Tarihi 29 Eylül 2011

Olmuyor, olmuyor, olmuyor...

Artık, bıçak kemiğe dayanmış durumda.
Türk'üyle Kürt'üyle toplumun geniş kesimleri isyan halinde...
Dört bir yandan "yeter" açıklamaları yapılıyor. Sivil toplum örgütleri kınama mesajları yayınlıyor. Anneler feryat ediyor.
Kürt vatandaşlarımız bir araya gelip internetten PKK ve destekçilerine çağrılar yapıyor:
- İstemiyoruz; bizim için ne öldür, ne de öl!
Masum kadınlarımız ve çocuklarımıza bile namlu doğrultup bomba yağdıran teröre karşı toplumsal tepki dalga dalga yayılıyor.
***

"Ciğerim yanıyor" diyen Başbakan Erdoğan, olağanüstü tepkili. Buna rağmen BDP'ye çağrı yapıyor:
- Terörle mücadele, siyasetle müzakere ederiz.
BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş
da cevap veriyor:
- Bu girişim, Kürt hareketini içeriden bölme, işlevsizleştirme girişiminin bir parçasıdır.
Yanlış okumadınız, aynen böyle diyor!
Ve devam ediyor:
- Başbakan bir tarafı yok etmeye çalışırken, öbür tarafı da masaya davet ediyor.
Olacak iş değil, ama yapıyor!
Söylediklerinin ne anlama geldiği çok açık ve net:
1) PKK ile kendilerini bir ve bütün olarak görüyor.
2) BDP ile PKK'nın birlikte hareket ettiğini ve etmesi gerektiğini bir defa daha açıktan ifade ediyor.
3) Bu sözleri de kanlı terör örgütünün masum Kürt analarına, Kürt kadınlarına ve minicik Kürt kızlarına ölüm yağdırdığı bir ortamda sarf ediyor.
Toplum, onlara "Terörle arana mesafe koy" mesajı verdikçe BDP direniyor.
Selahattin Demirtaş, hepimizin gözünün içine bakarak, "BDP ile PKK'nın bir ve bütün olduğunu" açıklayabiliyor.
İnsanlık dışı cinayetler karşısında hepimizin yüreği kan ağlarken, O açıktan terör destekçiliği yapıyor.
Gerçekten olacak iş değil!
***

Bitmedi, devam edelim Bu toplum, BDP'den rüştünü ispat etmesini beklerken, onlar tam tersini yapıyor.
Selahattin Demirtaş, müzakerenin öncelikli adresi olarak binlerce insanın kanına giren terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ı işaret ediyor:
- Öcalan halkın önderi ve siyasetçidir.
Ne demek bu? "Öcalan'ın yanında benim esamem okunmaz" demek!
Şimdi kimse lafı eğip bükerek kaçmaya kalkmasın. Demirtaş'ın söyledikleri yoruma gerek bırakmayacak kadar açık. BDP, hiyerarşik sıralamada kendisini yok sayıyor.
BDP'nin terör örgütüne destek veren bir yapı olduğunu kabul ediyor. Sürekli olarak da bir "payanda" gibi hareket ediyor.
Zaman zaman göz boyamaya yönelik bir takım açıklamalar yapsa da terörün oluşturduğu dümen suyundan dışarı çıkamıyor. Söylediği sözlere bakılırsa, terörle arasına mesafe koymaya hiç niyeti yok.
Olmuyor, olmuyor, olmuyor...
BDP, bir siyasi parti gibi değil, terörün sözcüsü gibi hareket ediyor!
***

Dün Başbakan Erdoğan, PKK'nın "Bir cinayet şebekesi olarak terörden rant elde etmeye çalıştığını" söyledi.
Ardından ekledi:
- Buna siyasi uzantılarını da katıyorum.
Son derece doğru bir tespit yaptı!
Bir yanda "demokrasi", "hak", "hukuk" adalet", eşitlik", "kardeşlik" gibi süslü laflar var.
Diğer tarafta yaşanan gerçekler ve terörün korkunç yüzü! "Demokrasi" ve "kardeşlik" gibi kavramlarla oluk oluk kan dökmek bir araya gelemeyeceğine göre...
Artık, toplumun bütün kesimlerinin teröre karşı birleşip Başbakan Erdoğan'ın dediği gibi davranması gerekiyor:
- Bunları yalnızlığa itmek lazım!