'ın da talebi bu)
*Zazaca ve Kürtçe'nin, eğitim başta olmak üzere tüm alanlarda kullanılması.
Ortada yadırganacak bir durum yok.
Hüseyin Aygün ne dediyse onu yapıyor.
Ayrıca CHP, Kılıçdaroğlu'nu tercih edip Genel Başkanlık Koltuğu'na oturttu.
Kılıçdaroğlu da "Ben CHP'li değil sosyalistim" diyen Aygün tercihinde bulundu.
Bu gelişmelerin yaşanacağı daha ilk günden belliydi!

* * *
Şimdi bakıyorum da...
CHP'li milletvekilleri "Aygün hakkında disiplin mekanizması işletilmeli" diyorlar. CHP teşkilatları "Hüseyin Aygün CHP'li olamaz" açıklamaları yapıyorlar.
CHP'ye yakın www.gerceksozcu.com gibi siteler anketler yayınlayıp tabana "Aygün ihraç edilmeli mi, edilmemeli mi?" sorusunu soruyor. CHP Sözcüsü Haluk Koç da "Aygün, CHP milletvekilliğinin sorumluluklarını bilerek gereğini yerine getirmek zorundadır" sözleriyle vaziyeti kurtarmaya çalışıyor.
Bunların hiç birinin Aygün'ün umurunda olduğunu sanmıyorum! Çünkü, biz bu filmi daha önce de defalarca seyrettik...
Hüseyin Aygün, CHP'nin ve cumhuriyetin kurucusu Atatürk ile Genel Başkanı İsmet İnönü'yü bile hedef alan sözler sarf etti. O zaman da CHP teşkilatları ve parti grubu ayağa kalktı.
Ne oldu, ne işe yaradı?
Tunceli'deki o garip kaçırma olayının ardından PKK'lılar için "arkadaşlar" ifadesini kullandı. Onlardan sarılıp öpüşerek ayrıldığını açıkladı. Yetmedi, "Son derece saygılı ve barışçı çocuklar" dedi.
CHP'liler yine hop oturup hop kalktı.
Hüseyin Aygün, buna rağmen bildiğinden şaşmadı. Bu defa da "Alevilik farklı bir dindir" açıklaması ile CHP içindeki Alevileri ayağa kaldırdı.
Kılıçdaroğlu yine "Dur bakalım, sen ne yapıyorsun" demedi.
CHP'de herkesin atladığı ya da görmek istemediği bir nokta var. Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlu'nun yakını. Her ikisi de Kureyşenler Sülalesi'ne mensup. Üstelik, Kılıçdaroğlu, Hüseyin Aygün'ün fikirlerini bile bile milletvekili yaptı. Aygün'e bakılırsa "CHP'de yeni bir dönem başlayacağını" söyleyerek kendisine "yürü" mesajı verdi.
CHP'li bir bayan milletvekilinin ifadesiyle Hüseyin Aygün"başının üzerinde" taşıyor!
Bu gerçekler ortadayken, Kılıçdaroğlu'nun Hüseyin Aygün hakkında disiplin mekanizmasını işletmesi ya da partiden ihraç edilmesine onay vermesi düşünülebilir mi?