Tarihi 21 Haziran 2011

Hırs ve ihtiras savaşları

CHP'de kurultay kavgası devam ediyor. Yeni ittifaklar ortaya çıkıyor. Daha düne kadar kanlı bıçaklı olanlar, bugün kol kola giriyor. Kılıçdaroğlu ekibi, muhaliflerin seçimli kurultay için gereken 720 imzayı toplayamayacağı görüşünde. Bu yüzden olaya müdahil olmayıp, dışarıdan izliyor. Sonuçta, delegeye ve kamuoyuna "işte" demeyi planlıyor: - Güçleri bu kadar, beceremediler. Kılıçdaroğlu ekibi, ikinci adım olarak da "Tüzük Kurultayı"na gitme niyetinde. Hedef, Tüzük Kurultayı'nda devrim niteliğinde kararlar almak. İşte Kılıçdaroğlu'nun Tüzük Kurultayı'nın ardından oluşturmak istediği yeni
CHP:
1) Genel Başkanlık süresi üç dönemle sınırlandırılacak. (12 yıl)
2) Parti Meclisi üyeliği ve milletvekilliği süresi de üç dönemle sınırlı olacak ve her genel başkan kendi ekibiyle gelip, kendi ekibiyle gidecek.
3) Milletvekilliği adaylığı için ön seçim şartı getirilecek.
4) Parti delegesi olmak için "CHP Parti Okulu"ndan mezun olmak gerekecek.
5) Seçimde başarısız olan örgütler otomatik olarak görevden düşmüş sayılacak. Başarısızlığın ölçüsü oyların düşmesi olacak.
6) Kurultayda Genel Başkanlığa aday olmak için aranan yüzde 20 imza şartı kaldırılacak.
7) CHP Parti Meclisi'nin üye sayısı 80'den 40'a inecek.
8) Parti Meclisi seçimleri, blok liste ile değil, çarşaf liste ile yapılacak.
Kılıçdaroğlu'nun amacı: Kitlelere, "Deniz Baykal ve Önder Sav ekipleri hırs ve ihtiras içinde koşarken, ben CHP'yi demokratikleştiriyorum, gelecek için umut benim" mesajını vermek.
***

Kılıçdaroğlu'na karşı ittifak oluşturan muhaliflerin rahatsızlıkları var. Önder Sav ekibinin bir bölümü Deniz Baykal'la birlikte olmaktan huzursuz. "Baykal bu mücadelenin içinde olamaz" diyorlar: - Kılıçdaroğlu'nun milletvekilliği teklifini kabul ederek "Yeni CHP'yi" onayladı. Şimdi muhalefet etmeye hakkı yok. Baykal"hırs ve ihtiras içinde olmakla" suçluyorlar: - Delegede eli zayıf. Bizimle ittifak yaparak güçlü olmaya çalışıyor. Sürekli olarak basına açıklama yapıp hareketimize zarar veriyor. Buna rağmen, Baykal'dan vazgeçemiyorlar. Çünkü, Baykal'ın kontrol ettiği Adana, Hatay, Antalya ile İstanbul ve İzmir'deki toplam 200 civarındaki delegeye ihtiyaçları var. Baykal ve Önder Sav ekibi arasında "arabuluculuk" yapan Eşref Erdem de suçlanan bir başka isim. Erdem, Baykal ve ekibini "partiyi sağa kaydırmakla" suçlayarak ayrılmıştı: - Aramızda ideolojik ayrılık var. Bugün Baykal ve Sav ile birlikte olması "ilkesizlik" olarak değerlendiriliyor. Parti içindeki "üçüncü yolcular" ise, "Hırs ve ihtirası bırakın" çağrıları yapıyorlar: - CHP üzerinde oyun oynanıyor. Geçmişte DYP ve ANAP'ı yok edenler, şimdi de bize yöneldiler. Bizi birbirimize düşürüp yok etmek istiyorlar. Oyuna gelmeyelim. Buna rağmen CHP'deki savaş devam ediyor.
***

Gelelim seçimin mağlubu MHP'ye... Bahçeli, Başkanlık Divanı'nı değiştirdi. Eskişehir Milletvekili Ruhsar Demirel'i Genel Başkan Yardımcısı yaptı. Basına da "Bu bir ilktir" denildi. Bunun üzerine kimi gazete "MHP'ye ilk kez kadın eli değdi" başlığını attı. Kimisi de "MHP'nin 42 yıllık siyasi tarihinde Başkanlık Divanı'na ilk olarak bir kadın atandı" değerlendirmesini yaptı. Ama doğru değil. Tam bir aldatmaca. Hareketin 42 yıllık siyasi tarihinde ilk kadın Başkanlık Divanı üyesi Semahat Müftüoğlu. 1986-1989 yılları arasında Devlet Bahçeli'nin Genel Sekreterliği döneminde Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptı. Doğaldır ki bunu gazeteciler bilmeyebilir. Ancak, MHP öylesine tarihinden koptu ki, MHP'yi yönetenlerin çoğu da bilmiyor. Seçim yenilgisi tartışmaları yerine bu tür "reklam" haberlerle basında yer almak Devlet Bahçeli'nin de işine geliyor. Bahçeli, kamuoyunu da tabanı da oyalayıp zaman kazanmaya çalışıyor. Ancak, MHP'de bir hesaplaşmanın yaşanması kaçınılmaz görünüyor.