Tarihi 5 Aralık 2012

Tehlikeli tırmanış

Taş ve soda şişeleri havada uçuştu. Sopalar kullanıldı. Kız öğrenciler çığlıklar atarak kaçıştı. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'ndeki öğrenci kavgası okul dışına, otobüs duraklarına sıçradı. Polis biber gazı kullanmak zorunda kaldı... Geçtiğimiz Cuma günü yaşanan bu olay, "sağ-sol çatışması" olarak kayıtlara geçti!
Sağ-sol dediysek, o eski geleneksel türden değil. Artık üniversitelerde "sağ-sol" kavramı değişti. Sol gruplarda ağırlık genellikle PKK sempatizanlarının eline geçti. Sol yine 1980 öncesinde olduğu gibi hem kendi içinde, hem de karşıt gruplarla çatışma halinde.
İlginçtir, geçmişte de olayların fitili Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ateşlenmişti.
Oradan diğer üniversitelere sıçramıştı.
Üzerinde bazı rötuşlar yapılmış olsa da tarih tekerrür ettirilmek isteniyor gibi!

* * *
Şimdi biraz geçmişe gidelim...
Türkiye'nin yakın tarihinde kamuoyunun bilmediği çok önemli gelişmeler yaşandı.
1969 ya da 1970 yılıydı. Alparslan Türkeş, dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkanı Aytekin Yıldırım'a talimat verdi:
-Gidin anlaşın ve bu kavgayı durdurun. Çünkü, Türkeş üniversitelerdeki öğrenci olaylarının giderek büyüdüğünü görüyor ve tehlikeli boyutlara ulaşmadan önlemek istiyordu. Dönemin Dev-Genç Genel Başkanı Atilla Sarp'ın yorumuyla belki de "Milli Birlik Komitesi içindeki mücadelenin" üniversitelere sıçradığını düşünüyordu.
Öyle ya da böyle, Türkeş bu kavgayı sonlandırmak istiyordu.
Aytekin Yıldırım, Dev Genç Genel Başkanı Atilla Sarp'la irtibata geçti. Taraflar arasında diyalog başladı. Dönemin ülkücü gençlerinden Orhan Kavuncu'nun Ankara Seyranbağları'ndaki evi ile Kurtuluş'taki bir kahvehanede görüşmeler yapıldı. Atilla Sarp'ın yanında Dev-Genç Yürütme Kurulu Üyesi Ahmet Bozkurt da vardı.
Aslında dönemin Dev Genç yöneticileri de samimiydiler. Gençler arasındaki kavgayı sonlandırmak istiyorlardı. Durum bu olunca kısa sürede anlaşma sağlandı. Taraflar birbirlerinin faaliyetlerine müdahale etmeyecekler, hoşgörü ile yaklaşacaklardı.
Aradan iki gün geçti. Ne olduysa oldu; Fen Fakültesi'nde büyük bir çatışma yaşandı.
Silahlar patladı. Anlaşma, hayata geçirilemeden bozuldu.
Her iki taraf da diğerini suçladı. Çatışmalar, kaldığı yerden devam etti. Belli ki, bazı güçler devreye girmişti! Ülkü Ocakları ile Dev Genç arasındaki anlaşmanın hayata geçirilmesi önlenmişti!

* * *
O güçler, daha sonra hep devrede oldu...
Çatışmalara son vermek için TRT de bir adım atmıştı. Rahmetli Gazeteci Örsan Öymen, 1972 Yılı'nda Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ramiz Ongun ile Dev-
Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü
'yü TRT'deki "açık oturuma" davet etmişti.
Programda "Gençler arasındaki kavga son bulabilir mi?" sorusuna cevap aranacaktı.
Beklenen gün geldi. Ramiz Ongun, "Biz hazırız" dedi:
-Sol saldırılardan vazgeçsin, bizler de kuvvet kullanmayı bırakalım. Benim sözüm teminattır. Ancak, onlar silah bırakmaya yanaşmayacaklar.
Gerçekten de öyle oldu. Dev Genç Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, silah bırakmaya yanaşmadı.
Tam tersine "mücadeleye devam" sinyalleri verdi:
-Biz, toplumsal muhalefetin fitiliyiz.
Sandıktaki demokrasiye inanmıyoruz ve buna karşıyız. Devrim sandıktan çıkmaz.
Belli ki, Türkiye'de çatışmaları devam ettirmek isteyen zihniyet hayli yol almıştı!

* * *
O zihniyet, bugün de çalışmalarını sürdürüyor...
Bir teröristin, kendisini teslim alan komutana yazdığı ve önceki gün basına yansıyan mektuptaki şu ifadeler son derece önemli:
"Emperyalist güçlerin ülkemizi ne hale soktuğunu kendi gözlerimle gördüm. Şu an nasıl olup da dış güçlerin oyunlarına alet olduğuma bir türlü aklım ermiyor."
O genç gerçeği erken görenlerden. Halen durumun farkına varamayanlar ise, bu kirli oyuna alet olmayı sürdürüyor. Bize de nasıl "tehlikeli bir oyunla" karşı karşıya kaldığımızı yakın tarihin gerçeklerini ortaya koyarak anlatmak düşüyor.