Tarihi 31 Mayıs 2011

Devlete şantaj geliri

Önce bir suç uydurup içeri atıyorlar.
Sözde yargılayıp son derece ağır cezalar veriyorlar. Sonra "Eller cebe" diyorlar:
- Parayı öde serbest kal!
Bütün ceza kanunları, para üzerine düzenlenmiş. İhbarcılara büyük ödüller veriyorlar. Hapisten kurtulmak isteyenlere astronomik faturalar çıkarıyorlar. Böylece milyonlarca dolar toplayıp devlet bütçesini denkleştiriyorlar.
Kendilerine sorarsanız çok yüksek, ama Gürcistan'da yaşayan nüfus taş çatlasa 2 milyon civarında. Bunların 60 bini de cezaevinde. İstenen parayı denkleştirebilirlerse çıkacaklar. İçlerinde bol miktarda da Türk ve yabancı var.
Bir süre önce 28 yaşında bir Gürcü vatandaşını gözaltına aldılar. "Sen 10 yıl önce trafik suçu işlemişsin" dediler. 18 yaşında işlediği suçla ilgili olarak, 10 yıl sonra yaka paça içeri attılar. Sonra da tekliflerini yaptılar:
- Ya 15 bin dolar verip 6 ay yatacaksın, ya da 5 bin dolar verip 1 yıl yatacaksın.
Sağa sola haber gönderildi, sadece 5 bin dolar bulundu. "Trafik cezalısı" Gürcü, bu yüzden 1 yıl yatacak.
Adamlar, vatandaşlarına kan kusturuyorlar! Gürcistan, Türkler için ise, tam bir cehennem. Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin değimi ile kanayan bir yara.
Zaman zaman Türkiye bastırıyor; haksız yere ceza verilen Türk vatandaşları için tepkisini ortaya koyuyor. Onlar da göstermelik olarak birkaç kişiyi serbest bırakıp, icra-i faaliyete devam ediyorlar.
Son olarak ağır cezalara çarptırılan 15 Türk vatandaşı serbest bırakıldı. Neden ceza yediklerinin gibi, niçin serbest bırakıldıkları da meçhul. Türkiye bastırdı, onlar da "bıraktık" dediler ve oldu! Gürcistan'da cezalar keyfe göre verildiği gibi, infazlar da keyfi yapılıyor!
***

Orhan Aksu, 5 yıldır Gürcistan'da müteahhitlik yapan ve yanında 200 kişi çalışan bir Türk iş adamı. Hastaneler, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları binaları, üniversite inşaatı, köprüler ve yollar yapmış.
80 milyon doların üzerinde de iş hacmi varmış. Serdar Göksu ise, yanında çalışan genç bir inşaat mühendisi.
Şimdi ikisi de cezaevinde.
Orhan Aksu, Adalet Bakan Yardımcısı'na rüşvet vermek, Serdar Göksu da rüşvete aracılık etmekle suçlanıyor. Her ikisine de ağır cezalar verilmiş. Şimdi, davaları bir üst mahkemede devam ediyor.
Olay yılan hikâyesi gibi...
Önce Orhan Aksu'nun istihkaklarını ödememişler. Sonra, şirkete 2 milyon Lari (Yaklaşık 1 milyon 300 bin dolar) ceza kesmişler.
Cezalar ödenmiş. Ardından "rüşvet suçlaması" gelmiş...
Yakalayıp içeri atmışlar. 1,5 milyon dolarlık çiftliğine, 2,5 milyon dolarlık arsasına, 20'ye yakın iş makinesi ve aracına el koymuşlar. Bu arada 1 milyon doların üzerindeki kalıp kaybolmuş. "Seni serbest bırakacağız" diye 600 bin dolarlık hak ediş alacağından da vazgeçirmişler.
Sonuç:
Orhan Aksu da Serdar Göksu da halen cezaevinde.
Rüşvetle ilgili tek delil ise, Orhan Aksu'nun yanında çalışan Anzor Kekelitze isimli bir mühendisin verdiği ifade. Onun da Gürcistan'daki istihbarat birimlerinin baskısı altında ifade verdiği iddiaları var.
Şimdi para pazarlıkları sürüyor. İstenen bedel her geçen gün değişiyor. Önce Gürcistan Adalet Bakanı bir haber gönderdi:
- 1 milyon dolar versin, dışarı çıksın.
Ardından istenen miktar 3 milyon Lari'ye çıktı.
Bu arada mühendis Serdar Göksu, Gürcistan Başsavcısı'na sordu:
- Benim suçum ne?
Başsavcı, "Senin bir suçun yok" cevabını verdi:
- Patronun parayı ödeyecek, sen de dışarı çıkacaksın. Mesele bu kadar basit. İşte Gürcistan böyle bir ülke ve o ülkenin cezaevleri suçsuz yere sadece para sızdırmak için esir edilen Türklerle dolu.
Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin belirttiği gibi, Gürcistan tam bir kanayan yara. O yaranın dinmesi için de Türkiye'nin "Yeter artık" diye elini masaya vurması gerekiyor!