Tarihi 12 Haziran 2012

Kılıçdaroğlu kükredi, ama...

Kemal Kılıçdaroğlu, TRT ekranlarından pek çok kişiye "vay be" dedirtecek sözler söyledi. "Yeter ki sorun çözülsün" dedi:
-Bu benim Genel Başkanlığıma mal olacaksa da olsun! İyi, güzel de bir sorunun çözülmesi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun altından CHP Genel Başkanlığı Koltuğu'nu neden alsın? Tam tersine, "sorun çözen adam" olarak Kılıçdaroğlu'nun koltuğunun daha da sağlamlaşması lazım.
Demek ki, CHP ile ilgili olarak bugüne kadar yazdıklarımız doğru. Kılıçdaroğlu da nihayet baklayı ağzından çıkarttı. CHP'de açıkça ortaya konulmayan bir "gizli gündem" var. Bu gizli gündem aydınlığa çıkınca kıyamet kopacak. Ben demedim, bu defa kendisi söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP'deki bir "kopuştan" ya da "koltuğunun altından alınmasından" korkuyor.
Kılıçdaroğlu, "korku dağlarının" önünde siyaset yapıyor!


* * *
CHP Genel Başkanı, hep kaçak güreşiyor. Sürekli olarak "Kürt sorunundan" ve "çözümden" bahsediyor.
Ancak sözlerinin içini doldurmuyor.
Çözümden ne anladığını açıkça ortaya koymuyor.
Tunceli'ye gitti, "genel af" dedi...
Partisinin içinden tepkiler yükselince de hemen geri adım attı. "Gündemlerinde genel affın olmadığını" söyledi.
Van'da bir toplantı yaptı. Bu toplantının ardından BDP görüşlerine paralel bir rapor ortaya çıktı...
Yine CHP'den tepkiler yükseldi.
Kılıçdaroğlu yine tavırsız kalıp bu raporda yer alan görüşleri sahipsiz bıraktı.
Neden acaba?
Merak edilen bu cevabı kendisi veriyor.
Son yaptığı açıklamaya bakılırsa, "Genel başkanlık hesapları" yüzünden!

* * *
Gelinen noktada, CHP'nin tartışmalı Van toplantısında alınan kararlara yeniden göz atmak gerekiyor...
Ne kararlar alınmıştı orada:
1) BDP gibi yeni bir "anayasal vatandaşlık" tanımı istenmişti.
2) Anayasa'daki Türk tanımının çıkarılmasından yana tavır konulmuştu.
3) Ana dilde eğitim kararı alınmıştı.
4) "Silahların susması" ifadesi tutanaklara geçirilmişti. Böylece Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK aynı kefeye konulmuştu.
5) Genel Af talebinin altı çizilmişti. (Abdullah Öcalan dahil bütün PKK'lıların serbest bırakılmasına yol açacak bir tavır ortaya çıkmıştı.) 6) PKK ve BDP'nin ortaya attığı "Hakikatleri Araştırma Komisyonu"nun kurulması benimsenmişti.
7) Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın kabulü yönünde alınan karar zapta geçmişti.
8) BDP, dolayısıyla PKK ile çekişmeme yönünde bir eğilim ortaya çıkmıştı.
Vesaire, vesaire...
Bu kararlar basına sızdığında da parti sözcüleri sahip çıkmayıp ortada bırakmıştı. Van toplantısı kararları, CHP içindeki küçük bir grubun dillendirdiği talepler.
Partinin ezici çoğunluğu ise, bu tür "çözümlere" karşı. CHP'nin bu yönde adımlar atması halinde, parti içinde büyük bir kavganın kopması kaçınılmaz.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı son açıklamaya bakılırsa, O da CHP'deki küçük bir grubun dillendirdiği taleplere sıcak bakıyor.

* * *
Van toplantısında alınan kararları "çözüm" olarak görüyor. Ama, önünde "korku dağları" var.
Aksi halde "Koltuğuma bile mal olsa çözümden yanayım" demezdi!
Ancak, yine de kafa karıştıran bir nokta var. Kılıçdaroğlu, çok net bir tutum almasına ve "Ben bu işte yokum" demesine rağmen, "İlle de MHP de gelsin" diye diretiyor. "MHP'siz bir çözümün olmayacağını" tekrarlayıp duruyor.
Oysa, MHP'nin tavrı o kadar net ki...
Kılıçdaroğlu'nun "çözüm" olarak gördüklerini, Devlet Bahçeli "ihanet" olarak değerlendiriyor. Kılıçdaroğlu da bunu bildiğine göre, acaba büyük lafların arkasına saklanıp kükreyerek, yeni bir siyasi manevra mı yapıyor?