Tarihi 4 Ağustos 2011

Rota değişti

Muhtemelen "Bana gereken desteği vermediler" diye düşündü.
Kendisine sahip çıkılmadığı psikolojisi içine girdi. Son günlerdeki gelişmelerle Türkiye'nin rotasının hangi yöne gittiğini gördü. Üstüne bir de cezaevi psikolojisi eklendi.
Kurmay Albay Dursun Çiçek konuşmaya başladı...
Bazı generallerin "yok" dedikleri internet andıcının gerçek olduğunu söyledi.
Komutanlarını hedef alan açıklamalar yaptı. "Benim suçum neyse, amirlerimin suçları da o" anlamına gelecek sözler sarf etti.
Daha önce de Cumhuriyet savcılarına ifade veren Yüzbaşı Murat Uslukılıç benzer ifadeler kullanmıştı:
- Planı ben yazdım. Tuğgeneral Çubukçu son şeklini verdi. Kurmay Albay Dursun Çiçek de imzaladı.
Bunlar, son derece önemli gelişmeler!
Öyle görünüyor ki, bu tür açıklamaların devamı gelecek. Zaman geçtikçe yeni Dursun Çiçek'ler ortaya çıkacak. Bu da çok doğal. Çünkü, bir yanda Ergenekon, Balyoz, İrticayla Mücadele Eylem Planları gibi davalar sebebiyle ciddi suçlamalarla tutuklanıp cezaevine gönderilenler var. Diğer tarafta dışarıda olup suçlamaları kabul etmeyen daha üst düzeydeki isimler.
Üstelik, Silahlı Kuvvetler emir-komuta zincirine tabi bir kuruluş.
Bu durum, sıkıntıyı daha da tetikliyor. "Neden o değil de ben?" sorusunu daha anlamlı bir hale getiriyor!
***

Ergenekon sürecinin başlangıcında, belli çevrelerin ortaya koyduğu tepki, taze ve son derece diriydi. Büyük kalabalıklar gösteriler yapıyor, sert tepkiler sergileniyordu...
CHP'nin o dönemdeki lideri Deniz Baykal çıkıp, "Ben Ergenekon'un avukatıyım" diyebilmişti. Kemal Kılıçdaroğlu da CHP Grup Başkanvekilliği döneminde Ergenekon'un "gerçek dışı suçlamalar" demek olduğunu savunabilmişti.
O dönemde televizyonlara çıkan bazı isimler, "olamaz" diyorlardı:
- Bu suçlamalar komiktir. Siyasi İktidar, Ergenekon bahanesi ile kendisine karşı olan bütün güçleri sindirmeye çalışıyor.
Aradan geçen zaman içinde önemli gelişmeler oldu. Yeni bilgi ve belgelerle karşı karşıya kalındı. "Kağıt parçası" denilen evrakların asılları ortaya çıktı.
Kamuoyu, çeşitli tanık anlatımları ile karşı karşıya kaldı.
Görüldü ki, ortada bir şeyler var!
İlerleyen zaman içinde ilk anki tepkiler yok oldu. Toplanan kalabalıklar giderek azalmaya ve dağılmaya başladı. Bazı sivil toplum örgütleri de desteklerini çekti.
Tablo değişti...
Moraller bozuldu...
Karşılıklı suçlamalar ortaya çıktı...
Ardından da peş peşe itiraflar gelmeye başladı.
***

Şimdi çok farklı bir noktadayız.
Başlangıçtaki "Suçsuz insanları içeri atıyorlar" söylemleri, artık "Bu kadar da uzun tutukluluk süresi olmaz" tepkilerine dönüştü:
- Bunlar kaçacak insanlar değil.
Tutuksuz yargılanmaları, ondan sonra varsa cezalarını çekmeleri gerekir.
Bu arada CHP bir atak yapmak istedi.
Listelerinden milletvekili seçilen Ergenekon sanıklarına sahip çıkmaya çalıştı. Kamuoyundan beklediği desteği göremedi. Durum bu olunca da listelerinden milletvekili seçilen Ergenekon sanıkları yerine kendini kurtarma telaşı içine girdi.
Süreç, hep Silahlı Kuvvetler içinde siyasi iktidara karşı hesaplar ve planlar yapanların aleyhine gelişti!
Türkiye'deki son gelişmeler üzerine Financıal Tımes tarafından yapılan tespit son derece doğru: "Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının istifaları halk tarafından fark edilmedi bile."
Durum gerçekten de öyle.
Artık Türkiye'nin rotası değişti.
Vatandaş da bu rota değişikliğini onaylıyor.
Bunu engellemeye çalışanların çabaları ise, aynen belli bir rotada seyreden geminin içinde ters yöne koşanların ortaya koyduğu görüntüyü andırıyor!