Tarihi 5 Mart 2012

Kılıçdaroğlu'na TR705 uyarısı

CHP, sözde "sol" bir parti. Ancak, bu "sol" partide Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan olması ile birlikte inanılması güç gelişmeler yaşanıyor. Kılıçdaroğlu'nun "İdeolojik yenilenmeye ihtiyacı var" dediği CHP, sağa ya da sola değil, ABD'ye doğru kayıyor!
Bunun son örneği de TR705 olayı.
Tartışılmadı ve hemen üstü kapatılmaya çalışıldı. Ancak, CIA ile birlikte çalışan Amerika'nın gölge istihbarat kuruluşu Stratfor'un, Türkiye'deki haber kaynağının CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu olduğunun ortaya çıkması, partiyi alabildiğine karıştırdı. Şimdi de Kılıçdaroğlu'nun, Sezgin Tanrıkulu ile ilgili olarak daha önceden uyarıldığı ortaya çıktı...
CHP'nin 18 Ekim 2010 tarihli Merkez Yürütme Kurulu Toplantısı'nda, Şahin Mengü, Kılıçdaroğlu'na, olacakları önceden haber verdi. Herkesin içinde 16-17 Ekim 2010 tarihinde İstanbul'da yapılan CHP'nin "Arama Toplantısı"nı eleştirdi. MYK üyelerinden bile gizlenen bu toplantıya, "TR 705"in neden davet edildiğini sordu:
- Sayın Genel Başkanım, siz bu şahsı tanıyor musunuz?
Kılıçdaroğlu
, tek kelimelik bir cevap verdi:
- Hukukçu.
Şahin Mengü
de Kılıçdaroğlu'na, "Bu kişiye dikkat edin" dedi:
- ABD'nin adamıdır, baro başkanlığı sırasında birkaç defa ABD'ye götürülmüştür.
Mengü, "ABD'liler, bir insanı bir defa denerler, işlerine yaramayacağını anladıkları zaman bir daha çağırmazlar"
sözleriyle devam etti:
- Başkan Clinton'ın, Türkiye ziyaretinde siyasetçiler dışında görüştüğü birkaç "ÖZEL" kişiden biridir. Ayrıca, bölgede Barzani'nin Türkiye'deki temsilcisi olduğuna dair iddialar da vardır.
Kılıçdaroğlu
, sadece dinledi, yorumda bulunmadı ve genellikle yaptığı gibi tepki vermedi.
Üstüne üstlük, Şahin Mengü'nün bütün uyarılarını kulak arkası etti. O tarihte CHP ile herhangi bir ilişkisi bulunmayan "TR705" kod adlı Sezgin Tanrıkulu'nu partiye aldı. Parti Meclisi'ne soktu, Genel Başkan Yardımcısı yaptı. Şahin Mengü, şimdi soruyor:
- Onca tepkiye rağmen, herkesin tahmin ettiği bu kişi partide nasıl etkili oldu?
Genel Başkan'ın, bu konuda ısrarının arkasında ne var?
Şimdi, gelişmeleri baştan alalım...
Tartışmalar, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, ABD'li spekülatör George Soros'tan para yardımı alan TESEV'in kurucu üyesi olduğunun ortaya çıkması ile başladı. "Ne var bunda" denildi, geçildi.
Ardından, ABD derin devleti ve istihbarat kuruluşu ile yakın teması bulunan Johns Hopkins Üniversitesi'ne bağlı İsveç'teki Slikroad Enstitüsü'nün raporu ortaya çıktı.
Ekim 2008 tarihli raporun 72. sayfasında aynen şöyle deniliyordu: "CHP'den istifa etmeye ikna edilecek olan Baykal'la, yolsuzluklar konusunda kamuoyunun dikkatini çeken Kılıçdaroğlu yer değiştirecek. Yeni bir CHP ortaya çıkacak."
Aradan iki sene geçti. "Kılıçdaroğlu ve yeni CHP" öngörüsü aynen gerçekleşti.
Yine, "Önemsiz ve tesadüf" denilerek geçiştirildi.
Nihayet WikiLeaks Belgeleri patladı.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin Washington'a yazdığı yazı yayınlandı: "Erdoğan'ın iktidardaki partisine karşı daha prezantabl bir muhalefet lideri oluşturmak, ordu ve adli baskıdan daha etkili bir silah olacaktır. CHP'de Baykal dışında herkes değişime ihtiyaç duyulduğu fikrinde birleşiyor."
Bu yazının ardından ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın "Baykal yerine Kılıçdaroğlu olur mu?" sorusuna cevap aradığı belgeler ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu'nu destekleyen çevreler, yine çıt çıkarmadı. Coca Cola'nın başındaki Muhtar Kent'in, Kılıçdaroğlu'na gönderdiği gizli destek mesajlarına da kulaklar kapatıldı. Sonunda bu günlere geldik.
Dün, bir gazetemizde Kılıçdaroğlu'nun, "CHP'de ideolojik yenilenme ihtiyacı var.
Aşama aşama bunu götüreceğiz"
sözleri yer aldı. Aylardır yazdığım, yukarıda kısaca sıraladığım ve Kılıçdaroğlu'nun da dediği gibi, CHP adım adım önceden çizilen bir rotada ilerliyor. Artık sıkça ABD ile aynı fotoğraf kareleri içinde görüntüleniyor.
Yine de "sol" değerler adına Kılıçdaroğlu'na destek veriliyor. Halen CHP için "sol parti" değerlendirmesi yapılabiliyor. Garip, acayip ve anlaşılmaz bir durumla karşı karşıyayız!